bugün

aşkın şehidi

Hz. Hüseyin ve 72 yoldaşının son 99 gününü anlatan kitaptır.

--spoiler--
Miracını arzdan arşa yaşayan ve yeniden yeryüzüne dönen O Fahr'ül-Âlemin'in Oğlu, refiklerini yokluktan varlığa, ölümden dirilişe mi taşıyacaktı, "illallah" deyiverdi. Haşir günü topraktan kalkış misali kıyama durduğunu gören yoldaşları da ona uymuşlardı. inci misal Müsenna'nın ve mercan kızılı Ali Ekber'in arasına giren Hüseyin her ikisini de kollarından tutup kendisine çekti. Omuz omuzaydılar. Diğer muhsinlerin de kolları yanı başlarındaki refiklerininkiyle iç içeydi. Birbirlerine zincirlenmişlercesine halka halindeydiler ya, yek vücut olarak tavafa hazırdılar.

itretin sesiyle nefes bulan Kuran, muhsinlere hatırlatıyordu: "Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzere yatarken Allah'ı zikredip semaların ve arzın yaratılışını tefekkür ederler"

Kısa süren sessizliğin ardınca Hüseyin gözlerini kapayıp "Hayy!" demeye başladı. "Ey her dem diri olan Rabbim! Yokluktaki kuluna Aşkınla dirilik ver!"

"Hayy!" diyordu muhsinler. "Ey Rabbimiz! Resulunle ve Onun Âl-i Beyt'iyle yakınlıkta bizlere Dirilik lütfet!"

Topraktan doğrulup ayağa kalkanlar kıyam ile zikirdeyken Arş Çadırındaki Ali Evsat ateşler içerisinde aynı ezkardaydı. O, yanı üzere yatarken bile Allah'ı zikredenlerdendi. Kevser'in kızı elini tutmuştu. Dudaklarından tane tane dökülebilen sen "Hayy!" diye yineliyordu.

"Hayy Allah, Hayy Allah..."

Kerbela arzından Muharrem semasına yükselen, sonra arştan yeryüzüne inen bu sese tüm kainat iştirakteydi. Hilkat Günü"Adem'e secde edin!" emrine uyan ne varsa, Hüseyin'le beraber Alemlerin Rabbini tesbih etmekteydiler. Ciğerlerindeki nefesleri "Hayy!" diyerek dışarı atan muhsinler, altı yönden kendilerine dönen "Abdulhayy" hitabını yüreklerinde hissediyorlardı. Onlar ki, her dem Diri Olanın Kullarıydılar. Ölümlerin eliyle ölüm yoktu onlara...

Ezkar aynıyla süregiderken, bu kez Ali Ekber Kuran'ın Sesi olmuştu: "Sadece O diriltir ve O öldürür. Ancak O'na döndürüleceksiniz.

Hüseyin halkadan ayrılıp refiklerin ortasına geçmişti. Olduğu yerde dönüyordu. Kalbin dili "Hayy!" zikrindeydi ya, "Hayy!" diyenler ayaklarının altındaki toprağın sallandığını, mehtabı süsleyen ay ve yıldızların titreştiklerini hissediyorlardı.

Arş ezkarla dolup taşarken, kimi sadırlar gayrı Hayy istivagahıydı. Alemlerin Rabbinde Dirilik bulan Abd'ul-Hayy farkındaydılar, ölüm tadılacaktı. Bu acının tenlere uğrayışı mutlaktı. Ama Allah bakiydi ve O'ndan bir nefha olan ruh, ten kafesinden azat olarak Rabbin Diriliğine uzanacaktı.

Gecenin son üçte birine değin tekrarlanan ezkar nihayet bulurken, Hüseyin yüzünü kıbleye dönüp secdeye kapanıverdi. Kendisini anmayı nasip eden Rabbine şükrediyordu. Alnı topraktan doğrulduğunda, bir süre sessiz kalıp sonra kollarını iki yanına açarak, "Hatırlayın!" diye seslendi.

"Dedem Resulullah bu ayın onuncu gününü önceki ümmetler gibi oruçla geçirirdi. Evvelkilere benzemek içinse kah dokuzuncu günden başlardı tutmaya, kah on birine dek bunu devam ettirirdi.
Ey Resul itretine gönül verenler! Aşûra Gününün şiarlarını unutmayın ve unutturmayın. Alemlerin Rabbi olan Allah her ümmete bugüne dair işaretler vermiştir...

Aşkın Şehidi (Sf. 515 - 516 - 517) (Cep Boy)
--spoiler--
güncel Önemli Başlıklar