kemalist

Bizlere okullarda öğretilen tarih derslerinde, türk tarihi belirli kalıplar içerisinde anlatılır. Orta Asya' daki ilk türk toplulukları ve ondan sonra müslüman türk devletleri. TOPLUMUMUZUN din değiştiRDiği 670' li yıllara denk gelen bir tarih süreci hep kayıptır (yada bize anlatılmak istenmemektedir) . Bizler de hiç bir zaman sormayız kendimize '' Türkler nasıl müslüman oldu? '' sorusunu . Bu sorunun cevabı birçok kişiye göre bellidir - '' Din ve hidayet aşkıyla kendi kendimize müslüman olduk! '' . Toplumumuzun büyük bir kesiminin bu cevabı vermesi oldukça doğaldır. Çünkü türk çocuklarının gözlerini dünyaya açtıkları andan ölümlerine kadar '' hidayet ve tanrı'' aşkı sorgulanmadan dikte edilir. Bu dinin yapısına uygun bir durumdur. Çünkü din sorgulanamazdır ve kuralları son derece katıdır.

'' Peki türkler nasıl müslüman oldu? '' bu sorunun cevabını siyasal islam hükümetlerinin bize dayattığı tarihten değil, çarpıtılmamış ve gerçek tarih kitaplarından öğrenebiliriz. Bu kitaplarıda maalesef ülkemizde bulmanız çok zordur.

Türklerin müslümanlaştırılma sürecini incelediğinizde, eşine az rastlanır katliamlar ile karşılaşırsınız. Müslüman arap orduları yaklaşık 80 yıl boyunca türkler ile savaşmış ve atalarımızı acımasızca katletmişlerdir - katliamların en büyükleri ile ilgili daha fazla bilgi için lütfen (bkz: talkan katliamı) , (bkz: curcan katliamı) - . Bu tarihi bilen birçok islam inancına sahip tarihçi, arapların türkler' i islam dinine davet etmek için türk topluluklarına misafir olduğunu söylemektedir. Ancak bu büyük bir çarpıtmadır. Ülkemiz tarhçileri, burada tarihi çarpıtarak bir nevi tarih bilimine de ihanet etmektedirler.

Arap ordularının Türk toplumuna saldırmasının en büyük nedenlerini kısaca şu şekilde sıralayabiliriz: Harbeden askerlerin servete kavuşma istekleri, yaygın geçim sıkıntısı ve o zamanki türk topraklarının jeopolitik konumu.

O zamanki türk toprakları Seyhun ve ceyhun nehirleri arasında bulunan bölgedir. Bu bölge tarihi ipek yolu üzerindedir. Burada yaşayan türkler deri ve pamuk işleri ile ilgileniyor, ticaret yapıyor ve iyi de para kazanıyorlardı. o dönemde geçim sıkıntısı çeken arapların ağızlarının suyu bu bölge için oldukça fazla akmıştır. Yani arapların, türk toplumunu islama davet etmek için o zamanki topraklarımıza misafir olması son derece komik bir söylemdir.

Türkler, arap saldırılarına oldukça uzun yıllar direnmiştir. Bir düşününüz; - uzun yıllar boyunca oturduğunuz evinize birisinin gelip '' bu evden çık git lan! artık burası benim, karını da ben alıyorum! '' - demesi gibidir. Bu durumda kimse evini ve karısını vermez, karşı koyar, savaşır. Nitekim atalarımızda yaklaşık 80 yıl boyunca arap kültürü ve ordularına karşı savaşmışlardır.

Bir islam misoneri olan ibni Fadlan' ın seyahatnamesinden bir diyalog aktarmak isterim:

Oğuzlardan bir türk, birlikte yola çıktıkları misyoner ibni Fadlan' a yakınmış: '' Başbuğ (halife) bizden ne istiyor? Öldürecek bizi bu soğukta! Ne istediğini bilsek hemen verir kurtulurduk'' demiş. ibni fadlan buna cevap olarak, '' bütün istediği ' allah' tan başka tanrı yoktur' demeniz '' diye karşılık verince, Türk gülmüş:
'' Doğru olduğunu bilsel, söylerdik'' demiş. (arthur koestler, On üçüncü kabile, s.39).

Peki bütün bunları yazmamın nedeni nedir?

Sözlükte de gözlemleyebileceğiniz gibi, siyasi islamcı kesimler kemalist, kominist, sol görüşlü hatta sadece dindar olan vatandaşlarımıza ve yazarlarımıza gaddarca hakaretler etmektedirler. Bu hakaretler son dönemde - iktidarda siyasal islamcı bir partinin varolması nedeni ile- çok daha fazla artmıştır. Peki bu arkadaşlarımızın amacı nedir? herkesi dine davet etmek mi? hayır bu siyasal islamcıların işine gelmez. Çünkü, herkes dindar olursa , siyasal islamcıların kendi yaptıkları pislikler için suçlayacağı insan kalmaz. yakın geçmişimize bakınız, siyasal islamcılar o kadar pervasızlaşmışlardır ki, islam dinin farklı bir mezhebine inanan insanları sivas' ta acımasızca yakabilmişlerdir.

Son sözüm, sayın okuyucu; hangi görüşe ve dine inanırsanız inanın, ister ateist ister dindar olun, ancak size dikte edilene değil, araştırıp kendinizce yorumlayıp bir çıkarım elde ettiğiniz fikirlere inanınız ve sorgulayıcı olunuz.