kadın

dünya, varlık sebebi.

seni her şeyden çok sevmek basitti. var olan tüm inançların üstünde tutmak bile öyle. buna rağmen, çıkarcı bir karakter sahibi olmayınca ezilmek kaçınılmazdı.

kadın, tamamlayıcısıdır erkeğin. erkek de kadının. aynı anda, ikisi birden birbirine bağlıdır yaşamak için. bunun aksini söyleyen, zeka yoksunudur. yapay da olsa ihtiyacı var insanın tamamlanmaya. bunu bile bile, her şeyin üzerinde tutabiliyorsunuz.

isyan edecek ne var? ego ve güç bağımlılığı içinde ezdiğiniz insanlar siz ölüp giderken, size bir fayda sağlamıyor. isyan edecek bu var. ne alaka şimdi? erkekler şöyle, erkekler böyle; bir an, insan olduğunuzu unutup, ağzınıza ne gelirse söylüyorsunuz. gün gelip, olağanın dışında bir adam sizi sevdiğinde bile, diğerlerinden ayırt edecek yetiyi bulamıyorsunuz kendinizde. yazık ediyorsunuz, kendinize de. bu yazdıklarım aynı denyoluklara sahip diğer cins(ler)e de geçerli.

ne zaman, tüm varlığınızla bir insanı sevmeye başlarsınız? o zaman hapı yuttunuz. özellikle, kadın kimyasında mevcut olan aidiyet hissini, ne kadar doyurmaya kalkışırsanız, o derece boşluk doğuruyorsunuz. tuhaf değil mi? kokusunu, sesini, odanızda kapladığı hacmi düşünün... cevap: kadın. cevap: erkek. cevap: yok aslında.

gelmek istediğim yer, kadınlara olan inancın bizzat kendilerince yıkıldığı.

geriye dönüp bakınca, insan neye üzülür? boşa harcadığı zamana mı? harcadığı emeğe mi? paraya? öpüşürken salgıladığı tükrüğe mi? yoksa bir kadına inanmaya mı? şıklar bunlardan çok daha fazla tabii. cevabı da yok. şahsi fikrim bu, salt hüzün.

imla: tüm kutsal kadınlara, sizi seviyorum.