bugün

eşek kadar herif olup hala eti cici bebe yemek

eşek değil fil kadar olsan yerken yüzündeki gülümsemeyi engelleyemediğin bisküvidir. ne biscolata'dır, ne tutku'dur. onun adı sadece cici bebe'dir

lise son sınıfta Öss'ye hazırlanmak için rapor alan arkadaşlarımın eve gidip ders çalışmasının aksine sokaklarda sürten bendeniz, talihsiz bir durumdan ötürü nezarette aldım bir akşamüstü soluğu. nezaretin soğuk duvarları arasında, demir kapıların ardına yerleştirilmiş geniş ve uzun bir tahta bankın üzerinde ilk oturuşuydu bu masum çocukluğumun. bunu da rahatlıkla, manchester united formamın altına giydiğim engineered pantolonum ve içeride intihar etmemem için bağcıkları polis tarafından sökülmüş kırmızı converse ayakkabılarımdan anlayabilirdiniz. çocukluğumu bu denli deşifre eden kıyafetlerin içinde, aynı nezaret odasını paylaştığım bir katil, bir gaspçı, bir tinerci ve bir de dolandırıcıya ağır abi edasıyla konuşup, korkumu belli etmemeye çalışırken, parmaklıklardan içeri seslendi polis:

- ikiartibir hanginiz..!
- benim.
- al bakalım genç, annen acıkmışsındır diye birşeyler getirmiş.

dedi, ve büyükçe bir poşet uzattı parmaklıkların arasından. biraz mahçup, biraz da sevinmiş bir şekilde aldım poşedi, adaletin koruyucusunun elleriden ve hızla yerime oturup poşedi açtım. Açmaz olaydım. tüm geceyi benimle nezarette geçiren diğer dayıların da hissettiği bu müthiş açlık olmasa poşedi geri gönderirdim lakin açtım. zaten o ara herkes poşede odaklanmıştı. yapacak birşey olmadığını anlayıp poşetteki cici bebe pakedini, litrelik sütü, plastik tabak, bardak, kaşık ve sakızı çıkardım.

kafamı kaldıramayacak kadar utanıyordum diğerlerinden, sanki 'ne oldu lan sübyan', ' anasının kuzusu', 'aman da aman' gibi sesler ve kahkahalar duyuyor gibiydi kulaklarım. olan olmuştu artık, kısık ve titrek bir ses tonuyla 'buyurmaz mıydınız abiler?' dedim ve kendimi dalga geçilmeye iyice hazırlayıp, gözlerim kapalı kahkaha seslerinin patlak vermesi için bekledim. 'ooo'dedi bir ses ve bir el pakede daldı sonra bi el dah,a bir el daha derken bütün nezaret cici bebe kıtırtılarının sesiyle inlemeye başladı. Cesaret alıp sütü de servis ettim.

O gecenin ağır abilerinin hep bir arada gülüş cümbüş, muhabbet eşliğinde ve gecenin yorgunluğu gözlerinde çocukluklarına dönüştüklerini sıcacık bir neşeyle izledim. Rahatladım da tabi. Sonra bunu düşünebilen annemi hatırlayıp bir tur da ağladım kısık gözlerle.

Kısacası, eşek kadar da olsan azılı bir suçlu da olsan, dolandırıcı, gaspçı ya da katil de olsan, cici bebe bambaşkadır ve her ısırışta o pakedin üstündeki şirin bebek gibi bi hal alır yüzlerimiz.