bugün

her insanın gri olduğu gerçeği

durup uzun uzadıya düşünmek kabil değil yaşarken,en durağan anlarda bile değişiveriyor bildiğimiz ya da bildiğimizi sandığımız şartlar...
çevresindeki değişikliklere uymaktan başka bir şey düşünemyen bukalemunları çağrıştırırcasına,olup bitenleri seyreden ruhsuz,kişiliksiz,kimliksiz varlıklar haline geliyor kimimiz bu hengamede; kimimiz bir anaforun orta yerinde kalmış zavallı küçük bir tekne gibi dönüp dururken kendi halimize acıyoruz,kabulleniyoruz,değişen ve bu suretle yeni bir şekle bürünen hayatlarımızda,içine yalnızca kendimizin gireceği bir kabuk yaratıp oraya çekiliyoruz ya da isyana bir an olsun ara vermeyip kılıcından kan damlayan,adeta çıldırmış bir savaşçı gibi saldırıyoruz 'sadakatsizliğini,değişip durarak kanıtlamış' hayatlarımıza.

yaşarken neredeyse aralıksız bir halde sürüp giden bu değişim,mensubu olduğumuz toplumu da etkileyen bir büyük olay haline geldiği takdirde de her birimiz,birbirinden farklı tepkiler veriyoruz ve tıpkı özel hayatlarımızdaki şartlar değişmeye başladığı zamanlarda olduğu gibi,renki resmi haritalardaki kırmızı çizgiler yer değiştirmeye başladığında da verdiğimiz bu tepkilere göre kolayca sınıflandırılıyoruz.
oysa tek başına bir insanın adını yalnızca bir kategorinin altına yazmak mümkün değil,tek başına bir insancık bile,hemen hemen herkesin aynı kelimelerle açıklayacağı bir kategoriye dahil edilemez;tek başına bir insan bile koca bie evren taşır çünkü içinde... kişi,ne tam olarak iyi ne de tam olarak kötüdür; kişi ne tam olarak ahlaklı ya da tam olarak ahlaksız sayılabilir; bu durumda asıl hatırlanması ve söylenmesi gereken tek cümle,her insanın 'biraz gri' olduğu değil,her insanın 'gri' olduğudur.