bugün
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği27
- bir kadın nasıl tavlanır19
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız15
- hemşire kızlar nasıl oluyor27
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz28
- en yaşlı özelliğiniz22
- sözlük kızlarının saç rengi11
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek27
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi22
- insanlar melek mi şeytan mı9
- icardi190522
- düşün ki o bunu okuyor8
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- anın görüntüsü9
- iğrenç bir his tarif et33
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- suriyeliler suriye'ye dönsün10
- fake hesabım için nick önerileri9
- emmanuel emenike8
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- ahirette sorulacak ilk soru8
tecavüze uğrayan kızın çektiği ızdırabın yanında esamesi bile okunamayacak bir üzüntü yaşatan hadisedir.
ne kadar acı çekilse de,
geceler boyu gözyaşları ve isyanlarla cebelleşilse de,
elden gelebilecek tüm destek verilse de,
televizyonda o gün gösterilecek olan tüm programlar, okuyacağı tüm kitaplar-gazeteler, konuşacağı tüm insanlar ve konular, gideceği her yer, yiyeceği her yemeğin, kısacası akla gelebilecek her detayın, ona "o anı" hatırlatmayacak uzaklıkta olması için gösterilen o hiç durmayan çaba gösterilse de,
bir insan hafızasını o çok feci noktadan uzak tutabilmek için hayatının tüm ayrıntılarını kontrol edip, kendi süzgecinden geçirip ona sunulsa da, sırf o ne hissediyor, ne acı çekiyor diye ondan habersiz psikologlara koşturup empati yapmaya çalışılsa da,
her geçen saniye bir insanı öldürmek isteğiyle yanıp tutuşulsa da,
psikolojik sağlığındaki her hareketi, her değişimi dikkatlice inceleyip devamlı bir doktor gibi kontrol altında tutsa da,
yeni doğmuş bir bebeğe gösterilebilecek özen ve şefkatten belki de bin kat daha fazasını gösterse de,
elinden tutup onu o düştüğü cehennem azabından bir nebze olsun hayatın içine çekmek için çabalasa da,
geçirdiklerinden geriye kalan o enkaz halden yeniden doğup eski haline dönecek umudu ile her geçen günü saysa da,
fakat o iyileşmenin hiç bir zaman fiziksel bir hastalık iyileşmesi kadar hızlı ilerleyemediğini hatta en küçük bir terslikle aylarca evveline bir anda geri dönülebildiğini görse de,
kısacası -ki uzun anlatmak gerekirse satırlar yetmez- çok ama çok zor olsa da, kızın çektiği o inanılmaz ızdırabın yanında evrende bir atom misali bile durmayacak durumdur erkek için.
yaşamadığımız için bilemiyoruz hiçbirimiz, hatta diyoruz ki "amaaan nolacak ki", ama emin olunmalıdır ki; ne bir yakınını kaybetmek, ne evini yurdunu kaybetmek, ne hasta olmak, fiziksel acı çekmek, ne parasızlık açlık çekmek, hiç biri bir insanı bu denli ağır ve geri dönüşü olmayacak bir şekilde, tekrardan küllerinden doğamayacak bir şekilde yaralayamaz.
ne kadar acı çekilse de,
geceler boyu gözyaşları ve isyanlarla cebelleşilse de,
elden gelebilecek tüm destek verilse de,
televizyonda o gün gösterilecek olan tüm programlar, okuyacağı tüm kitaplar-gazeteler, konuşacağı tüm insanlar ve konular, gideceği her yer, yiyeceği her yemeğin, kısacası akla gelebilecek her detayın, ona "o anı" hatırlatmayacak uzaklıkta olması için gösterilen o hiç durmayan çaba gösterilse de,
bir insan hafızasını o çok feci noktadan uzak tutabilmek için hayatının tüm ayrıntılarını kontrol edip, kendi süzgecinden geçirip ona sunulsa da, sırf o ne hissediyor, ne acı çekiyor diye ondan habersiz psikologlara koşturup empati yapmaya çalışılsa da,
her geçen saniye bir insanı öldürmek isteğiyle yanıp tutuşulsa da,
psikolojik sağlığındaki her hareketi, her değişimi dikkatlice inceleyip devamlı bir doktor gibi kontrol altında tutsa da,
yeni doğmuş bir bebeğe gösterilebilecek özen ve şefkatten belki de bin kat daha fazasını gösterse de,
elinden tutup onu o düştüğü cehennem azabından bir nebze olsun hayatın içine çekmek için çabalasa da,
geçirdiklerinden geriye kalan o enkaz halden yeniden doğup eski haline dönecek umudu ile her geçen günü saysa da,
fakat o iyileşmenin hiç bir zaman fiziksel bir hastalık iyileşmesi kadar hızlı ilerleyemediğini hatta en küçük bir terslikle aylarca evveline bir anda geri dönülebildiğini görse de,
kısacası -ki uzun anlatmak gerekirse satırlar yetmez- çok ama çok zor olsa da, kızın çektiği o inanılmaz ızdırabın yanında evrende bir atom misali bile durmayacak durumdur erkek için.
yaşamadığımız için bilemiyoruz hiçbirimiz, hatta diyoruz ki "amaaan nolacak ki", ama emin olunmalıdır ki; ne bir yakınını kaybetmek, ne evini yurdunu kaybetmek, ne hasta olmak, fiziksel acı çekmek, ne parasızlık açlık çekmek, hiç biri bir insanı bu denli ağır ve geri dönüşü olmayacak bir şekilde, tekrardan küllerinden doğamayacak bir şekilde yaralayamaz.
güncel Önemli Başlıklar