bugün

korhan futacı ve kara orkestra

ikinci albüm sayıklamalarımızın artık nihayete ereceği günler çok yakınken ki 10 gün içinde pavurya isimli yeni albümlerinin müzik marketlerde olacağı bilgisi de ulaşmışken, akustikhane programı canlı performansı ile albümün hemen öncesi sevenlerini mutlu etmiş gruptur; korhan futacı ve kara orkestra.

yeni şarkılardan en azından bazılarını dinleme, canlı performanslarını bir kez daha izleme, albüm hakkında bir ön bilgi sahibi olma açılarından baktığımızda akustikhane programı, kendi adıma; yeni albümünün çıkış süresini sabırsızlıkla bekleme katsayımı daha da arttırdı diyebiliriz.

şarkılar yine ilk dinleyişte sindirilemeyecek kadar mükemmeldi... sözler yine ilk albümdeki gibi alıp götürürken başka alemlere; müziklerinin karşı konulmaz ahengi eşlik etti bu müzikal yolculukta dinleyenlerine... derkeeenn canlı performansta bir de sürpriz bekliyordu biz kara orkestra sevenleri; eskilerin ben gene sana vurgunum şarkısının coveri.
neden bilmem korhan futacı ve kara orkestra cover çalışma beklediğim son gruptu hatta belki son grup bile değildi. çünkü müzikleri o kadar kendilerine özgü ki sanki bu grubun çatısı altında başkalarına ait şarkılar çalmaz-söylemezlermiş gibi geldi. yanılmışım....
iyi ki de yanılmışım...

çünkü kara orkestra ben gene sana vurgunum coveri ile sadece kendi sevenlerine değil, tüm müzik camiasına cover nasıl olmalıdır dersi vermiştir. eğer kendi tarzını katamıyorsan, eskinin aynısını söylemek cover değildir, olsa olsa şarkıyı yeniden okumadır... bu yüzdendir ki grupların bir çoğunun coverladığı eski pop şarkılar, grubun varsa bir tarzı o tarza uymamış, tam tersi şarkı grubu poplaştırmıştır. ve anladım ki bu kötü özgün olmayan okumalar sonunda da biz müzik severler, cover'a biraz mesafeli bakar olmuşuz...
oysa ben sana vurgunum tam bir kara orkestra şarkısı olarak çıktı karşımıza ve bizi bizden alan kara orkestra şarkılarından biri haline geldi hem de ilk dinleyişte... ve sanki hiç eski halini bilmiyormuşuz, ilk defa dinliyormuşuzcasına benimsetti kendini. şarkıyı kendi kendinize mırıldanırken bile, artık o naif bildik hali ile değil, kara orkestraca söylediğinizi farkettirecek kadar başarılı bir cover dinletti sevenlerine korhan futacı ve kara orkestra.

Programda ilk çaldıkları parça cover değildi tabi ama beni o kadar şaşırttı ki canlı performanslarını anlatırken ilk önce bu konuya değinmeden edemedim. oysa programın açılış şarkısı güzel bir merhaba şarkısıydı sevenlerine; Bülent. ilk şarkı ve ilk mesaj evet biz kara orkestra müziğiyiz ama eskisi kadar da kara değiliz mesajı verir gibiydi. ve sonraki şarkılarda bu öngörümün haklı olduğunu anladığım şarkılar dinledim birbiri ardı sıra...

sen mi duyacaksın, duvar, pavurya,.... her bir şarkı okuduğum romanlar gibi kendi hikayesini çiziyor aklımda... müzikal tadında... hepsi başta da belirttiğim gibi ilk dinlemeyle sindirilemeyecek kadar muhteşemler... sosyal medyada duvar, program sonrası öne çıkan isim oldu ama benim daha aralarından birini seçmeden hepsini iyice dinlemeye ihtiyacım var.

ikinci albüm, uzun soluklu birlikte çalışma ve muhtemelen uyumlarının canlı performanslarına yansıması ile harika bir müzik şöleni izlediğimizin bir kez daha altını çizerek son olarak yaptıkları müziğe değinmek istiyorum; zira yaptıkları müzikle ilgili olarak, gruba belli çevrelerce illâ bir müzik türünün yaftası yapıştırılmak isteniyor; şu türde (rock, caz, vb.) müzik yapıyorlar şeklinde lanse ediliyorlar ısrarla. ama grubun kemik kitlesi yaptıkları müziğin Kara Orkestra müziği olduğunu biliyor...

aslında yazacak, anlatacak, yorumlayacak çok şey var. kalanı da albüm sonrasına diyor ve huzurlarınızda en çok entry yazdığım başlıktan şimdilik ayrılıyorum.
herkese bol kara orkestralı günler... *