bugün

ünlü biriyle sevgili olmak

özgürlüğünün kısıtlanmasıdır.

öyle canın nereye isterse oraya gidemezsin. kibrit kutusunda yaşayan bir fil gibi hissedersin.

basit şeylerde bile kısıtlanırsın.

"sinemaya mı gitsek?" sorusuna "boşver ya evde izleyelim şimdi birileri çeker eder başımıza bela almayalım" diye cevap verirsin.

arkadaşlarınız gece kulübüne giderken biz evde oturalım demek zorunda kalırsın. çünkü kameralı iblisler pusuda beklemektedir.

ücra köşelerdeki cafelerde bile otursan, birileri sürekli rahatsız eder. personel yalakalık yapar, insanlar ya gelip muhabbetinin içine sıçar ya da tren görmüş öküz gibi bakar.

aynı istikamete gidecek ve dönecek olmanıza rağmen iki araba gitmek zorunda kalırsınız. ( tabii bu arada öpücük atan, korna çalan, türlü kevaşelikler yapan kadınları da görmek zorunda kalırsınız... )

daha da saçması sanki o insan değilmiş de sen aralarında bir tercümanmışsın gibi her boku sana anlatırlar, sorarlar ya da senden izin alırlar.

ev bakmaya gidersin satıcı, "nasıl evlerden hoşlanıyor? kaç+kaç olsun?" vb sorularını sana yöneltir. "aq onun kulakları yanında değil mi git ona sor amcık!" diyemezsin.

cafeye gidersin, garson gelir, "portakal suyuna buz ister mi acaba?" diye sana sorar. iki yaşında bir çocuğun ebeveyni gibi hissedersin.

eğer birlikteliğini de işin vb gibi bir sebepten gizlemek zorundaysan tam sıçtın.

orospuluktan kıvranarak asılan iş arkadaşlarının ağzına sıçma hakkın bile yoktur.

bok gibi bir şeydir bir ünlüyle sevgili olmak.

diken üstünde değil, alevli kazık üstünde yaşamaktır.