bugün

ledunni

ind kelimesi gibi, zaman ve mekân zarfıdır.Hel-i istifhâmiye mânasına geldiği de vaki'dir. Kamus Müellifine göre ledün ile leda, aynı şeydir. Başkaları ise tefrik etmişlerdir. Demişlerdir ki: Ledün kelimesi zaman ve mekânın evvel ve ibtidasından muteberdir. Onun için ekseri harf-i cer olan 'min' kelimesine mukarin olur. 'Ledâ' kelimesinde ise, ibtidâ mânası lâzım değildir. Ve 'inde' kelimesinin 'min' yerinde tasarrufu daha umumidir. 'Ledün' kelimesi mâba'dını izâfetle cerr eder.
Ledünn garib bir ilim ismidir. Ona vakıf olan, mesturat ve hafâyayı, gizlilikleri münkeşif bir halde göreceği gibi, esrar-ı ilâhiyyeye de ıttıla kesbeder. Bu ilm-i şerifin hocası ve sultanı Fahr-i Kâinat Aleyhi Ekmelüttahiyyât vessalâvât Efendimiz Hz. leridir. Bu ilmin ehli ise, Enbiyâ-ı izâm (A.S.) ve Ehlullâh-i Kiram Efendilerimiz Hazretleridir.

(bkz: ya efenim ne kadar da güzel açıklamış değil mi!!)

efenim kısaca ledünni demek, hani zahir ve/ya batın deriz ya biz gözüken ve/ya örtülü şeylere; işte ledünni olan şeyler batının da batını olan gizlerdir. Bu Allah tarafından sadece seçkin kullara (belirli çalışmalar neticesinde) verilir. Ledünni ilme sahip olan kimse o konuyla ilgili her türlü zahir ve batini bilgiye haiz olmasına karşın, diğer aşamalarda bu mümkün değildir.