bugün

hicbiseyebosunaiclenmeyenadam

vaktiyle semerkand dolaylarında yaşayan zalim varmış. sözünün geçtiği her yerde halkın garibanına zulmeder, çocukları öldürtür, hoşuna giden kadınları haremine dahil edermiş. post modern düşünürsek bildiğin saddam. ya da aklına kim gelirse artık.

derken yaşlanıyor bu. elden ayaktan düşüyor. etrafında dolaştırdığı muhafız sayısını arttırarak geziyor şehirde. neyse efendim lafı uzatmayayım, 18-20 yaşlarında bir genç, bunun geçeceği güzargah üzerinde dilenci kisvesine bürünmüş gibi yaparak oturuyor. derken, bizim zalim ve erkanı tam bu gencin önünden geçerken, genç üstündeki battaniyeyi kaldırıp ayağa kalkıyor, ve zalimin göğsünden saplıyor. muhafızlar tam genci yakalamak üzereyken halk yardım ediyor, muhafızlar dağılıp kaçıyor.

ertesi gün, yüksekçe bir yerden zalim sallandırılıyor. asılıyor yani. ibret-i alem hesabı. eşrafın önde gelenleri tek tek asıldığı noktaya gelerek birkaç cümle kurup gidiyor. vay efendim kötünün sonu böyle olur gibilerinden. neyse, zamanın şeyhi, ya da halifesi diyelim, geliyor bu adamın, zalimin sallanan ayaklarından öpüyor. halk ve etrafındaki kurul şaşırıyor;

- hocam, şeyhim, neden öptünüz ayağını bunun?
+ zalim de olsa, zalimliğini hakkı ile yaptı.

hakkıyla yaptım ne yaptıysam. siz şimdi öpün ayağımı, sonra hesaplaşırız.