bugün

kalp kırılması

can yakıcıdır.

güzel başlamıştı her şey, rüya gibiydi adeta. hayallerimi süsleyecek kadar güzel bi kadın vardı karşımda. etkilenmiştim, hemde çok etkilenmiştim. belki aşık bile olmuştum ilk görüşte.

gülüyorduk, eğleniyorduk.. ara sıra birbirimize uzun bakışlar atıyor sanki bi kıvılcım bekliyorduk ikimizde.. bilek güreşi yapmaya başladık, masada ki herkes kendi halinde biz kendi halimizde. kalbim güm güm atmaya başladı yüzü yüzüme yaklaştıkçta. "izin ver yeneyim seni" dedi, bende "bunun bitmesini istemiyorum, bitsin istiyorsan bırak ben yeneyim" dedim bırakmadı.. tekrar "izin ver" dedi.
"sana söyledim" dedim. alınlarımız birbinine değiyordu artık, bazen söylediğimiz şeyleri duymayıp kulağımıza fısıldıyorduk, "neden" dedi. kalbimin atışlarını dinlettim ona "başka açıklamaya gerek var mı" dedim, "yok" dedi. "isin ver yeneyim her şey farklı olacak, güzel olacak" dedi. bitmesini istemiyordum elini bırakmak istemiyordum "bırakmam" dedim kuluğına kendimi çekerken öpücük kondurdum yanağına, "izin ver yeneyim güzel olacak" diye fısıldadı kulağıma.. sonra çekilirken bi kere de o öptü, erimiştim sanki dünyada hiç bir şey umurumda değildi artık, midemde kelebekler uçuşmaya başlamış, puslu istanbul gecesi sanki güneşli bir ilkbahar gününe dönmüştü gözümde. arkadaşlar vardı yanımızda. yeni tanıştığım insanlar, o da farklı değildi.. "benimle gelir misin" dedim, terastan içeri geçtik, "ne oldu" diye sorduğunda "sadece sana sarılmak istiyorum" dedim.. sarıldım sımsıkı.. belki de hayatımda hiç olmadığı kadar spontane gelişmiş bir aşktı bu. planlı değildi hayatımda ilk defaa.. midemde ki kelebeklerin sayısı en az bir milyona ulaşmıştı sanki. kalp atışlarımın çokluğundan kalp krizi bile geçirebilirdim, çok mutluydum uzun zamandır mutlu hissetmediğim kadar mutluydum. o an ki duygularımla her şeyi yaşamaya değerdi, iyi ya da kötü.. sonu kötü oldu mu değdi mi bilmiyorum ama işe bile gidemedim bugün...

mekandan çıktıktan sonra, sarmaş dolaş istiklal'de yürümeye başladık.. istiklal o çok sevdiğim yer umurumda değildi, sadece o değil hiç bir şey umurumda değildi.. sadece onun yanında olmak, ona doya doya bakmak, ona sarılmak istiyordum. güzel de gidiyordu.. bu akşam benimle kal dedim, illa bi yere gitmemize gerek yok yanında olayım yeter, istersen burada sabahlayalım istersen gezelim, istediğini yapalım.. aklımın ucundan en ufak art niyet bile geçmiyordu.. olaylar olaylar olaylar.. onun arkadaşlarına gitmeye karar verdik. bugün işe de gelmeyecektim bir bahane bulup.. onu bulmuşken kolay bırakmak istememiştim sadece, güzel olsun istedim her şey. aşkımızın(?) ilk gününde çok güzel olsun her şey, mutlu olalım istemiştim.. minübüse bindik, eve gidiyorduk artık. nereye gittiğimiz her zaman ki gibi umurumda değildi. onun yanında olmak her şeye değerdi o an.. evin kapısından içeri girene kadar her şey güzeldi...

içeri girdik, başka arkadaşlar vardı onlarla tanıştık.. ben her şeyin güzel olacağını tahmin ederken, o sanki ben yokmuşum gibi davtanmaya başladı, yüzüme bile bakmıyordu, anlayamadım.. belki arkadaş ortamında yakınlaşmayı sevmiyordur diye düşündüm.. ama tek kelime laf etmedi bile bana.. kırılıyordum yavaş yavaş, gururum inciniyordu. ben onun için gitmiştim oraya ondan ve diğer arkadaşından başka kimseyi tanımıyordum.. en son benim uykum geldi yatacağım ben dediğinde ipler kopmuştu bende.. kırılmıştım, gururumdan eser yoktu.. azıcık kalanıyla da çektim gittim zaten..

gün daha aydınlanmamış saat 5 falandı. hiç bilmediğim bi yerde dışarıdaydım... üzüldüm çok, kırıldım, incindim.. uzun zamandır yaşamadığım mutluluk, bana hiç yaşamadığım bi üzüntü getirdi..

minübüsteyken sorduğu soru "ya seni üzersem" bende "şu an yaşadığım mutluluk için değer" demiştim. değdi mi bilmiyorum.. sadece çok kırgın olduğumu, gururumun incindiğini biliyorum.. değdi mi, değmedi sanki...