bugün

ipsala

güzel duygular cagristiran, türkiye-yunanistan arasi sinir kapisi.

Hersey yaz aylarinin yaklasmasiyla baslar, (gerci pek de yazla alakasi olmayan bir ülkede yasiyorsaniz, takvime göre yaz aylari sayilanlari kast ediyorum), tatli bi heyecan sarar bünyeyi. Bu yaz sunu alicam, bunu yapicam derken son bir ay gelir catar kapiya. Siz cok önceden safak saymaya baslamissinizdir zaten, esek kadar olmaniza ragmen cocukca yasarsiniz bu sevinci. Bilgisayarda bir takvim tasarlarsiniz kendinize ve onu dolabinizin kapagina yapistirarak her odaya girip ciktiginizda tekrar hatirlarsiniz safagi. Aklinizdan gecen 10 düsüncenin 8 i o cok sevdiginiz ama size, her ne kadar istemeseniz de, bi sekilde yabanci olan memleketinize ayirirsiniz. Her gün uyumadan önce iri bir kalemle cizersiniz takviminizden bir gün.

Günler, size öyle gelmese de, cok cabuk gecer bir hisimla gecmistir o bir ay da ve son haftaya girmissinizdir. Bavullari cikarirsiniz ve düzmeye baslarsiniz. bavula oldukca az esya koymak istersiniz ki, istanbuldan almak istediginiz onca kiyafetler dönüste rahatlikla bavulda yer alabilsin diye. Son iki üc gün stres icinde gecer. Yakinlara, komsulara, akrabalara getirmek istediginiz bir kac bisey vardir onlari alirsiniz, yavastan evi toplarsiniz; dile kolay gidis-dönüs 5000 km bu ölüm var kalim var. Sonra arkamizdan bunlar da ne pis ailemis demesinler dimi ama ;)

Yola cikarsiniz sonra, anne her sene oldugu gibi arabayi doldurmustur, ayak altlarina kadar her bosluga bir seyler koymustur. Oysa „ bu sene hic yükümüz yoktu“!! arabaya oturursunuz o tatli heyecan daha da bir artmistir, gecen günlerin stresiyle az da olsa bastirmis oldugnuz duygular simdi daha da yogunlasmistir. Ilk bastan uykunuz gelmez almanya yi cikana kadar bu yol bitmez dersiniz ama daha sonra en iyisi ben sürekli uyuyarak gideyim zaman daha cabuk gecer mantigiyla uyumaya calisirsiniz ama pek de basarili olamazsiniz. Bitmez dediginiz yol da biter bi sekilde ve o an gelir:

Ipsala ya varirsiniz ve o köprü gelir, o uzun köprü, yarisi yunan diger yarisi türk topragi olan o köprü. Yunan komsular her sene oldugu gibi bakmazlar bile gec komsu derler gecersiniz siz de helal olsun be diyerek. Köprünün üzerindesinizdir artik ve o an gelir yavaslatir baba arabayi köprüden gecerken, askerlere selam verirsiniz ve orda dalgalanan o bayragi görürsünüz. Kac aydir beklediginiz andir bu, gururlanirsiniz (bu duyguyu bilmeyenler icin sacma olabilir ama gercekten anlatilmaz duygular arasina girer bu duygu) gümrükte islemler yapilir ve gümrükten cikarsiniz. Daha önceden ne kadar yorgun olursaniz olun simdi dip dirisinizdir, yorgunluk mu? O da ne!

Aylarca beklediginiz o bir ay öyle cabuk gecer ki anlayamazsiniz bile. Alisveris, mac, konser, müze, deniz, akraba ve dönen okey partileri derken 4 haftanin 2 si yolda gecer. Tatilden yoruldugunuz bile olur kimi zaman. Geri dönüs tarihi gelmis siz almanya yi da özlemissinizdir aslinda ama daha vatana da doymamissinizdir.

Tüm ay dur durak bilmeden aldiginiz onlarca kiyafeti bavula sikistirirsiniz, almanyadan getirdiklerinizin bir cogunu geri getirmezsiniz bile.ve yine baslamistir temizlik ve alisverisler, yolda ne yiyilmeli ne icilmeli ne giyilmeli derken son günlerinizden de bir sey anlamazsiniz. Son kez denize girersiniz ve son gecede erken yatmamak istersiniz. Yorgunluk agir basar ama 1 de uyur 4 de kalkarsiniz son esyalari da arabaya koyarsiniz ve evi kapatirsiniz.

Yorgun bi sekilde binersiniz arabaya, son bir kez bakarsiniz safak vakti ayri bir güzel olan vatana, senye insallah diyerek kirmizi boya ile cizilmis istanbul il siniri levhasi gelir gecer. Gümrüge kadar uyursunuz, yine islemler yapilir, son hediyelik sigaralar, rakilar alinir ve yine o köprüye gelir sira. Bu sefer heyecan yoktur icinizde. Kocaman bir dügüm vardir bogazinizda, gözleriniz dolar ama aglamak istemezsiniz. Yine gecersiniz köprüden bu sefer askerlere birer paket sigara atarsiniz ve buruk bir eve-gidiyoruz sevinciyle yatarsiniz yine. Zaman gecmek bilmez yine ilk saatlerde, o sehir bu otoban derken gece olur ve kendinizi bu satirlari yazarken bulursunuz.