the road

--spoiler--
nereden gelip nereye gittiği belli olmayan film.

çok iyi, çok gerçekçi bir post-apokaliptik senaryo örneği. yiyeceğin sınırlı olduğu ortamda amerikan ganglerimiz eksik değil tabi. yer yer gerilim tırmanıyor.

viggo canı götünde güneye ilerlemeye çalışırken sürekli "papaa şuna yardım edek, çok kötü adamsın papaa" diye surat yapan hümanist piçe ikki tene sağlam yapıştırayım diye sürekli içten geçiriliyor. öyle ki ben filmin bir yerinde kendimi tutamadım ve pembe dizi izleyen anneanne tadında çocuğa ana avrat düz gittim. amına koyduğumun evladı. gerçi viggo da filmin bir yerinde "senin götün kuru amına koyim, anca surat yap kedi canını siktiğim" diye paylıyor ukalayı.

viggo mortensen acayip kilo vermiş. kendisinin metodist bir aktör olduğunu bilirdim. ancak bir insanın bir rolü bu kadar yaşayacağı aklıma gelmezdi. film sonuna doğru sırtüstü yatıp gök yüzüne bakarken uzak çekimden, adamın sıfatında bildiğimiz net kurukafa görünüyordu.

bunun dışında anne nereye çıkıp gitti biraz havada kaldı. gecenin bi vakti entariyle çekti gitti. ben oduncuya kaçtı diye tahmin ediyorum. charlize theron'ı böyle suratsız karı rolünde görmek pek hoş olmadı, o melek yüze gitmedi o replikler.

filmin sonu da havada kaldı. o aile ile göçebe yaşayacak bu çocuk. film boyunca viggocan güneye gitmek için götünden kan akıttı, bu muydu yani? güneyde rasgele sahilde birini görürsün, onlar da seni evlat alır, bu mu? kitabını bilemiyorum ama filmin hikayesinde önemli delikler (bkz: pothole) var.

ha bir de, post-apokaliptik diye açtık, rosalinda gibi duygusal film oldu.

ha bir (2) de, çok pis koka kola reklamı var.
--spoiler--