japonlar

iş mecburiyeti olmasa hiç bir zaman gitmeyeceğim bir ülkeydi japonya. tersine nedense çin ve japonya hakkında olumsuz önkabullerim vardı. bir aralar modaydı ya, nereyi görmek istersin sorusuna kafadan verilen cevaplar içinde mutlaka japonya bulunurdu,hah,ben tam tersi konumdaydım. neyse,iş vesilesiyle uçtuk japonya'ya. temin ederim, neredeyse ağlaya ağlaya gittim. bu peşin hükümle karşılaştığım her şeyi,her japonu kıyasıya eleştirme eğilimi geliştirdim. proje gereği daha sonra yine gittim,bir daha,bir daha.derken bu ülke ve onun farklı insanları beni ve ruhumu sükunetle ele geçirdiler. nezaketleri, başka hiç bir yerde göremeyeceğiniz empati kabiliyetleri, adanmışlık ve disiplinle çalışmaları, bir insanın sahip olabileceği en üstün erdemlerden biri olan alçak gönüllülüğü neredeyse hepsinin iliklerine kadar sindirmişlikleri, asil soğuk kanlılıkları kendimi kim ve nasıl bir insan olduğum ve nasıl olmam gerektiğine dair sorgulamama yol açtı. bugün hayata daha farklı bir pencereden bakmaya çalışıyorsam eğer -evet,japon olmak kolay değil zira - bunda japonların payı çok büyüktür. şimdi dünya bu iyi milletin - milletin iyisi olur mu sorusunun cevabıdır kendileri- erdemlerini yakinen görmekte. çok acı,elim bir tecrübeyle ne yazık ki. fakat eminim ki japonlar bu büyük trajediyi bile bir insanlık zaferine çevirmeyi başaracaklar ve bunu tüm beşeriyet için bir başarı hikayesine dönüştüreceklerdir. gerisi diğer uluslara kalmış,özellikle bizim gibilere, gereken dersi alabilmek hususunda.