bugün
- ismet gurbuz 202411
- türkiye den soğuma sebepleri21
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar24
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak22
- sözlüğe kız getirmek10
- 2024 eurovision şarkı yarışması12
- okul müdürü nasıl korunabilirdi16
- sözlüğün en güzel kızı olmanın dezavantajları16
- bir kızı kucakta zıplatmak11
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek13
- burnumuzun dibindeki adaların yunanistan ın olması14
- erkeklerin sadakatsiz olması13
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim11
- tamirciye veren kadın13
- bir erkeği cezbeden şeyler18
- şu an hissedilen duygu14
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- niyetin ciddi mi klişesi13
- uludağ sözlük kapatılacak11
- yorgun mermi8
- anın görüntüsü16
- icardi1905'in sözlüğü bozması31
- beni özlediniz mi doğru söyleyin13
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız16
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması21
- can yaman erkekse sözlük erkekleri ne19
- libido düşmesi18
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler11
- cami tuvaletinin paralı olması14
- karşı cinse giyim önerileri15
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek9
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- motosikletle 210 km hız yapmak15
- istanbulda vurularak öldürülen okul müdürü10
- dünya bandırmalılar günü16
- sözlükte artık kızlar teklif edecek8
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak17
- platonik aşkın kalp kıran davranışları17
- eric bana9
- sözlük yazarlarının tatlıları13
- psikolog fiyatları16
- 2023 2024 sezonu lig şampiyonu9
PiNEAL GLAND - iÇSEL GÖZ
http://www.theepochtimes.com/n2/content/view/3008/
(Pineal Gland ili ilgili cok degisik bir yazi)
Binlerce yıl boyunca pineal gland insan vücudu ile düşünce alemleri arasında bağlantı noktası olarak tanınmıştır.
Diğer boyutlara açılan bir pencere olarak görülmüştür.
Zaman içinde bu görüş önemini kaybetse de, bilim yeniden "saklı göz"ün gizli kalmış işlevleri üzerinde yoğunlaşmaya başladı.
Gençliğimde babamla birlikte hem gözlemlenebilir hem de paranormal( doğaüstü) konularda sohbet ederdik.
Hatırlayabildiğim en ilginç konulardan birisi, hastaların klinik olarak öldükleri halde, geçici olarak fiziksel vücutlarından çıkıp kısa bir yolculuk yaptıkları ölüme yakın deneyimlerdi.
Babam, tıp fakültesindeki çalışmalarından öğrendiği üzere, insanoğlunun beden dışı gözlemler yapabilmesini sağlayan organların, fiziksel gözlerden başkası olmadığını vurgulardı.
20 yıl sonra ben kendimi aynı üniversitenin koridorlarında bulduğumda, bir anatomi profesörü, babamla yaptığımız konuşmalar esnasında içine düştüğümüz bir hatayı gözler önüne serdi. Hücreler yumağı arasına gizlenip korunmuş minik, fakat hayati metabolik fonksiyonları kontrol edebilen bir gizemden bahsetti.
Üçüncü Göz
Fiziksel dünyamızın ötesini gözlemleyebilen görsel bir organ hayal edin.
Hangi ilginç yaradılmışın böyle meraklı yetenekleri olabilir? insanoğlunun! Pineal yapı- başın ortasında gömülü bir hazine, minicik bir beze- sadece dışardan gelen ışığı algılayan gözler olmakla kalmayıp, yapısı aynı zamanda gözlerin ilkel hali gibidir.
Pineal gland, seksüel gelişim, metabolizma ve melatonin üretimi gibi çok önemli bedensel fonksiyonların kaynağıdır.
Ama bilim adamları, pineal glandde mevcut olan ve basit bir açıklamayla anlaşılamayacak olan bazı özellikler bulmuşlardır
Bu organın eşsiz yapısı yüzünden, bilimadamları bu ana kadar gizli kalmış özelliklerinin olduğu sonucuna vardılar. Modern tıp, beynin derinliklerine gömülmüş olan bu bezenin fotoreseptör(ışık alıcı) hücreler içerdiğini keşfettiler. Yine de en etkili görüş, bu özelliklerin evrimimizin başlangıcından itibaren gizli kalmış yetenekleri tanımladığı yönündedir.
Bilimin pineal yapı hakkındaki evrimsel anlayışına göre, bu organ bir zamanlar, kafatasının yüzeyinde yeralan düzensiz sinir lifleri sistemi olarak vardı. işlevi, özellikle ışık değişimlerini yakalayabilmekti. Bu da, yırtıcı bir hayvanın saldırısı esnasında, olası kaçış noktalarını görmesini sağlıyordu.
Bu anlayışa göre pineal gland, gözler ile benzer işlevi görmekteydi. Tek fark, kafatasının içine doğru gitmesiydi.
David Klein'in öne sürdüğü yeni bir hipoteze göre ise, ilkel retinalar hem hareketi yakalamak hem de melatonin üretmek konusunda deneyimliydiler.
Zaman geçtikçe, melatonin üretim işlevi serbest bir organ olan pineal glande geçti. Diğer taraftan, memelilerdeki melatonin üreten retinanın dejenerasyonu için henüz tutarlı bir açıklama yapılmamıştır.
Bugün pineal gland, endojenleri gizleyen yapı olarak görülse de, çok iyi fotoduyu kapasitesi de olduğu açıktır.
Eğer iki göz de çıkarılsa ve bu bezeye frontal bölgeden ışık verilse bile, bu organ yine de gözler gibi uyarana tepki verirlerdi.
Bu yüzden bazı bilim adamları pineal glandin dejenere olmuş bir gözden çok daha fazlası olduğunu düşünüyorlar. Peki ya beynin yanlış anlaşılmış diğer pekçok bölümü, bu küçük koni şeklindeki alanda açıklama bulacaksa?
Yüksek Farkındalığa Açılan Bir Pencere
Dr. Sérgio Felipe de Oliveira'ya göre, pineal gland aktivitesinde artış, önsezi veya meditasyon gibi psişik aktivitelerle çok yakından alakalıdır.
Dahası, pineal gland çoklu endojenik fonksiyonlarının yanısıra( hipotalamusun ve biyolojik ritimlerin kontrolü, serbest radikallerden korunma gibi), "Ruh Molekülü" (Sprit Molekül) olarak da bilinen N,N-dimethyltryptamine (DMT)nin salınımından da sorumludur. Bu molekülün serbest kalması, insanoğlunun bildiği en güçlü halusinojenik nörotransmitter olarak kabul edilmektedir. DMT, uyku esnasında, bazı meditasyon çalışmalarında, ölüme yakın deneyimlerde ve halusinojen içeren bazı bitkilerin yenmesiyle artar.
Şüpheciler, boyutsal düzlemlere yönelik farkındalık artışıyla ilgili konuların geçerliliğini sorguluyorlar. Bunun yerine, bu deneyimlerin sadece beyindeki birtakım kimyasalların üretimiyle oluşan fenomenler olduğuna inanmayı tercih ediyorlar. Fakat DMT'nin salınımı ( pinealde buna bağlı olarak gerçekleşen değişimleri) ve ölüme yakın deneyimler arasındaki ilişkiyi açıklayamıyorlar.
Tüm bunlar insandaki DMT'nin sonuçları üzerinde kapsamlı çalışmalar yapan Dr. Rick Strassman'ın farkettikleri.
Bu araştırma, pineal glande hormonlar üreten, işlevini kaybetmiş bir göz olarak bakmak yerine, diğer varlık alanlarına açılan içsel bir pencere olarak bakmaktadır.
Pineal gland ile ilgili bu görüş yeni değildir.
Vedic geleneğine göre 6. çakrayı temsil etmektedir.
Hinduizm'de Brahma penceresi, antik Çin'de ilahi Göz, Taoizm'de Niwan Sarayı ya da Descartes'e göre Ruhun Merkezi.
Beynin merkezinde saklanmış bu küçük koni acaba bilimin ulaşamadığı alemleri gözlemleyebilecek potansiyeli ihtiva ediyor olabilir mi?
Çeviren : Sıdıka Özemre
http://www.theepochtimes.com/n2/content/view/3008/
(Pineal Gland ili ilgili cok degisik bir yazi)
Binlerce yıl boyunca pineal gland insan vücudu ile düşünce alemleri arasında bağlantı noktası olarak tanınmıştır.
Diğer boyutlara açılan bir pencere olarak görülmüştür.
Zaman içinde bu görüş önemini kaybetse de, bilim yeniden "saklı göz"ün gizli kalmış işlevleri üzerinde yoğunlaşmaya başladı.
Gençliğimde babamla birlikte hem gözlemlenebilir hem de paranormal( doğaüstü) konularda sohbet ederdik.
Hatırlayabildiğim en ilginç konulardan birisi, hastaların klinik olarak öldükleri halde, geçici olarak fiziksel vücutlarından çıkıp kısa bir yolculuk yaptıkları ölüme yakın deneyimlerdi.
Babam, tıp fakültesindeki çalışmalarından öğrendiği üzere, insanoğlunun beden dışı gözlemler yapabilmesini sağlayan organların, fiziksel gözlerden başkası olmadığını vurgulardı.
20 yıl sonra ben kendimi aynı üniversitenin koridorlarında bulduğumda, bir anatomi profesörü, babamla yaptığımız konuşmalar esnasında içine düştüğümüz bir hatayı gözler önüne serdi. Hücreler yumağı arasına gizlenip korunmuş minik, fakat hayati metabolik fonksiyonları kontrol edebilen bir gizemden bahsetti.
Üçüncü Göz
Fiziksel dünyamızın ötesini gözlemleyebilen görsel bir organ hayal edin.
Hangi ilginç yaradılmışın böyle meraklı yetenekleri olabilir? insanoğlunun! Pineal yapı- başın ortasında gömülü bir hazine, minicik bir beze- sadece dışardan gelen ışığı algılayan gözler olmakla kalmayıp, yapısı aynı zamanda gözlerin ilkel hali gibidir.
Pineal gland, seksüel gelişim, metabolizma ve melatonin üretimi gibi çok önemli bedensel fonksiyonların kaynağıdır.
Ama bilim adamları, pineal glandde mevcut olan ve basit bir açıklamayla anlaşılamayacak olan bazı özellikler bulmuşlardır
Bu organın eşsiz yapısı yüzünden, bilimadamları bu ana kadar gizli kalmış özelliklerinin olduğu sonucuna vardılar. Modern tıp, beynin derinliklerine gömülmüş olan bu bezenin fotoreseptör(ışık alıcı) hücreler içerdiğini keşfettiler. Yine de en etkili görüş, bu özelliklerin evrimimizin başlangıcından itibaren gizli kalmış yetenekleri tanımladığı yönündedir.
Bilimin pineal yapı hakkındaki evrimsel anlayışına göre, bu organ bir zamanlar, kafatasının yüzeyinde yeralan düzensiz sinir lifleri sistemi olarak vardı. işlevi, özellikle ışık değişimlerini yakalayabilmekti. Bu da, yırtıcı bir hayvanın saldırısı esnasında, olası kaçış noktalarını görmesini sağlıyordu.
Bu anlayışa göre pineal gland, gözler ile benzer işlevi görmekteydi. Tek fark, kafatasının içine doğru gitmesiydi.
David Klein'in öne sürdüğü yeni bir hipoteze göre ise, ilkel retinalar hem hareketi yakalamak hem de melatonin üretmek konusunda deneyimliydiler.
Zaman geçtikçe, melatonin üretim işlevi serbest bir organ olan pineal glande geçti. Diğer taraftan, memelilerdeki melatonin üreten retinanın dejenerasyonu için henüz tutarlı bir açıklama yapılmamıştır.
Bugün pineal gland, endojenleri gizleyen yapı olarak görülse de, çok iyi fotoduyu kapasitesi de olduğu açıktır.
Eğer iki göz de çıkarılsa ve bu bezeye frontal bölgeden ışık verilse bile, bu organ yine de gözler gibi uyarana tepki verirlerdi.
Bu yüzden bazı bilim adamları pineal glandin dejenere olmuş bir gözden çok daha fazlası olduğunu düşünüyorlar. Peki ya beynin yanlış anlaşılmış diğer pekçok bölümü, bu küçük koni şeklindeki alanda açıklama bulacaksa?
Yüksek Farkındalığa Açılan Bir Pencere
Dr. Sérgio Felipe de Oliveira'ya göre, pineal gland aktivitesinde artış, önsezi veya meditasyon gibi psişik aktivitelerle çok yakından alakalıdır.
Dahası, pineal gland çoklu endojenik fonksiyonlarının yanısıra( hipotalamusun ve biyolojik ritimlerin kontrolü, serbest radikallerden korunma gibi), "Ruh Molekülü" (Sprit Molekül) olarak da bilinen N,N-dimethyltryptamine (DMT)nin salınımından da sorumludur. Bu molekülün serbest kalması, insanoğlunun bildiği en güçlü halusinojenik nörotransmitter olarak kabul edilmektedir. DMT, uyku esnasında, bazı meditasyon çalışmalarında, ölüme yakın deneyimlerde ve halusinojen içeren bazı bitkilerin yenmesiyle artar.
Şüpheciler, boyutsal düzlemlere yönelik farkındalık artışıyla ilgili konuların geçerliliğini sorguluyorlar. Bunun yerine, bu deneyimlerin sadece beyindeki birtakım kimyasalların üretimiyle oluşan fenomenler olduğuna inanmayı tercih ediyorlar. Fakat DMT'nin salınımı ( pinealde buna bağlı olarak gerçekleşen değişimleri) ve ölüme yakın deneyimler arasındaki ilişkiyi açıklayamıyorlar.
Tüm bunlar insandaki DMT'nin sonuçları üzerinde kapsamlı çalışmalar yapan Dr. Rick Strassman'ın farkettikleri.
Bu araştırma, pineal glande hormonlar üreten, işlevini kaybetmiş bir göz olarak bakmak yerine, diğer varlık alanlarına açılan içsel bir pencere olarak bakmaktadır.
Pineal gland ile ilgili bu görüş yeni değildir.
Vedic geleneğine göre 6. çakrayı temsil etmektedir.
Hinduizm'de Brahma penceresi, antik Çin'de ilahi Göz, Taoizm'de Niwan Sarayı ya da Descartes'e göre Ruhun Merkezi.
Beynin merkezinde saklanmış bu küçük koni acaba bilimin ulaşamadığı alemleri gözlemleyebilecek potansiyeli ihtiva ediyor olabilir mi?
Çeviren : Sıdıka Özemre
güncel Önemli Başlıklar