bugün

ka tun mita xendasoc

Kız sen yaşamayasın!
Bak kıpkırmızı oldu avuçlarım.
Ki ben Petra yolcusuyum artık.
O uzak ülke çağırıyor bedenimi.
Çağırıyor bedenimi kayalar, vadiler, uçurumlar.
Yoldaş sesleriyle uyandım bir kere, uyandım bir kere ayın altında, aya bakarken uyandım, gece inliyordu, gece işgal altında, gece tutsak ve kanlıydı ve kan sızıyordu yüzyıllardır dokunduğum herşeyden.
Beni öldürmeleri bir işe yaramayacak.
Bir işe yaramayacak bizim çocukları her sabah kurşuna dizmeleri.
Her sabah Angola'da, her sabah Keşmir'de, her sabah Lübnan'da, her sabah Batman'da, her sabah Lazona'da, her sabah Korsika'da, her sabah Marakeş'te, her sabah yeni bir ülkesinde yeryüzünün yeniden uyanacağız.
Gerine gerine uyanacağız arka bahçenizde ve üstüne titrediğiniz bütün meyve ağaçlarını yağmalayacağız.
Barbar, kara, yaramaz ve yabani çocukların bir çekirge sürüsü gibi geçtiğini göreceksiniz kurduğunuz, kolladığınız, üstüne titrediğiniz herşeyin üstünden. Size ait her kaleye adım atarken tüküreceğiz kapıya ve zincirlerimizle girdiğimiz her tapınaktan ardımızda yıkılmış putlar bırakarak ayrılacağız.
Ve biz o kapılardan gülerek çıkınca çökecek mermer tapınaklarınızın başınıza. Petra çökecek ve "Petra'ya gidesice" diye başlayan beddualarımız o büyük şehri, o uzak şehir aşkımızın başkenti olacak. Karadeniz kıyısında bir halk bu hayalle uyuyup hayalin gerçek oluşununa uyanacak.