bugün

kızların çirkin erkekleri hor görüp aşağılaması

amına kodumun kızlarının her zaman yaptığı bi harekettir tamam mı bu, bakın ben küfretmeyi sevmem ama bu hareketi yapan ne kadar kız varsa amına koyayım. bu kızların hepsi aynı tamam mı, bu işin de, o kızların da, böyle şansın da ta adaletine sokayım.

yaa ben yakışıklı biri değilim. suç mu lan? siz çok mu yakışıklısınız? ne bileyim nasıl anlatılır ki bu, facebook'da bile resmim yok, tutup da size şimdi resmimi gösteremem. beni tanıyan bi kaç arkadaş nasıl biri olduğumu zaten biliyor. insan kendine çirkin diyemiyor belli ki öyleyim demekki ki.

eve yeni girdim, az önce fakültedeydim. evde canım sıkılıyor tamam mı benim, zaten sürekli evdeyim. fakülte kantininde öylece tek başıma oturuyordum. sonra su içesim geldi. susadım lan susadım. su lan bu. lavoboya gidip içesim gelmedi. uzak lavobo. aslında hep oradan içerim. şişe su alsam cebimdeki parayı veresim yok. param da fazla değil lan işte. yoksa amını siktiğimin suyunu almasını biz de biliyoruz.

kantinin ufak bir mutfağı var, oradan isteyeyim dedim. kantinde çalışan kız, yanında da üç tane başka kız var. üçü de öğrenci herhalde. kantinci tezgahın içiinde, bunlar da dışında, kümelenmiş bi şeyler konuşuyorlar. neyse yanaştım. yanaşırken de üçü birden kızların beni süzmeye başladı. bi bok olacağını anladım. kitabını sikeyim, aklıma geldi işte.

kantinci kızın adı da nurgül, çok güzel bi kız, samimi değilim onunla da "nurgülcüm bana bi bardak su verir misin dedim" su lan su. siktiğimin suyu işte. hemen oradaki iki kız kahkahayı bastı. gülmeye başladılar. bu nurgül de kızardı. bi şey demedi. normalde hafifçe gülümseyip "tabi bi saniye" demesi lazımdı.

nurgül arkasını dönünce, o gülmeyen kız "üff ya gidip suyunu kendin içsene salak" dedi bana. onun var ya ben allah belasını versin. mavi bi kot vardı üzerinde, zaten başka ne renk olacak lan, diz altına kadar uzanan mat renkli bir de botu vardı. üstünde de beyaz hırka. o kadar utandım ki, bunu söyleyen kızın gözüne bile bakamadım. zaten ben bi kızla konuşmam gerekirse gözüne bakam da. utanıyorum lan işte. malım. kantin de vıkır vıkır. ikinci öğretimler gelmiş. gerçi herkes duymadı ama yakın olan bikaç kişi duymuştur. ama ne şerefini siktiğimin o kızın yüzüne bakabildim. ne de diğerlerinin.

bunu söyleyince diğer kızlar daha çok gülmeye başladılar. kitlendim lan. ne yapacağımı şaşırdım. alışık da değilim ki. gururumun feryadı sikildi. önüme sertçe bırakılan bir bardak suyu içmek zorunda kaldım. inanın o an biri gelse, ben yatırıp ağzıma sıçsa o kadar etkilenmezdim. sudan bi yudum alıp arkama bile bakmadan eve geldim. ne yapayım lan rezil ettiler beni. sizin tevratınızı sikeyim.

bakın ben yakışıklı bi erkek olsam onları yaşamazdım tamam mı, bunu reddedenin de amına koyayım. ya-şa-maz-dım. ben oraya yaklaşınca muhtemelen, bütün kızların en başta nurgül'ün ilgisini üzerime çekerdim. nurgülden su isteyince o sevinirdi.sonra orada oruran kızlardan biei "aa siz mimarlıkta okuyorsunuz değil mi" diye sorardı. ben de gülümseyerek "evet" derdim. zevk alıyor taklidi yapardım. sonra diğer kız "ben sizi hep mimarlıkta görüyorum zaten" derdi. hepimiz gülümserdik. nurgül de ben ona "cım" diye hitap ettiğim için utanmazdı. ben suyumu içerken, ortak bi arkadaş söylerler. tanıdığımı söyleyince, "bu akşam falancılar şu barda olucaklar, biz de gideceğiz, sen de gel istersen" derlerdi ben de numaramı verir saat yedi buçukta şurada buluşalım derdim. şu an mal gibi bilgisayar başında oturmazdım...

böyle şansın böyle adaletin. bunu hakedecek ne yaptım lan? her kızın bi fiyatı var tamam mı, babam da hammal benim. keşke babam biraz zengin olsaydı da böyle şeyler başıma gelmezdi.