bugün

gitmek

ne zamandır aklımda şu gitme isteği
gün gibi aklımda
ıslıklarımın kullanım hakkını bırakıp sana
belki de gitmek lazım buralardan
sen çook kabaca git dediğinden beri
bütün gidiş yollarım duble şimdi

belki de gitmek lazım buralardan
gelmemişken daha yolun yarısına
her şey sıcakken
toplayıp tası tarağı
şöyle ucuz bir bilet
ayrılık yanı, anılara cam kenarı
bırakıp gitmek
ne bir fotoğraf, ne bir telefon
ne de başka bir şey
yüzdürmek için bu tenine yapışmış yalnızlığı
yeter bir kaç çakıltaşı, bir sırt çantası
istanbul hatırası

kırdırıp karşılıksız bütün sevgileri
faizi yüksek aşk bankalarına
bırakıp gitmek lazım
haciz gelmiş bütün umutları
halka açık anonim yalnızlara

belki de gitmek lazım buralardan
ekmeğini yediğin, suyunu içtiğin
zaten eksik geldiğin bu şehirden
hem toplu yaşlanma araçları tüm sevmeler
yalancı bu şehirde otobüsler
her yolcu anca kendi yolunu gider

gitmek lazım buralardan
bir senden bir başkasene değil de
bir tek kendini alıp yanına
toptan gitmek lazım
çektirdiğin bütün fotoğrafları bırakıp
diplomasını yakıp ayrılıkların
durmak manasız, sevmek de
durdukça daha çok ağrıyor ağrıların
kovsan da beni her seferinde kendi evimden
bundan sonraki herkeste
ben ancak seni ağırlarım

bu yüzden gitmek lazım
sevdim dediğin her oyunda
bir başka bacağından asılmış canımız
darp yemişiz
kolumuz kırılmış, toprağa düşmüş kanımız
sevgilerimizden utandırmışlar bizleri
bitkisel bir yalnızlığa girmiş her yanımız
gitmek lazım gitmek
en büyük kitaplardan seslenir, en büyük yalnız

en iyisi gitmek lazım buralardan
şöyle toprağı bol bir anadolu kasabası
yağmura, buluta, ışığa
daha fazla yenilmeden
daha fazla sevmeden koynunda büyüttüğün yalanı
eskitmeden anıları
göğsünü gere gere
verip de son kiranı
nedenlerini de bırakıp tüm sahiplerine
belki de gitmek lazım buralardan
hiç kimseyi özlemediğin bir yere...