bugün
- eloande10
- galatasaray15
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı32
- fenerbahçe8
- 1 85 boyunda zeki esprili yakışıklı kültürlü erkek9
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması13
- bik bik'in 18 saat 30 dakikadır sözlüğe girmemesi12
- fenerbahçe neden şampiyon olamıyor14
- fener olmasa galatasaraylılar kimle dalga geçecek8
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay16
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- allah yerine hızır'dan yardım istemek10
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek32
- keki kabarmayan sözlük kızı22
- hayatta kalmak için cebinde köpek maması taşı9
- anın görüntüsü9
- düşün ki o bunu okuyor17
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni17
- deniz gezmiş16
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat11
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks13
- icardi'nin burnuna kafa atacak olmam13
- en yaşlı özelliğiniz11
- durduk yere tribe giren erkek18
- iğrenç bir his tarif et23
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak9
- beybi leydi13
- allah ile tanrının farkı var mı9
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı19
- icardi190510
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj17
- nervio13
- bir türlü ısınmayan ayaklar11
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek23
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi12
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz12
- sözlük kızlarının saç rengi18
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
nereden başlayıp, nasıl anlatsam bir türlü bilemediğim son yazımın ilk satırlarını kurmakta bile zorlanıyor zihnim.
elimde bana kalan her ne varsa hepsini bu satırlar arasında tüketip, bir daha yazmamak uğrunda başlıyorum hikayeme.
her şeyin düzeyinde ilerlediği bir gecenin sonlarında anladım, aslında hiçbir şeyin yolunda gitmediğini. bir şey vardı hayatımı ters düz eden. dalıp dalıp gitmelerimin, bir melodide kaybolmalarımın, bir yüzde dakikalarca kalmalarımın. eskilerden gelen bir şeydi.
üzerinden öyle uzun zaman geçmiş olmalı ki anımsayamadım bir türlü.
neydi beni bu şekilde benden alan? kimdin? neydin?
zihnim ise hala bulanık.
düşüncelerimi kendimden uzak tutmak adına müzik dinlemeyi kestim dün gece. bu gece elime gitarımı almadım.
ve sabah olup dizelerim bittiğinde ise her şeye bir son vermiş ve yazmayı da bırakmış olacağım.
belki yeni bir hayata başlamış, beklide korkularımdan arınmış şimdiki yaşantıma devam ediyor olacağım.
yeni yıl her insana yeni bir hayat getirir derler. bu inançta yaşarız her birimiz. yeni yeni mutluluk dileklerinde bulunurlar sevdiklerine ve eklerler tüm güzellikler bu yılda yıl senin yanında olsun.
oysa ki bilmezler ki o güzellikler ne, geride bıraktığı yıllarda yanlarında olmuşlardır, nede gelecek yıllarda olacaktır.
işte bu yüzdendir ardımıza bakma isteklerimizin olmaması. belkiler ile yeni başlangıçlara adımlar atmalarımızın olması.
saat 12ye vurduğunda tebessüm ile bir hüzün kaplar bedenimizi.
çünkü eksiktir o yanımız, geçmişte olmamıştır ki gelecekte olsun, yoksun işte olmadın ve olmayacaksın.
bense biliyorum içim ne kadar ölmüş olsa da, bedenim ne kadar dik durmakta zorlansa da bu senede senli düşlerim sona ermeyecek.
böyle sevmiştim zaten seni, bundan sonrada severim.
korkmuyorum benim olmayışlarından.
ardına dönüp bakma sakın, bir kaldırım kenarında düşürdüğün paçacıkları arama diye sesleniyorum sana bu yazımda. çünkü asıl korkum bundan yanadır benim, ya bulursan beni?
ya fark edersen içi çürümüş hallerimi?
işte o zaman ne yaparım ben?
diz kapaklarımı mı parçalar yoksa avuçlarımı mı kanatırım dersin?
yanımda olmamayışına alıştım, sana yakın olmamaya.
dokunmadan, hissetmeden seni sevmeye alıştım. işte tamda bu yüzden haykırıyorum ardına dönüp bakma diye.
avaz avaz bağırıyorum.
oysa ki sen beni duymuyorsun, zaten ne zaman duydun ki haykırışlarımı. için için kanarken ben hangi sözlerime misafir oldun, hangi göz bebeğimde hissettin sensiz acılar çektiğimi?
bir notada yüzünü anımsamaya hasretken ben, sen hangi müzikler altında sevişiyordun adını hatırlamadığın kadınlarınla?
renklerin içinden renk beğenemezken ben sana, sen hangi ışığın altında toz pembe düşlere dalıyordun?
kimdin ki en çok canımı sen yakabildin?
neydin, neredeydin?
her şey yolunda ilerliyordu o geceye kadar,
bu yüzden kafamı kaldırışlarım olmadı benim, görmemek adına kör ettim gözlerimi, hatırlamamak her güne yeniden ölmemek için dünyanın bin türlü güzelliklerinden vazgeçtim.
her şey o geceye kadardı, o muhteşem, o akıl almaz geceye kadar.
üç, beş notanın arasına sıkışıp, kan kırmızısına bulanana kadar.
elimde bana kalan her ne varsa hepsini bu satırlar arasında tüketip, bir daha yazmamak uğrunda başlıyorum hikayeme.
her şeyin düzeyinde ilerlediği bir gecenin sonlarında anladım, aslında hiçbir şeyin yolunda gitmediğini. bir şey vardı hayatımı ters düz eden. dalıp dalıp gitmelerimin, bir melodide kaybolmalarımın, bir yüzde dakikalarca kalmalarımın. eskilerden gelen bir şeydi.
üzerinden öyle uzun zaman geçmiş olmalı ki anımsayamadım bir türlü.
neydi beni bu şekilde benden alan? kimdin? neydin?
zihnim ise hala bulanık.
düşüncelerimi kendimden uzak tutmak adına müzik dinlemeyi kestim dün gece. bu gece elime gitarımı almadım.
ve sabah olup dizelerim bittiğinde ise her şeye bir son vermiş ve yazmayı da bırakmış olacağım.
belki yeni bir hayata başlamış, beklide korkularımdan arınmış şimdiki yaşantıma devam ediyor olacağım.
yeni yıl her insana yeni bir hayat getirir derler. bu inançta yaşarız her birimiz. yeni yeni mutluluk dileklerinde bulunurlar sevdiklerine ve eklerler tüm güzellikler bu yılda yıl senin yanında olsun.
oysa ki bilmezler ki o güzellikler ne, geride bıraktığı yıllarda yanlarında olmuşlardır, nede gelecek yıllarda olacaktır.
işte bu yüzdendir ardımıza bakma isteklerimizin olmaması. belkiler ile yeni başlangıçlara adımlar atmalarımızın olması.
saat 12ye vurduğunda tebessüm ile bir hüzün kaplar bedenimizi.
çünkü eksiktir o yanımız, geçmişte olmamıştır ki gelecekte olsun, yoksun işte olmadın ve olmayacaksın.
bense biliyorum içim ne kadar ölmüş olsa da, bedenim ne kadar dik durmakta zorlansa da bu senede senli düşlerim sona ermeyecek.
böyle sevmiştim zaten seni, bundan sonrada severim.
korkmuyorum benim olmayışlarından.
ardına dönüp bakma sakın, bir kaldırım kenarında düşürdüğün paçacıkları arama diye sesleniyorum sana bu yazımda. çünkü asıl korkum bundan yanadır benim, ya bulursan beni?
ya fark edersen içi çürümüş hallerimi?
işte o zaman ne yaparım ben?
diz kapaklarımı mı parçalar yoksa avuçlarımı mı kanatırım dersin?
yanımda olmamayışına alıştım, sana yakın olmamaya.
dokunmadan, hissetmeden seni sevmeye alıştım. işte tamda bu yüzden haykırıyorum ardına dönüp bakma diye.
avaz avaz bağırıyorum.
oysa ki sen beni duymuyorsun, zaten ne zaman duydun ki haykırışlarımı. için için kanarken ben hangi sözlerime misafir oldun, hangi göz bebeğimde hissettin sensiz acılar çektiğimi?
bir notada yüzünü anımsamaya hasretken ben, sen hangi müzikler altında sevişiyordun adını hatırlamadığın kadınlarınla?
renklerin içinden renk beğenemezken ben sana, sen hangi ışığın altında toz pembe düşlere dalıyordun?
kimdin ki en çok canımı sen yakabildin?
neydin, neredeydin?
her şey yolunda ilerliyordu o geceye kadar,
bu yüzden kafamı kaldırışlarım olmadı benim, görmemek adına kör ettim gözlerimi, hatırlamamak her güne yeniden ölmemek için dünyanın bin türlü güzelliklerinden vazgeçtim.
her şey o geceye kadardı, o muhteşem, o akıl almaz geceye kadar.
üç, beş notanın arasına sıkışıp, kan kırmızısına bulanana kadar.
güncel Önemli Başlıklar