bugün

zaman her bokun ilacı değildir

tüm aşk doktorları, müstesna nasihatçiler, bir çırpıda arkasını dönekçiler,binbir geceye özgü maval öyküleri yazanlar ve dahi okuyanlar, herdaim ayakta kendini diri tutanlar, gururun yumuşak başını okşayanlar, aç karna tok düşler görebilenler,en etkili terketme tekniğini bilenler, kısacası mendil içindeki şekerler hep der ki;

zaman herşeyin ilacı.
umumi bir hastalık olarak kabul gören aşk ve en despot duyguyu üzerinde taşıyan beklemek olgusuna dermansa bu zaman denen , neden herkes bir cam kenarında oturup rüzgarın savurduğu bir poşeti gözden kaybolana kadar izler?

zaman diyelim ki ilaç?
o halde neden bu zamanlarda içtiğim çay bile kekremsi ve buruk!
çayımın içine karbonat atan aşk'a sokiyim.

zaman herşeyin ilacıymış!
bunu dilimize, dinimize, aklımıza, lugatımıza sokan lokman her kimse onun gönlüne parmak takiyim.

zaman= göz etrafındaki 3 katlı kazayağı.
zaman= bira göbeği.
zaman= çocukluk ve askerlik anıları.
zaman= doğum günü pastaları.
zaman= birkaç tel ak saç+ kuaför masrafları.
zaman= "bir beden büyüğünü vereyim sanırım size o olur" diyen tezgahtar.
zaman= ölüm korkusu.

ilaç= kısıtlı derman.

zaman bi sikim değilsin kısacası.
bırak bir sevgili'nin arkasını doldurmayı, eline su dahi dökemezsin!

minnet borcu: bu yazıyı yazmamda emeği geçen tüm zamane aşklarına, üzerinden pirimin allahın yediğim zaman'a, fikret kızılok'un kendimi boka bulanmış gibi hissettmeme sebep olan "güzel ne güzel olmuşsun" şarkısına,benim yarim bana küsmüş cümlesine ve her zamanki gibi winston blue'ya teşekkürler