bugün
- uludağ sözlüğün bitmiş olması8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- icardi1905 silik olsun kampanyası21
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- icardi190527
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- hamas bir terör örgütüdür20
- erkeğe ne hediye alınır34
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- futbolcu ismiyle nick almak11
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü12
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım9
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
entry'ler (171)
rakı üzerine menemen, üzerine yine rakı. aşık mahsuni, neşet baba, halının üzerinde o kafayla oynamak. nasıl bir içmektir bu. ayrıca hayalet menemenin bile yanında oralet içtin ya. ne kadar şahane bir insansın.
kendisi dahil, tüm camianın içinden sadece bir kişi çıkıp, 'biz adamların kafasına taş, çakmak vs atıp, isabet ettirdik, sonra da bir sonraki maçta hepimiz alnımıza mavra atmak için bant yapıştırdık, abarttık olayı twittera taşıdık, şimdi aynı şey bizim oyuncumuza yapılınca bas bas bağırırsak ayıp olur' diyebilirse, büyük camialarına yakışan bir şekilde davranmış olacaklardır.
tigana, bu adamı sürekli oynatırken, ne işi var bunun beşiktaş'ta diye söylenip durdum. fenerbahçe'de de yeterli şans bulduğunda, şimdi siz çekin bu azabı dedim hep. aralarda manisa'da, eskişehir'de parladı, ufak takım topçusu diye hafife aldım. trabzon'a gitti, karambol topçusu dedim küçümsedim. bomba misali patlayarak stoperlerin arasına koşup goller attı; başka türlü atamaz teknik yok, anca koşar koşar abanır dedim. adam durmadı, bana inat 30 metreden frikikler sallamaya başladı. burak yılmaz, ben senden çok özür diliyorum. sana ettiğim lafları birer birer yedirdin bana. hala daha içimdeki yaratık seni beğenmiyorsa da, en azından attığın o kadar gole istinaden şapkamı çıkarıp saygılarımı sunuyorum.
kadındır; gider, goldür; kaçar. canı sağolsun demek lazım.
kurallarda yazıyor vucuttan seken top ele çarparsa penaltı değildir; bitti demek, ben bu işten anlamıyorum demektir. hakemlik bir yorum işidir. bazı pozisyonların yorumu olur bazılarının ise olmaz. bu pozisyonda top ayaktan sekiyor sonra ele temas var derseniz, önümüzdeki hafta serkan balcı'nın yaptığı sert orta caza sahası içinde bomboş pozisyonda bekleyen burak yılmaz'ın ayağından sekip, top seker sekmez sağ kolunu hafifçe öne uzatan burak koluyla topu kaleye sokarsa, buna da gol demeniz gerekir. bu nedenle, at gözlüğü takmış gibi kitap yazıyor, seken topa penaltı olmaz demek, futbolda yoruma yer yoktur demektir. hocanın kararı tartışmaya açık olmakla birlikte, giray'ın necati'yi boynundan çekip indirdiği pozisyonda ise hoca yine yoruma açık bir karar vermiştir. yine de güreş kuralları kitabına bakmak lazım, elense ve boyunduruk ile ilgili bir güncelleme olmuş mu diye.
kendisinin pozisyonunda olan insanlarla dalga geçerken şakanın terbiyesizliğe dönüştüğü bir nokta olduğuna inanıyorum. şahıs olarak kendisinden hazetmesem de, futbol adamlığına saygı duyarım. aksi takdirde, hırvatistan maçında uzatmanın uzatmasında semih o golü attığında ayağa fırlayamam. ayrıca kaşının açılması ile dalga geçen insanlar tek başlarına karşısına geçip, hoca bak ben alnıma bant taktım hahaha diyebilir mi? bence zor.
nefis kelimesine bünyesinde anlam katan lou barlow parçası.
http://www.youtube.com/watch?v=Zv0at0V8LAU
http://www.youtube.com/watch?v=Zv0at0V8LAU
ankara griliğiyle muhteşem bir ikili oluşturan yalnız insan parçası.
milwall vs leeds united maçında türk ve galatasaray bayraklarının yasaklanması olayıdır. geçen sene manyak rıfat kafalı milwall taraftarlarının bu bayrakları açması sonucunda, leeds taraftarı tahrik olmuş ve çıkışta bir hayli büyük bir arbede yaşanmıştır. zaten bu milwall'lular özünde psikopat olup, westham, chelsea, ve cyrstal palace'dan sonra en çok leeds united'tan nefret ederler (halbuki iki takımın firm'ü de aşırı sağ görüşe sahiptir ama sanırım leeds çok zengindir şehir olduğundan ondan sevmiyorlar.) arkadan da forest'i hiç sevmezler. bu milwall'luların en meşhur tezahüretı bile; 'noone likes us'.
fenerbahçe'nin kötü oynadığını düşünerek, bursaspor'un kadıköyden puan alacağını düşünen arkadaşlar yanılabilirler. zira bursapor'da son üç maçında yenilmemesine rağmen kötü top oynadı. yine de kaybetmeme alışkanlığı kazanmak önemli bir özgüven sağlayacaktır takıma. öte yandan aynı özgüvenin daniskası kadıköyde iki senedir maç kaybetmeyen fenerbahçe'de daha fazlasıyla mevcut.
nihat özdemir nezninde futbol takımlarında yönetici olan bazı insaların demeçlerine bakınca, bu adamlar, iki kelimeyi bir araya getirmekten bu kadar acizken, kendileri ile bu denli çelişirken nasıl iş hayatında bu kadar başarılı olabiliyorlar diye gerçekten kahroluyorum. ya dedeleri, babaları filan derebeyiydi bu insanların veya zamanında doğru ata oynayıp ahbap çavuş ilişkileri ile ihale kapatıyorlar. yoksa bu seviyeyle hakkaten olmaması lazım. neyse biz kendimizi kültürel birikimimizi, 60 yaşından sonra kendimizle başbaşa kalınca kullanacağız diye avutmaya devam edelim.
ankara aşklarının sahici olması. öyle ki, kışın ankara soğuğunda sevgilinize ağzınızda atkı bağlıyken onu sevdiğinizi söylemeniz, soğuktan ve atkıdan sesinizin tam çıkmaması, fakat ağzınızdan çıkan buhardan sevgilinizin sizin ne demek istediğinizi anlaması.
sesin güzel olması birçok kişide bulanan bir meziyettir, ancak ciğerden söylemek bambaşka bir şeydir. ahmet abimiz de, bambaşka bir insandır zaten.
mehteranda rahatlıkla yer bulabilir kendisi.
iyi olanın kazandığı bir maç oldu. fatih hocanın tercihlerinden başlarsak, aydın yılmaz bence de doğru bir tercihti, ki iyi de oynadı diyebilirim. riera ise çok çok kötü bir maç çıkardı. sanırım devrede aydın sakatlanmasaydı, ikinci devreye riera ile başlamazdı hoca. net olarak sabri'nin yedirdiği golden sonra, maçı rahatlıkla çevirebilecek zamanı vardı galatasaray'ın. fakat, top sürekli kendilerinde olmasına rağmen, süper verimsiz bir al gülüm ver gülüm futbolu oynadılar. bunun tek nedeni ise felipe melo gibi topu dikine oynayan bir adamın olmaması idi. yine melo'nun yokluğundan kaynaklı beş tane net pozisyon verdiler. engin'in sürekli orta sahayı harmanlayıp, takımı da yorması hoş değil. göze hoş gelen çalım atıyorum diye takımı bu kadar boşa koşturamazsın. bence takımın en kötüsüydü engin dün. selçuk'u da bozdu. emre çolak girdikten sonra orta sahada hemen bir toparlanma hissedilemesi, kendisinin top kapıp ayağa oynamasından kaynaklandı. yigidolara gelirsek, murat akça başta olmak üzere hepsi çok çok iyi oynadılar. rıza hocamız da her zaman olduğu gibi bu tür maçlara çok iyi hazırlandığını gösterdi. ayrıca çok sinirlendiği pozisyonda da haklıydı. hakem art niyetli bir hakem değil ama hakemlik tarzı hatayı hata ile örtmek üzerine kurulu. iki ofsayt kesildi, o zaman penaltıyı da vermeyeyim hak geçmesin gibi bir kafa yapısı var ki eyyamcılık deniyor buna. sivassporda, murat akça dışında, kadir, eneramo ve erman da çok iyi oynadılar. bir gün gelir, anadolu takımlarındaki topçular iyi performans verdikleri sezonların sonunda kapağı istanbula atma fikrini akıllarından çıkarıp, taş yerinde ağırdır düşüncesine ulaştıklarsa, türk futbolu büyük efsaneler kazanacaktır. umarım murat akça, bir gün galatasaray'a geri dönmek yerine sivasspor'un efsane kaptanı olmayı düşünüyordur. genç arkadaşlarımıza efsane bursaspor'lu sedat 3'ün futbol hayatına bir göz atmalarını tavsiye ederiz.
92 senesinde çıkmış bir albümdür. albüme ismini veren bu parçanın yanı sıra albümde yer alan weela weela da çok güzel bir parçadır. albüm ülkemizde zor bulunan bir çalışmadır.
bu şarkıyı dinlerken manhattan'da bir rezidansın 25. katında dairesi olan, zengin ama süper yalnız adam olası geliyor insanın. kırmızı şarap da şart tabi.
şu saha kapatmaların yerine başka bir çözüm bulunması gerekiyor artık. mesela iki maç saha kapatma yerine, beş maçın hasılatı diğer süper lig kulüpleri arasında eşit olarak paylaştırılacaktır dense. ayrıca üç beş kişinin yaptığını koca camialara maledemeyiz safsatası var. tam olarak üç beş kişinin yaptığını koca camialara maddi açıdan maletsek, külüpler para kaybedecekleri için o üç beş kişiyi kendi elleri ile öyle bir bulurlar ki.
sahada iyi bir insan olup olmadığı ne kadar önemli bilemiyorum. hakemlerin çirkefliklerine sessiz kalmaları ise kendisinin sorunu değil bence, sen adama ses çıkarmazsan sahadaki adam da kazanmak için her yola başvurur. kaldı ki, maç esnasında nabızlar çılgın atar. emre çok iyi bir orta saha oyuncusudur. hatta şu anda ligimizde kendi mevkisinin en iyi üç oyuncusundan biridir. her hoca da emreyi takımında görmek ister.
yalnız kaldığında kendi kendine, neden ben bu kadar saçma sapan bir adamım diye mutlaka soruyordur. yani bir insan, tüm sosyal medyada hakkında tek bir olumlu ibare göremediğinde, herhalde kendinde bir aksilik olduğunu düşünür.hadi ercan saatçi bildiğimiz suntalem diyelim, koskaca fenerbahçe camiasından bir kişi bu adama, abi hırs yapıyorsun sen yazacam edecem diye ama koca camiayı rezil ediyorsun demiyor mu?