entry'ler (171)

behzat ç

rakı üzerine menemen, üzerine yine rakı. aşık mahsuni, neşet baba, halının üzerinde o kafayla oynamak. nasıl bir içmektir bu. ayrıca hayalet menemenin bile yanında oralet içtin ya. ne kadar şahane bir insansın.

volkan demirel

kendisi dahil, tüm camianın içinden sadece bir kişi çıkıp, 'biz adamların kafasına taş, çakmak vs atıp, isabet ettirdik, sonra da bir sonraki maçta hepimiz alnımıza mavra atmak için bant yapıştırdık, abarttık olayı twittera taşıdık, şimdi aynı şey bizim oyuncumuza yapılınca bas bas bağırırsak ayıp olur' diyebilirse, büyük camialarına yakışan bir şekilde davranmış olacaklardır.

burak yılmaz

tigana, bu adamı sürekli oynatırken, ne işi var bunun beşiktaş'ta diye söylenip durdum. fenerbahçe'de de yeterli şans bulduğunda, şimdi siz çekin bu azabı dedim hep. aralarda manisa'da, eskişehir'de parladı, ufak takım topçusu diye hafife aldım. trabzon'a gitti, karambol topçusu dedim küçümsedim. bomba misali patlayarak stoperlerin arasına koşup goller attı; başka türlü atamaz teknik yok, anca koşar koşar abanır dedim. adam durmadı, bana inat 30 metreden frikikler sallamaya başladı. burak yılmaz, ben senden çok özür diliyorum. sana ettiğim lafları birer birer yedirdin bana. hala daha içimdeki yaratık seni beğenmiyorsa da, en azından attığın o kadar gole istinaden şapkamı çıkarıp saygılarımı sunuyorum.

mehmet batdal

kadındır; gider, goldür; kaçar. canı sağolsun demek lazım.

galatasaray ın trabzon maçında kazandığı penaltı

kurallarda yazıyor vucuttan seken top ele çarparsa penaltı değildir; bitti demek, ben bu işten anlamıyorum demektir. hakemlik bir yorum işidir. bazı pozisyonların yorumu olur bazılarının ise olmaz. bu pozisyonda top ayaktan sekiyor sonra ele temas var derseniz, önümüzdeki hafta serkan balcı'nın yaptığı sert orta caza sahası içinde bomboş pozisyonda bekleyen burak yılmaz'ın ayağından sekip, top seker sekmez sağ kolunu hafifçe öne uzatan burak koluyla topu kaleye sokarsa, buna da gol demeniz gerekir. bu nedenle, at gözlüğü takmış gibi kitap yazıyor, seken topa penaltı olmaz demek, futbolda yoruma yer yoktur demektir. hocanın kararı tartışmaya açık olmakla birlikte, giray'ın necati'yi boynundan çekip indirdiği pozisyonda ise hoca yine yoruma açık bir karar vermiştir. yine de güreş kuralları kitabına bakmak lazım, elense ve boyunduruk ile ilgili bir güncelleme olmuş mu diye.

fatih terim

kendisinin pozisyonunda olan insanlarla dalga geçerken şakanın terbiyesizliğe dönüştüğü bir nokta olduğuna inanıyorum. şahıs olarak kendisinden hazetmesem de, futbol adamlığına saygı duyarım. aksi takdirde, hırvatistan maçında uzatmanın uzatmasında semih o golü attığında ayağa fırlayamam. ayrıca kaşının açılması ile dalga geçen insanlar tek başlarına karşısına geçip, hoca bak ben alnıma bant taktım hahaha diyebilir mi? bence zor.

legendary

nefis kelimesine bünyesinde anlam katan lou barlow parçası.

http://www.youtube.com/watch?v=Zv0at0V8LAU

it s a lovely day

ankara griliğiyle muhteşem bir ikili oluşturan yalnız insan parçası.

türk bayrağının yasaklanması

milwall vs leeds united maçında türk ve galatasaray bayraklarının yasaklanması olayıdır. geçen sene manyak rıfat kafalı milwall taraftarlarının bu bayrakları açması sonucunda, leeds taraftarı tahrik olmuş ve çıkışta bir hayli büyük bir arbede yaşanmıştır. zaten bu milwall'lular özünde psikopat olup, westham, chelsea, ve cyrstal palace'dan sonra en çok leeds united'tan nefret ederler (halbuki iki takımın firm'ü de aşırı sağ görüşe sahiptir ama sanırım leeds çok zengindir şehir olduğundan ondan sevmiyorlar.) arkadan da forest'i hiç sevmezler. bu milwall'luların en meşhur tezahüretı bile; 'noone likes us'.

24 mart 2012 fenerbahçe bursaspor maçı

fenerbahçe'nin kötü oynadığını düşünerek, bursaspor'un kadıköyden puan alacağını düşünen arkadaşlar yanılabilirler. zira bursapor'da son üç maçında yenilmemesine rağmen kötü top oynadı. yine de kaybetmeme alışkanlığı kazanmak önemli bir özgüven sağlayacaktır takıma. öte yandan aynı özgüvenin daniskası kadıköyde iki senedir maç kaybetmeyen fenerbahçe'de daha fazlasıyla mevcut.

nihat özdemir

nihat özdemir nezninde futbol takımlarında yönetici olan bazı insaların demeçlerine bakınca, bu adamlar, iki kelimeyi bir araya getirmekten bu kadar acizken, kendileri ile bu denli çelişirken nasıl iş hayatında bu kadar başarılı olabiliyorlar diye gerçekten kahroluyorum. ya dedeleri, babaları filan derebeyiydi bu insanların veya zamanında doğru ata oynayıp ahbap çavuş ilişkileri ile ihale kapatıyorlar. yoksa bu seviyeyle hakkaten olmaması lazım. neyse biz kendimizi kültürel birikimimizi, 60 yaşından sonra kendimizle başbaşa kalınca kullanacağız diye avutmaya devam edelim.

ankara yı ankara yapan şeyler

ankara aşklarının sahici olması. öyle ki, kışın ankara soğuğunda sevgilinize ağzınızda atkı bağlıyken onu sevdiğinizi söylemeniz, soğuktan ve atkıdan sesinizin tam çıkmaması, fakat ağzınızdan çıkan buhardan sevgilinizin sizin ne demek istediğinizi anlaması.

ahmet kayanın şiirleri olağan üstü yorumlaması

sesin güzel olması birçok kişide bulanan bir meziyettir, ancak ciğerden söylemek bambaşka bir şeydir. ahmet abimiz de, bambaşka bir insandır zaten.

engin baytar

mehteranda rahatlıkla yer bulabilir kendisi.

20 mart 2012 galatasaray sivasspor maçı

iyi olanın kazandığı bir maç oldu. fatih hocanın tercihlerinden başlarsak, aydın yılmaz bence de doğru bir tercihti, ki iyi de oynadı diyebilirim. riera ise çok çok kötü bir maç çıkardı. sanırım devrede aydın sakatlanmasaydı, ikinci devreye riera ile başlamazdı hoca. net olarak sabri'nin yedirdiği golden sonra, maçı rahatlıkla çevirebilecek zamanı vardı galatasaray'ın. fakat, top sürekli kendilerinde olmasına rağmen, süper verimsiz bir al gülüm ver gülüm futbolu oynadılar. bunun tek nedeni ise felipe melo gibi topu dikine oynayan bir adamın olmaması idi. yine melo'nun yokluğundan kaynaklı beş tane net pozisyon verdiler. engin'in sürekli orta sahayı harmanlayıp, takımı da yorması hoş değil. göze hoş gelen çalım atıyorum diye takımı bu kadar boşa koşturamazsın. bence takımın en kötüsüydü engin dün. selçuk'u da bozdu. emre çolak girdikten sonra orta sahada hemen bir toparlanma hissedilemesi, kendisinin top kapıp ayağa oynamasından kaynaklandı. yigidolara gelirsek, murat akça başta olmak üzere hepsi çok çok iyi oynadılar. rıza hocamız da her zaman olduğu gibi bu tür maçlara çok iyi hazırlandığını gösterdi. ayrıca çok sinirlendiği pozisyonda da haklıydı. hakem art niyetli bir hakem değil ama hakemlik tarzı hatayı hata ile örtmek üzerine kurulu. iki ofsayt kesildi, o zaman penaltıyı da vermeyeyim hak geçmesin gibi bir kafa yapısı var ki eyyamcılık deniyor buna. sivassporda, murat akça dışında, kadir, eneramo ve erman da çok iyi oynadılar. bir gün gelir, anadolu takımlarındaki topçular iyi performans verdikleri sezonların sonunda kapağı istanbula atma fikrini akıllarından çıkarıp, taş yerinde ağırdır düşüncesine ulaştıklarsa, türk futbolu büyük efsaneler kazanacaktır. umarım murat akça, bir gün galatasaray'a geri dönmek yerine sivasspor'un efsane kaptanı olmayı düşünüyordur. genç arkadaşlarımıza efsane bursaspor'lu sedat 3'ün futbol hayatına bir göz atmalarını tavsiye ederiz.

dogs with no tails

92 senesinde çıkmış bir albümdür. albüme ismini veren bu parçanın yanı sıra albümde yer alan weela weela da çok güzel bir parçadır. albüm ülkemizde zor bulunan bir çalışmadır.

been a fool

bu şarkıyı dinlerken manhattan'da bir rezidansın 25. katında dairesi olan, zengin ama süper yalnız adam olası geliyor insanın. kırmızı şarap da şart tabi.

fenerbahçe ye 2 maç seyircisiz oynama cezası

şu saha kapatmaların yerine başka bir çözüm bulunması gerekiyor artık. mesela iki maç saha kapatma yerine, beş maçın hasılatı diğer süper lig kulüpleri arasında eşit olarak paylaştırılacaktır dense. ayrıca üç beş kişinin yaptığını koca camialara maledemeyiz safsatası var. tam olarak üç beş kişinin yaptığını koca camialara maddi açıdan maletsek, külüpler para kaybedecekleri için o üç beş kişiyi kendi elleri ile öyle bir bulurlar ki.

emre belözoğlu

sahada iyi bir insan olup olmadığı ne kadar önemli bilemiyorum. hakemlerin çirkefliklerine sessiz kalmaları ise kendisinin sorunu değil bence, sen adama ses çıkarmazsan sahadaki adam da kazanmak için her yola başvurur. kaldı ki, maç esnasında nabızlar çılgın atar. emre çok iyi bir orta saha oyuncusudur. hatta şu anda ligimizde kendi mevkisinin en iyi üç oyuncusundan biridir. her hoca da emreyi takımında görmek ister.

ercan saatçi

yalnız kaldığında kendi kendine, neden ben bu kadar saçma sapan bir adamım diye mutlaka soruyordur. yani bir insan, tüm sosyal medyada hakkında tek bir olumlu ibare göremediğinde, herhalde kendinde bir aksilik olduğunu düşünür.hadi ercan saatçi bildiğimiz suntalem diyelim, koskaca fenerbahçe camiasından bir kişi bu adama, abi hırs yapıyorsun sen yazacam edecem diye ama koca camiayı rezil ediyorsun demiyor mu?