bugün

entry'ler (501)

kadınların efendi erkek yerine piç erkek tercihi

kendilerine güzelce bir çaktırınca ruhu genişleyecek ağır kepaze şıllıklarının tercihidir. saygı duyarım.

bir erkeği kendine aşık etmenin yolları

kişiseldir. kısaca; kız.avi

ara vermek istiyorum

ilişki bitmeye yakın duyulabilecek en optimist cümledir. duyabiliyorsanız şanslısınız, çünkü daha kötüleri de var. *

yeni taşınılan evin kokusu

eski evinden farklı olduğu aşikar olan bir kokudur. kötü değildir. yeni ev içe sindiyse eski evi gram aratmaz. değilse açın karşılıklı pencere balkonu, koku moku kalmaz. her türlü yeni ev iyidir.

pitbullu bıçaklı küfürlü türk kızı kavgası

gerizakalı lan bunlar. zamana ters orantılı gelişiyor gençliğin beyinleri. bunların yaşındayken okulda muzlu süt içip, basket oynayıp sınıfa leş gibi ter kokarak giren neslin alnını sıvazlarım yeminle.

Tanım: bi' sefer de beni mağrur gör uludağ, yapmıyorum amk tanım manım, böyle iş mi olur lan.

ışid in şaka maka türkiye sınırına dayanması

tayyib'in t.şakoğlan gibi sırıttığını düşündüren eylemdir. aklınca milleti(!) millete(!) kırdıracak ve mario misali kaleden kızı kurtaracaktır.

kız'ın fahişe olduğunu kalenin de kendi rant sağladığı topraklar olduğunun belki düşünse farkına varır ama yok, şimdi cbaşkanı koltuğuna oturdu ya bilaloğlanı, göt taa van da amk, van da selo'da. RTE sana sesleniyorum; bu entry'ye başladım, biskim yazamadan bitiremedim bile. ben yarım kafamla çözemedim işi, 1700'lerden kalan aklına sen çözersen bu işi, ben kendimi baya kötü hissederim. hadi beni üz*

sikicem davulunuzu

akşam 8'de yalıtımlı davul (bateri) çaldığında tepene binen komşunun, gece 3'te sokakta deli s.kmiş bam güm davul çalan adama saygıyla yaklaşması sonucu, ağzından asla duyamayacağınız cümledir.

uzaktaki sevgiliyi özlemek

daha çok geceleri bastıran duygu durumudur.

kollarının arasında kayboluşunu izlemek istersin ama kollarını açtığınla kalırsın. evdeki her şey o mis kokulu sevgiliye dair bir şeyler çağrıştırmaktadır. bardağı, diş fırçası, hatta son gelişine ait olan, mel'un bilet görevlisinin bir cüretle yarısını yırttığı uçak bileti evin içinde salınmaya devam etmektedir, kendi gibi. yarı açık salon kapısına bakarsın, sanki o küçük adımlarıyla içeriye fıtı fıtı girecekmiş gibi. fotolarından, dolabın içinde kendininkilerle harmanlanmış kıyafetlerinden falan bahsetmiyorum bile.
gece kendinle baş başa kaldığında, o sessizlik yetmiyormuş gibi bir de gözlerini kapatırsın ki sevdiceğin gözünde canlanabilsin. geçirilen en güzel anlar olmasına gerek yok, televizyonun karşısında mandalina yerkenki görüntüsü bile gelse o kalp fırlar dışarı. evet senindir o, evet her şeye değer, evet onunla geçirmek istiyorsun ömrünü ve evet sonuna kadar bekleyeceksindir, cidden değişmezdir bunlar ama 1000 km ötededir o an. bitti. öpmek yok, dokunmak yok, kalp ağrısı var, dünyanın en kuvvetli yapıştırıcısıyla desteklenmiş sabır taşı var. balyoz iner. işte o an "sol kolunu temelli alacağız ama bu gece sabah 06:00'a kadar yanında yatacak, fizik kurallarını düşünme sen, onu biz hallederiz" deseler, kendin çıkarır verirsin o kolu.

ve böylece sıradan bir gün daha biter.

yalnızlıktan ölmek

dünyanın herhangi bir yerinde rastlanmamış olan ölüm biçimidir.

ancak..

uzun yıllar tek başına yaşanıldığı zaman "oh ulan, artık kendi bokumda boğulurum en azından" düşüncesi yerini "lan ciddi ciddi kendi iç sesimden sıkıldım bişeyler lazım, bi' değişiklik neyim.." gibi düşünceler almaya başlar.

bu yanlızlıktan ölecek olan şahıs, hafta içleri genelde sıradan bir hayat sürer. uğruna işten istifa edip bababanktan vadesiz hesabını tekrar aktif hale getirmeyi göze alarak başladığı yüksek lisans eğitimini, daha 1. dönemini bitirmiş olmasına rağmen gözden geçirmeye başlar ("naaptım lan ben?" gibi). her neyse, bu adam sabah makul bir saatte uyanır. gece biranın yanında yediği bok püsürüğün etkisiyle soğuk ayaklarla taşa basmayı göze alarak direk tuvaletin yolunu tutar. bu kısa yürüyüş esnasında dün gece kesin olarak bıraktığı, ama kıyamayıp atmadığı paketinden bir dal sigara çeker ve devam eder tuvalette tellendirmek üzere. (bkz: oruçluyken kimse görmesin diye odanın köşesine çöküp yemek yemek). Tuvaletten sonra lavabonun başına geçer ve 2 parmakla göz kenarlarını yıkar (yanaklara su deymeyecek şekilde) ve mutfağa gider. tezgahın üstüne serer bütün buz dolabını. çatalı kaptığı gibi tırtıklama usülüyle 3-5 dk içinde alır besinini. bir sigara daha yakarken, o gün bir çılgınlık yapıp odada değilde, o günü salonda geçirmeye karar verir. üşengeçlikten dolayı bunu sadece düşünür ve zaman kaybetmeden odaya geçer. mutfak-oda yürüyüşü esnasında uzaktaki aile fertleri tek tek aklından geçer, derken yine uzaktaki sevgili arar. iki hoş beş edilir. sonra tam bilgisayarın başına oturacakken çantasını toparlayıp okula gitmeye karar verir. tabi o ortamdan da kopmamak lazım, kadro madro... bölümdeki çay ocağından klas bir hareketle duble çayını doldurup, bebelerin arasından geçerek laboratuvarına (inine) geçer. iki bilimden sonra biyolojik saati çalar ve 30 sn içinde pılını pırtını * toplayıp tekrar dönüş yoluna geçer. ne tesadüftür ki evi de, tıpkı oda-mutfak gibi yürüyüş mesafesindedir. yürürken uzaktaki dostlardan biri arar, uzak bir tarihte geleceğini söyler. -ki bu elitist, aşırı planlı seyahati deklare eden dost daha 2 yıl öncesinde birbirinin ağzına çorap sokmaya çalışmaktan onur duyan tipin ta kendisidir- domino etkisi olsa gerek bir diğeri daha ona katılır. derken beraber cepler yoklanır ki apartman kapısı açıla. eve girilir. 95 metrekarelik evin 45 metrakaresini kolon ve koridora ayıran müteahite rutin bir ana avrattan sonra, burayı iyi dinleyin, hiç şaşmaz; çantadaki laptop çıkarılıp açılır, o açılana kadar ketılın suyu konur, mutfaktan çıkarken ceket asılır ve odaya geçip laptop şarja bağlanır, o arada mini bir voice call yapılarak sevgili aranır, ama kulaklık takılarak. çünkü konuşma esnasında su kaynamış olacak ve makarnayı dökmeden tencereye boşaltmak için iki ele ihtiyaç vardır. makarna haşlanırken ilgili dizi açılır, kırık link olup olmadığında emin olunduktan sonra tekrar mutfağa geçilir. günün en düşünsel saniyeleri olarak kabul ettiği "sos hazırlama" eylemine geçer. önemlidir çünkü günün akşam ezanından sonraki akibetini bu an belirler. beyaz sos * mu, kırmızı sos * mu?.. (bkz: Red pill and blue pill) yıllardır yalnız yaşamanın getirdiği "süreçleri idrak ve değerlendirme" yeteneği, koca besin zincirini iki renge indirgeyebilecek kadar gelişmiştir. eğer o gün dolap doluysa, yemek yapılırken proses uzun süreceğinden bir bira açar, telefonu ters çevirerek çerez kasesine koyar ve bir canlı müzik istasyonuna bağlanarak (bkz: doğal amfi) ve pişirme işlemine geri döner. derken yemeği yer, hazırladığı diziyi izler. ve yatar.

uyumadan 5 dk önce tekrar aile, dost, sevgili, istifa, bababank'a geri dönüş, belirsizlik gibi rutin şeyleri düşünür. uyuyamaz. sonra uyur.

velhasıl, ölünmüyor gençler yalnızlıktan, dağılın.

hoşlanılan kızın erasmus bende iz bıraktı demesi

yaşanan deneyimlerin sadece cinsel olacağını düşünen, başka bir şeye ihtimal vermeyen hastalıklı bir zihnin kuruntu yapmasına sebebiyet veren düşüncedir.

erasmus la yurt dışına gitmiş bir kızla evlenmek

iki tarafın da birbirinin ruh hallerini çok daha iyi anlayabilmelerini sağlayan evliliktir. Mükemmeldir. doğru kadındır.

umut sarıkaya

https://www.facebook.com/...57&type=1&theater karesiyle bağırtarak güldüren bir karikatüristtir.

cnn isim hakkını geri çeksin kampanyası

https://www.change.org/pe...ise-from-cnn-turk-teamcnn# adresinden katılınabilecek kampanyadır.

yaptıkları ne kendi iş ahlakına uymaktadır, ne de habercilik anlayışına hizmet etmektedir. yurtdışı bağlantısı bile canlı aktarıyorken yayınladıkları penguen belgeseli, halkı şuursuz zannetmelerinden gelir.

uludağ sözlüğün bu konuya bu kadar duyarsız kalması şaşırtıcıdır.

anneler gününde blender almak

dışında en ucuz plastik malzemenin kullanıldığı, içinde hurda parçalardan toplama motorun döndürdüğü iki bıçaklı bir ufalayıcının, süper reklamlarla anneler gününde adeta bir atom parçalayıcısı gibi gösterilmesinin ardından yapılan eylem. *

berbere kafa yıkatmayıp evde yıkanacağım diyen zat

traştan önce 2 posta, sonrasında 2 posta şampuanla yıkayan bir berberi olan zattır. Traştan sonra bir posta da evde yıkandığınızda artık şaçlar aşırı şampuandan dolayı köpürmemektedir

yemekte çatal bıçak kullanan kafirler

dini bütün olmayan insanlar bütünüdür.

ne kadar küfür etsen azdır böylelerine, ayak başparmağınla pilava kamikaze dalarken, aynı zamanda sağ elinle bamya avuçlayamadıktan sonra neyleyim böyle dini, vecizeyi...

erkeklerle daha iyi anlaşan kız

en başta, hemcinsleriyle anlaşamamasından dolayı kendiyle bile iyi anlaşamayan kızdır.

ayrıca böyle söyleyen kızların, gerçekte böyle olduklarını pek düşünmemekteyim, eğer durum öyleyse gerçekten o kızda bir problem vardır.

kebapçıların kebabın yanına bulgur pilavı koyması

adana ve doğusundaki illerde küfür sayılabilecek eylemdir.

uyandıktan sonraki ilk beş dakika

sigara yakmak için rezerve zaman dilimidir.

bi yazdıktan sonra tırnak işareti koymak

bir anlamına gelen kelimeyi bi' şeklinde kısaltarak, argo bir anlam kazandırmak için yapılan bir eylemdir. *