bugün

entry'ler (171)

1100 akademisyenin imzaladığı bildiri

1100 tane satılmış vatan haininin ihanet manifestosudur! Ne yazık ki bu dışarıdan güdümlü, içten yanmalı davarlar havalı bir sıfatla "akademisyen" olarak adlandırlıyorlar. Yazık!

Memlekete hangi öğrencileri, insanlığa hangi doktrin ve icatları armağan etmişler? Bir şey yok ortada.

Bunlar derhal güzel ülkemin vatandaşlığından çıkarılıp, çok sevdikleri PKK'nın yanına, Suriye sınırına götürlüp kıçlarına tekme basılmalı. Tabii cezalarını çektikten sonra.

iyi yerden mezun olup işsiz kalmak

Okulu iyi ama bölümü iyi değildir.

tarihin en iyi 3 fizikçisi

1. Tesla
2. Newton
3. Einstein

para için her şerefsizliği yapan insan

"insanların yaptığı sahte paralar kadar paranın yaptığı sahte insanlar da vardır." sözünü haklı çıkaranlar...

türklerin ilginçlikleri

1. Bilumum süs havuzlarında yüzer.
2. Sıfır arabasının koltuk naylonları parçalanana kadar çıkarmaz.
3. "Girmek tehlikeli ve yasaktır." yazan her yere girer.
4. Emniyet kemerini arkadan boşta takar.
5. Bulunduğu mekana gelen bir tanıdığına "Sen mi geldin?" diye sorar.
6. Bağırmadan ve el kol hareketleri yapmadan yol tarif edemez.
7. Küçük torununa hakaret ve küfür öğretir, büyüyünce küfretti diye döver.
8. Başkasının karısına kızına mal gibi bakar; kendi karısına, anasına, kızına bakanı öldürmeye kast eder.
.

öğretmen olmak

Bilinçli beyinlerde ve toplumlarda itibar gören, maddi, manevi doyuma ulaşmış, baş tacı olan, idealist meslek icracısı olmaktır.

Türkiye'de ise bir zamanlar "muallim" türküleri okunurken şimdi "bari" olunan, atanamayan, kendi bakanı ve başbakanı tarafından aşağılanan, velilerinden dayak ve küfür yiyen, öğrencisi tarafından bıçaklanan, halk tarafından iplenmeyen, dümdüzzzz bir memmurcuktur.

Halk nazarında az çalışıp çok para alırlar. Boyuna tatil yaparlar. Bir elleri yağda, öteki baldadır. Allah'tan bela mı aramaktadırlar.

bosna hersek

Bosna ve Hersek olmak üzere iki bölgeden oluştuğundan adı kendi dillerinde Bosna i Hercegovina'dır. Hercegovina (Hersek) adı, Almancadaki "herzog" (dük) kelimesinden dönüşerek gelir.

Başkent ve en büyük kent, Saraybosna'dır. Kendileri Sarajevo (Sarayevo) derler. Osmanlı dönemindeki adı olan Saray + ova (Sarayovası / Sarayova) kelimesinin bugünkü söylenişidir. içinden billur ırmaklar akar. Osmanlıdan kalma Başçarşı meşhurdur. Kendinizi kah Sultanahmet'te, kah Eminönü'nde hissedersiniz. Burada lokantalar, hediyelik eşya dükkanları, barlar doludur.

Dünyanın ilk tramvay hattı buradadır. Zaten tramvayları gördüğünüzde bunu tahmin edeceksiniz!

Sokaklar ve hatta en büyük caddeleri (Ferhadiye Caddesi) bile istanbul'a kıyasla bomboştur. AVM'ler de öyle. Zira buradakilere kıyasla AVM demek bile şahit gerektirir. Kapitalizm henüz iliklerine işlememiştir. insanlar sürüler halinde AVM'lere akmaz. Dedim ya birkaç tane, ufak tefek var zaten. Bunların en büyüğü de savaşı fırsat bilip ölü mallarına konan bir asalağa aittir. (Sırp mıydı, Hırvat mı hatırlamıyorum.)

Mostar'da, köprüden atlayan veletler vardır. 50 Euro karşılığında sizin için atlamaya hazırdırlar. Yalnız bu bölge italyan çıkarmasına maruzdur. Elinizi sallasanız italyan turiste çarpar. italyanlar buranın Hristiyanlaşması için elinden geleni yapmaktadır. Kiliseleri ihya etmek, dev gibi kulelere haç dikmek, her gün vakitli vakitsiz çan çalmak (Ezana nispet olsun diye. Zira çan sadece pazar ayini için çalınmalıdır.) sıradandır.

Boşnaklar Sırplar'a kafir; Hırvatlar'a ise hem kafir hem münafık derler. Çünkü savaşta önce birlikte Sırplar'a karşı savaşmışlar ancak sonradan Sırplar ile birleşip Boşnak Müslümanlar'a saldırmışlardır.

Ülke üç milletin temsilcilerinden oluşan bir meclis ile - daha doğrusu üçlü ve sıralı başkanlık usulü ile - yönetilir. 6 aylık dönemler halinde yönetim el değiştirir. Bir karar almak için üçte iki çoğunluk gerekir. Ancak ne altı ayda bir karar çıkıp icra edilir ne de uzlaşma sağlanır. Çünkü bir Katolik, bir Ortodoks, bir Müslüman dünya yıkılsa aynı fikirde buluşamaz efendim. Bu saçma ve emsalsiz yönetim şekli, AB tarafından kendilerine, havanda su dövsünler diye kasten dayatılmıştır. Böylece ilerlemeleri engellenmiştir.

Savaştan kalma utanç abideleri, mekanlar ve mermi izleri her yerde karşınıza çıkar.

*****

Sandığınızdan daha Türk canlısı, Müslüman, bilinçli, gururlu, temiz, sakin insanlardan mürekkep, tarih kokan, yemyeşil, cennet gibi bir ülke...

Sanki Karadeniz'de bir şehir gibi... Kendinizi Avrupa'da hissettiren birkaç şey (magandasız, klaksonsuz trafik, tertemiz sokaklar, şehir merkezinde akan berrak ırmaklar, gördüğünüz tüm çeşme ve musluklardan içilebilen temiz su vb.) dışında, yurdunuzda hissedersiniz.

Türk olduğunuzu öğrendiklerinde Türkçe konuşurlar sizinle. Hepsi ülkemizi bilir ve sever.

Çay tiryakisi iseniz yanınıza sallama da olsa çay alıp gidin. Çünkü orada, bizdeki çay niyetine kahve içiliyor ama en azından Türk kahvesi. "Türk çayı bulunur." yazan bir yer görürseniz - ki ara sıra görürsünüz - dalın içeri.

Ayrıca ayran isterseniz size bardakta yoğurt getirecekler, şaşırmayın. Benim gibi yapın efendim: Üzerinden içtikçe sulandırın, zamanla ayran oluyor. Zaten beraberinde su da getiriyorlar.

Köfteleri meşhurdur. Bir de börekleri. Yemeyeni döverler. Köfte dediysek buradaki gibi 4 tane falan değil, tam 10 tane parmak boyunda köfte gelir. inegöl köftesine benzer. Yemek fiyatları makuldür. Burada daha pahalı diyebilirim.

Hediyelik eşya almakta zorlanabilirsiniz. Çünkü pek yerel bir şey göremedim ben. El dokuması şallar ve Başçarş'da satılan örgü giysiler dışında nev-i şahsına münhasır bir şey yok. Tıpkı bizim turistik eşya tezgahlarımız gibi; incik, boncuk, magnet vb. Ha matruşka var bir de.

Benim kaldığım otel temizdi. Türk tv kanalları da vardı.

Tuvalet konusu can sıkabilir. Çünkü klozetlerde fıskiye yok! Kağıda devam... Avrupa işi bunlar! Ancak alaturka isteyen olursa çarşıda o da var. Bunlarda da musluklar ters yönde!

Abdest alacaksanız şayet, şadırvanlarda oturmaya tabure falan yok. Ayakta duracaksınız, eğilerek abdest alacaksınız. Yok öyle oturmak, yayılmak falan. imam hatip okullarına medrese diyorlar. Bosna Hersek bayrağı yanında yeşil Osmanlı bayrağı da dalgalanıyor.

Mezarları yerle bir seviyede. Dümdüz çayırlarda. Bizdekiler gibi yükseltilmiş değil. Sadece baş ve ayak taşları var, o kadar.

Arabada vergi sıfırdır. Asgari ücret bir ev kirasına denk gelir. Ancak ev fiyatları ucuzdur. Apartmanlar haricinde çok sayıda iki üç katlı, bahçeli ve müstakil ev vardır ve bunlar estetiktir. Köy evleri bile birer yazlık ayarındadır.

Kızlar ortalama 185, erkekler 195 cm boyundadır(!) 178'lik bir erkek olarak bile cüce sayılırsınız. Komplekse girmeyin. Geri dönecek ve yine standartları yakalayacaksınız ne de olsa.

Boşnaklar, kendi ülkelerinde yok sayılır durumdalar dünya nazarında. Ancak mert, mücadeleci, azimli, kararlı ve diktirler.

Ben bu ülkeyi ve insanlarını sevdim. Görmenizi tavsiye ederim.

bosna hersek

Bosna ve Hersek olmak üzere iki bölgeden oluştuğundan adı kendi dillerinde Bosna i Hercegovina'dır. Hercegovina (Hersek) adı, Almancadaki "herzog" (dük) kelimesinden dönüşerek gelir.

Başkent ve en büyük kent, Saraybosna'dır. Kendileri Sarajevo (Sarayevo) derler. Osmanlı dönemindeki adı olan Saray + ova (Sarayovası / Sarayova) kelimesinin bugünkü söylenişidir. içinden billur ırmaklar akar. Osmanlıdan kalma Başçarşı meşhrudur. Kendinizi kah Sultanahmet'te, kah Eminönü'nde hissedersiniz. Burada lokantalar, hediyelik eşya dükkanları, barlar doludur.

Dünyanın ilk tramvay hattı buradadır. Zaten tramvayları gördüğünüzde bunu tahmin edeceksiniz!

Sokaklar ve hatta en büyük caddeleri (Ferhadiye Caddesi) bile istanbul'a kıyasla bomboştur. AVM'ler de öyle. Zira buradakilere kıyasla AVM demek bile şahit gerektirir. Kapitalizm henüz iliklerine işlememiştir. insanlar sürüler halinde AVM'lere akmaz. Dedim ya birkaç tane, ufak tefek var zaten. Bunların en büyüğü de savaşı fırsat bilip ölü mallarına konan bir asalağa aittir. (Sırp mıydı, Hırvat mı hatırlamıyorum.)

Mostar'da, köprüden atlayan veletler vardır. 50 Euro karşılığında sizin için atlamaya hazırdırlar. Yalnız bu bölge italyan çıkarmasına maruzdur. Elinizi sallasanız italyan turiste çarpar. italyanlar buranın Hristiyanlaşması için elinden geleni yapmaktadır. Kiliseleri ihya etmek, dev gibi kulelere haç dikmek, her gün vakitli vakitsiz çan çalmak (Ezana nispet olsun diye. Zira çan sadece pazar ayini için çalınmalıdır.) sıradandır.

Boşnaklar Sırplar'a kafir; Hırvatlar'a ise hem kafir hem münafık derler. Çünkü savaşta önce birlikte Sırplar'a karşı savaşmışlar ancak sonradan Sırplar ile birleşip Boşnak Müslümanlar'a saldırmışlardır.

Ülke üç milletin temsilcilerinden oluşan bir meclis ile - daha doğrusu üçlü ve sıralı başkanlık usulü ile - yönetilir. 6 aylık dönemler halinde yönetim el değiştirir. Bir karar almak için üçte iki çoğunluk gerekir. Ancak ne altı ayda bir karar çıkıp icra edilir ne de uzlaşma sağlanır. Çünkü bir Katolik, bir Ortodoks, bir Müslüman dünya yıkılsa aynı fikirde buluşamaz efendim. Bu saçma ve emsalsiz yönetim şekli, AB tarafından kendilerine, havanda su dövsünler diye kasten dayatılmıştır. Böylece ilerlemeleri engellenmiştir.

Savaştan kalma utanç abideleri, mekanlar ve mermi izleri her yerde karşınıza çıkar.

*****

Sandığınızdan daha Türk canlısı, Müslüman, bilinçli, gururlu, temiz, sakin insanlardan mürekkep, tarih kokan, yemyeşil, cennet gibi bir ülke...

Sanki Karadeniz'de bir şehir gibi... Kendinizi Avrupa'da hissettiren birkaç şey (magandasız, klaksonsuz trafik, tertemiz sokaklar, şehir merkezinde akan berrak ırmaklar, gördüğünüz tüm çeşme ve musluklardan içilebilen temiz su vb.) dışında, yurdunuzda hissedersiniz.

Türk olduğunuzu öğrendiklerinde Türkçe konuşurlar sizinle. Hepsi ülkemizi bilir ve sever.

Çay tiryakisi iseniz yanınıza sallama da olsa çay alıp gidin. Çünkü orada, bizdeki çay niyetine kahve içiliyor ama en azından Türk kahvesi. "Türk çayı bulunur." yazan bir yer görürseniz - ki ara sıra görürsünüz - dalın içeri.

Ayrıca ayran isterseniz size bardakta yoğurt getirecekler, şaşırmayın. Benim gibi yapın efendim: Üzerinden içtikçe sulandırın, zamanla ayran oluyor. Zaten beraberinde su da getiriyorlar.

Köfteleri meşhurdur. Bir de börekleri. Yemeyeni döverler. Köfte dediysek buradaki gibi 4 tane falan değil, tam 10 tane parmak boyunda köfte gelir. inegöl köftesine benzer. Yemek fiyatları makuldür. Burada daha pahalı diyebilirim.

Hediyelik eşya almakta zorlanabilirsiniz. Çünkü pek yerel bir şey göremedim ben. El dokuması şallar ve Başçarş'da satılan örgü giysiler dışında nev-i şahsına münhasır bir şey yok. Tıpkı bizim turistik eşya tezgahlarımız gibi; incik, boncuk, magnet vb. Ha matruşka var bir de.

Benim kaldığım otel temizdi. Türk tv kanalları da vardı.

Tuvalet konusu can sıkabilir. Çünkü klozetlerde fıskiye yok! Kağıda devam... Avrupa işi bunlar! Ancak alaturka isteyen olursa çarşıda o da var. Bunlarda da musluklar ters yönde!

Abdest alacaksanız şayet, şadırvanlarda oturmaya tabure falan yok. Ayakta duracaksınız, eğilerek abdest alacaksınız. Yok öyle oturmak, yayılmak falan. imam hatip okullarına medrese diyorlar. Bosna Hersek bayrağı yanında yeşil Osmanlı bayrağı da dalgalanıyor.

Mezarları yerle bir seviyede. Dümdüz çayırlarda. Bizdekiler gibi yükseltilmiş değil. Sadece baş ve ayak taşları var, o kadar.

Arabada vergi sıfırdır. Asgari ücret bir ev kirasına denk gelir. Ancak ev fiyatları ucuzdur. Apartmanlar haricinde çok sayıda iki üç katlı, bahçeli ve müstakil ev vardır ve bunlar estetiktir. Köy evleri bile birer yazlık ayarındadır.

Kızlar ortalama 185, erkekler 195 cm boyundadır(!) 178'lik bir erkek olarak bile cüce sayılırsınız. Komplekse girmeyin. Geri dönecek ve yine standartları yakalayacaksınız ne de olsa.

Boşnaklar, kendi ülkelerinde yok sayılır durumdalar dünya nazarında. Ancak mert, mücadeleci, azimli, kararlı ve diktirler.

Ben bu ülkeyi ve insanlarını sevdim. Görmenizi tavsiye ederim.

500 ml suyun 5 tl olduğu bir türkiye

Starbucks'a gidip enayi gibi bayılırsanız, ödeyeceğiniz para bu olacak tabi.

sigara kelimesine alternatif

dumanlık, duman çubuğu, nefeslik...

eğitim bir sen

Hükümetin sendikası. AKP Sen.

sesine aşık olunan sanatçılar

Enya, Bella Blue.

pozitif ayrımcılık

Sözde "Eşitlik"i sağlamak için "ayrım" yapma çelişkisine bulunmuş yaldızlı kılıf.

şunu söylemek istiyorum

Onca lafa rağmen hiçbir şey anlatamadığını anlayan adamın, yeni bir saçma cümleye başlayacağını gösteren söz.

gecenin sözü

679 kişi çevrimiçi. Geç oldu, dağılın uleyyyn!

kerhane

Aslında "kâr-hâne"dir. "iş yeri" başta olmak üzere çeşitli anlamları vardır.

en iyi web tarayıcısı

Dosya koklayıcı özelliği ile tüm videoları, metaları indirebileceğim Maxhton.

endüstriyel futbol

GDO'lu futboldur.

kışın geldiğinin anlaşıldığı anlar

Daha kasım ayının ortasında, doğalgaz faturasında yazan 132 TL.

modern talking

En sevdiğim yabancı grup. Hala dinlerim.