bugün

öğrencilerinin sınav notlarını internete vaktinde girenleri can olanlardır.
aydınlıktır. ışıktır.rehberdir. yolunuzda yoldaştır. sevgidir. emektir. hayran olunası figürdür. maaşı hiçbir zaman hak ettiği boyutta olmamış memurdur. evinin çatısı akar kimsenin haberi olmaz. üç ay tatil denir. eve iş götürdüğünü kimse görmez. neferdir. candır.
yeşil pasaport hakkı verilen, ama yurt dışına çıkmasına yetecek kadar maaş verilmeyen insandır.

trajikomiktir.
türkiyede değeri bilinemeyen, sevilemeyen kişileri içinde barındıran yegane meslektir.
öğrenciyi sınıfın ortasında döven,
babanız ne iş yapıyor diye sınıfın ortasında soran,
kimin arabası var diye sınıfın ortasında soran,
hangi mahallede oturuyorsunuz diye sınıfın ortasında soran,
apartman da mı oturuyorsunuz diye sınıfın ortasında soran,
kaçıncı katta oturuyorsunuz diye sınıfın ortasında soran,
kimin evinde çamaşır makinesi var diye sınıfın ortasında soran,
kimin evinde bulaşıl makinesi var diye sınıfın ortasında soran,
spor ayakkabısı getiremeyen öğrenciye sınıfın ortasında kızan,
eşofman getiremeyen öğrenciye sınıfın ortasında kızan,
parasızlıktan saçını kestiremeyen öğrenciyi sınıfın ortasında döven,
okula aidat ödeyemeyen öğrencilerin isimlerini sınıfın ortasında okuyandır.

çok dayağını yediğim, çok küfürler ettiğimdir.

öğretmen demek sayıları ya da harfleri öğreten demek değildir. öğretmen bir insanın gelişiminde, yetişmesinde en önemli faktördür. her hareketini bilerek , düşünerek yapmalıdır. öğrencinin halini, durumunu anlayabilmelidir. en büyük sorunumuz bundandır.

zamanında 45 günde öğretmen olanlar, düşük puanlı olmaları nedeniyle hiç bişey olamıyorsam öğretmen olayımlar, anaların babaların baskısıyla zorla öğretmen olanlar yüzünden bu hallere düştük. eğitimdeki eksiklikler diyorlar ya, alayının sorumlusu, sorumsuz öğretmenlerdir. bunun vebali de büyüktür. hakkımı helal etmiyorumdur.
görsel
iyi ve kötü olarak ikiye ayrıldığını sandığım meslek grubu. ama üçüncü bir türü daha olduğunu şu yazılanları görünce öğrendim. kanım dondu resmen. demek ki aralarında bu tip insanlar da var. diyecek söz bulamıyorum buna. bu insanın şu an bir okulda öğretmen olması kanımı donduruyor.

(bkz: #14707902) benim cevabım (bkz: #14707916)

öğretmenin son cevabı (bkz: #14707939)
insanlar öğretmenlerini unutmaz. beklenmedik bir anda söylenen bir söz bir öğrenciyi nasıl da cesaretlendirir. "sen delikanlı" ya da "sen küçük hanım" artık hangisiyse "senin aklın çalışıyor". evet bu anı yakalamak o kadar kolay değil ama bir hayatın akışını bir kelimeyle değiştirebilecek güce sahip bir meslektir öğretmenlik.
nesli atanamama tehlikesiyle karşı karşıya olan varlık.
öğretmenleri olaan üstü varlıklar olarak gördük hep hep iyiler falan aslında öyle değiller şimdi herkes öğretmenlik okuyor dangalarlarınıda gördüm bunca yıllık eğitim hayatımda sınıfta sigara içenini para göz olanını falan aralraında çok iyilerde varda ögretmenliğin eski havası kalmadı artık dediğim gibi çok kasmasına gerek olmadan ders çalışan herkes ögretmen olabiliyor.
yılda 2 ay yaz ve 15 - 20 gün kadar şubat tatili olan, haftasonu çalışmayan, tüm bu izinlerin üstüne maaşını takır takır alan, eve en geç akşam 18:30'da varan ve tüm bunların üstüne "biz öğretmenler çok yoruluyoruz, çok eziliyoruz" diyen meslek grubu. bunca yıllık çalışma hayatımda eve akşam 20:00'dan önce girebildiğimi ve haftasonu izin yaptığımı hatırlamıyorum açıkcası. hemde öğretmenler gibi üniversite okumuş olmama rağmen. bazen sadece şükür etmek gerektiğini düşünüyorum.
lisenin de zorunlu hale dönüşmesi ile çilesine çile eklenecek memurlardır.
eğer not geçme sisteminde ve disiplinde ilköğretim gibi olacaksa ve sorumsuz çocuklar yetiştirilmesine neden olacaksa bu yarar değil zarar getirecektir.
şöyle bir olayı örnek vermek isterim; liseli genç, bayan öğretmenine alenen küfür ediyor ve müdür yardımcısı da bu gence iki şamar atıyor kendi odasında. aile ayağa kalkıyor, aile çocuğa şerefsizin oğlu dendiğini iddia ediyor aile çocuğuna 7 şamar atıldığını iddia ediyor. aile çocuğuna davranışlarının sorumluluğu olduğunu hatırlatamıyor ama öğretmene hatırlatıyor. müdür yardımcısı dövmeyebilirdi evet ama bu olay bu kadar abartılacak bir olay mıdır? eğitim sistemi sorumsuz çocuklar yetiştirilmesine olanak veriyor. her davranışın bir bedeli vardır ve bu bedel çocuğun eğitimden uzaklaştırılması kadar ağır olmamalıdır ama iki uyarıcı şamar ile de kıyamet kopmuş olmaz değil mi? ya da olayı abartarak iftiraya vardırmak da nesidir? bununla birlikte bir takım öğretmen kılığındaki şerefsizler öğrencileriyle uygunsuz yakınlaşmalar sergileyebilmektedir ki asıl bunları ayıklamak gerek. öğretmenleri toptan toplumun önüne atmak değil ciddi bir denetim sağlamak gerekli ve velilerin de sırf hak savunuculuğundan ziyade biraz öğretmenlerin yaptığı işe saygı duyması gerekir diye düşünüyorum.
(bkz: derse almayan öğretmeni kalbinden bıçaklamak)
benim bugün dinlediğim adamdı öğretmen, onda abi gördüm, baba gördüm, kendimi gördüm.
dünya da tek saygı duyacağım tek kişiler.
çocuklar seviyolardır aslında onları. oda boş değildir hani çoğu zaman.
annemi özledim diyip rapor alıp yüzlerce öğrenciyi umursamadan giden,
istanbul havası almam gerek diyip gene rapor alıp öğrencileri umursamayan bu insanlardır.
yazık.
atanana kadar canını dişine takarlar. kapağı attım istediği yaparım havaları sonra...
sırf bu ve bunun gibi suistimaller yüzünden gerçekten önemli bir işi olan insanlar bu konuda sıkıntı yaşıyor.

çok çürük var içerde çok.

ha bi de atanır atanmaz zam isteyeni de gördüm ben.

(bkz: bu da böyle bir anımdı)
devletin bütün kadrosunu kendilerine layık gören;
mümkünse iki kat fazla kadro isteyen;
maaşlarının ballı börekli olmasını arzulayan;
3 aylık tatili 2 ay diye yutturmaya çalışan, (8 haziran dan sonra seminer kılığında çay keyfini biliyorum,saat 9:30 gibi okula gelirler 12:30 gibi eve giderler.) devletin eğitim sınıfı memurlarıdırlar.

aslında sözleşmeli öğretmelik yapacaksın, bütün kadroları feshedip, başarılı olana fazla maaş, yatana kötek durumu yapmak gerek.
--spoiler--
Başbakan: Öğretmen 15 saat çalışıyor, memur 40 saat... Bu haksızlık değil mi?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan gezisinin son gününde, Astana da sorularımızı yanıtladı.

ilk sözleşmede bu yaklaşım üzdü.

Memurlar toplu sözleşmede uzlaşamadı ve iş bıraktılar, eylemler yaptılar. Memur maaşlarıyla ilgili taleplere ne diyorsunuz? Bu konuya müdahale ettiniz mi?

- Hiçbir müdahalem söz konusu değil. Arkadaşlar gereken müdahaleyi yaptılar. Memurlara toplu sözleşme hakkı veren parti biziz. Yıllar yılı bu ülkede toplu sözleşme hakkı verilmemiş, toplu görüşmede kalmış. Daha ilk toplu sözleşmede memur sendikalarının bu yaklaşımı bizi üzmüştür. Biz, millet adına hareket ediyoruz, kendi adımıza değil. Bu sendikalar sadece kendi menfaatleri adına hareket ediyorlar. Bu ne kazandırır ne kaybettirir. Biz enflasyona işçimizi, memurumuzu ezdirmeyeceğiz. Enflasyon üzerinde bir zam yaptıysak onu geri almayacağız.

Burada 3,5+4 denilmiştir. Nihai neticesi bu demek değildir. Yılsonu itibarıyla, enflasyon tek haneliye,in altına düşmezse örneğin 1 puan kaldıysa biz farkını ödeyeceğiz. Enflasyona ezdirmeyeceğiz. Bakıyorsunuz 7,5+7,5; 10+10 istiyorlar. Nereye gidiyorsun kardeşim? Bizi siz Yunanistan mı yapmak istiyorsunuz? ispanya nın durumuna mı düşürmek istiyorsunuz?

Bu haksızlık değil mi?

Öğretmenlerle ilgili bir teklif var. Bu camia benim en çok saygı duyduğum kesimdir. Onlara ek ödenek olarak resen 100 lira daha verelim. Bir öğretmenin en düşük olanı 1624 lira alıyor. Ne karşılığı alıyor? Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki, düz bir memur ne kadar çalışıyor? 40 saat. 40 saat için bu rakamın altında alanlar da var. Öğretmen ek ders verirse, bunun üstünde alıyor. Bir de tatili var. Yılda iki ay. Düz memurun tatili ise 20 gün. Şimdi soruyorum; bu haksızlık değil mi? Bundan sonraki süreç hakem heyetine gidiyor. Nihai kararı verecek.

Ana muhalefet partisi arkanızdayız diyor. Bağırıyor, çağırıyor niye? Çünkü sırtında küfe yok. Atıp tutuyor. Diyorum ya bu adam (CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nu kastediyor) 5 tane koyun verin kaybedip gelir. Bunun genel müdürlük yaptığı dönemde SSK nın durumu ortada. Bunu en iyi Tansu hanım tanır. Başaramamıştır, göndermişlerdir. Ondan sonra ihtilal hükümeti bunu görevine geri getirmiştir.
http://www.memurlar.net
--spoiler--

doğru söze ne denir.
kemal sunal filmi. an itibariyle flash tv'de. film öğretmenin cektiği sıkıntıları anlatıyor.
görsel
eğer cidden öğretmense birilerine sadece birşey öğreten değil eğiten biriyse adamın dibidir. ama böyle sınıfa gelip sabahtan akşama kadar x+y=z gibisinden şeyler verirse ona öğretmen görünümlü papağan da denilebilir.
düşük mayışlı kişi.

meb'in kölesi, her zaman alaya alınan sürekli aşşağılanan vefakar insan.
sadece 15 saat çalışan, maaşı düz memurlara hakaret olan memur bozuntusu. olum insan bi derse hazırlanır, öğrencisi velisi ile ilgilenir, ne bileyim plan yapar, yazılı hazırlar okur falan. ama yok bunlar dana gibi 15 saat çalışan adamlar işte.
(bkz: eşşeklik nedir)
şu ara başbakanın kafayı taktığı meslek grubu. Zaman işte. Eskiden bir harf öğretenlere 40 yıl köle olma teklif ediliyordu. Şimdilerde ise 40 yılını veren adama kölece bir yaşamı reva görüyorlar.
güncel Önemli Başlıklar