bugün

Dedemin bahçesinden topladığım envai çeşit böceği balkondan sokakta ip atlayan kızların üstüne atar, top oynayan çocukların yakalarına yapışıp koyunlarından içeri atardım.
Sonra gece yatağa yatar verdikleri tepkileri düşünürdüm.
yoldan geçenlere su balonu atmak benim efsanelerimdendir. mahallede nam salmıştım bunun yüzünden. ciddiyim yolunu değiştirenler vardı. kardeşimle vardiyalı çalışırdık.

ikinci olarak da eskiden elektrik telleri dışarıdaydı. tellere kancalı ip atar ardından bir birine deydirip mahallenin elektriklerini keserdik. bir kere itfaiye bir kere de polis eve uyarıya geldi. çocuğunuza sahip çıkın diye. korkudan dama kaçtım. 2 gün ablamda kaldım eve gidemedim. amk yerinde onca olay dururken benimle uğraşıyorlardı.
fazla klasik ama zbk.
(bkz: zile bas kaç)
pencereden su dòkmüştüm ablaların üzerine.
salyangozun kabugundan içeri tuz dökmek var mesela ama asla böyle bi orospu çocukluğu yapmadım.
Beni mahalle macinda döven çocuğun kizlarla oynadigi sirada donunu indirmis olmam. isin kotu tarafi cocuk kilot da giymiyormus. Bilmiyorm sebebi o mu ama bi ay sonra cocuk tasindi aq.
Bizim eski evimiz cami sokağındaydı, namazdan çıkanlar kafile kafile gelir bilirsiniz. Üzerlerine işiyordum ben, evet.

Düzenleme: ulan baya balkondan cemaati suluyordum, utanıyor muyum? Çocuktum o zamanlar.
yine bitlendiğim bir yaz annem tarafından gerçekleştirilen kafa ilaçlama operasyonu sonrasında beyaz tülbente saçımın tarandığı sırada düşen dana kadar bir biti gizlece alıp gıcık olduğum ve uyuyan ablamın saç dibine özenle yerleştirmişliğim var. bunu yaptıktan sonra bitli kafamın 360 derece dönebildiğine de şahit oldum.
(bkz: the exorcist)
balkondan sokaktaki bakkala lego fırlatmak. evet.
Arkadaş çağırdığında anneye " evde yok" dedirtmek.
sinekleri öldürüp karınca yuvalarına atmak.
1 arkadaşımla bizden küçük bir bebeye bok yedirmeye çalışmıştık.
Annesi basmıştı sonra da biz de küçüğüz diye laf etmemişti.
çocuk şerefsizlik yapamaz.
hatalı başlık.*
borudan silah yapıp kadınlarının götüne kağıttan mermi atmak.
ulan bi kere arasında kalmıştı hiç unutmuyorum çok utanmıştım.
ilkokul 6. sınıfa gidiyorum ve internet kafelerde beşşüzlük açtırıp 2 3 saat oynayabildiğimiz zamanlar. hafta sonu dedemden 5 ya da 10 lira tam hatırlamıyorum bir harçlık almışım ve pazartesi okula gidicem ama kaçmak için. genelde derslere hep geç kalırdım minimum 5 dakka bazen 10 bazen 1 2 ders. uykum fena ağırdı hala da öyle. ama o sabah erkenden çıktım evden. erkenden gidip okulun kapısından milleti ayartıcam. çünkü içeri girdikten sonra sıkıntı oluyordu göt kadar boyumuzla duvardan atlamak.

neyse gittim okula bekliyorum kapıda millet gelsin de ikna ediyim internete gidelim herkese benden beşşüzlük falan diyim hunharca oyun oynayalım, google'a ayıplı videolar yazalım falan. 4 arkadaşı ayarttım dedim hesapta benden. gittik kafeye açtırdık masaları takılıyoruz. ben ne bileyim annemin okula hocalarla görüşmeye geleceğini. kadın geliyor okula bakıyor ben yokum. bizle kaçmaya ikna edemediğim arkadaşlardan biri söylüyor sağ olsun onlar kaçtı diye. neyse diyor annem ben gelsin sorarım ona falan gidiyor eve. sorarım dediğine de bakmayın pammık gibidir en fazla niye kaçtın oğlum bak üzme bizi falan diye nasihat eder. canım anam <3.

derken saatler geçiyor okullar dağılıyor ben hala yokum annem endişeleniyor arıyor babamı, babama diyor oğlan yok çarşıda şurada bir kafe varmış git bak. sağ olsun babama da söylemiyor kaçtığımı kızmasın diye. babam geliyor bakıyor orada yokum. aslında varım ama yokum. babamın geldiğini camdan görüp tuvalete kaçmıştım çünkü. çıkıyor geliyor okula belki orada top falan oynuyorumdur diye bakıyor orada da yokum. soruyor oradakilere beni, onlar da diyor o bugün gelmedi okula hatta annesi de geldi bulamadı falan. çıkıyor geliyor mahalleye orada da yokum. adam bir yandan endişe bir yandan sinir fellik fellik beni arıyor derken o sinirle de eve giriyor. tabi ben de bu arada köpek gibi koşuyorum eve babamdan önce gidip tepkiyi bir nebzede olsa azaltmak için.

geldim mahalleye kan ter içinde sordum arkadaşlara babamı gördünüz mü diye. biri diyor sen sıçtın biri diyor aklına tüküreyim niye kaçtın biri diyor kaçıyon beni niye çağırmıyon. dedim senin ben derdini silkeyim. o hınçla girdim apartmana bindim asansöre bastım 7 ye. eve giricem ama sıçtım yani bu net bildiğin dar ağacına gidiyorum babam ağzıma tükürecek kabullendim artık bunu. derken indim asansörden, döndüm sola geldim bizim kapının önüne, dayadım kulağımı kapıya. babam bağırıyor işte niye kaçtığını söylemedin gittiği kafe de yoktu ya kaçırdılarsa niye erkenden haber etmedin falan. benim yüzümden annem azar işitiyordu artık dayanamazdım annemi kurtarmalıydım kara murat benim edasıyla. bağcıklarımı çözdüm ayakkabılarımı çıkardım bastım zile. o anda aklıma hem annemi hem beni bu işten kurtaracak bir şerefsizlik geldi. küçükken başımdan çok kaza bela geçmişti; balkondan düştüm, çöp kamyonu çarptı, elimde maytap patladı kafamı mermerin sivri yerine vurdum, vücudumda dikişsiz bölge yoktu o yaşımda. o sıralar da kansızlık vardı vücutta. kansızlık derken şerefsizlik bakımından değil, bildiğin az kan vardı dolaşım sistemimde. ama tabi bakınca az kansız da değilmişim. bu kansızlık sonucu başımda dönme oluyordu doktora falan götürmüşlerdi işte pekmez yesin diyerek yollamıştı doktor da bizi. bu arada vaktim azalıyordu babamın ayak seslerini duymaya başlamıştım kapının açılmasına maksimum 3-4 saniye vardı. derken kapıya kafayı bir gömdüm var ya sınıf kavgalarında bu kafayı atsam okulda namım yürür gider, okulun reisliğini andımızı okumadan önce okul müdürü bayrak töreninde bana teslim ederlerdi.

babam açtı kapıyı baktı bana 1.50 yatıyorum yerde. hemen kaldırdı sarıldı:

- oğlum ne oldu bir şeyin var mı?
+başım çok açıyoooo :,(((((

okuldan mı kaçmışım, kayıp mı olmuşum? öyle doktorun ben amk çocuğa ilaç bile yazmamış ya yolda bayılıp düşseymişim *
Akşam vakti saklambaç oynarken hep hoşlandığım kız ile beraber saklanırdım, dar ve kuytu yerlere saklanınca affetmem dayardım.
Komşunun arabasının tekerinin altına vida koymuştum. Hala vicdan azabı çekiyorum. Evet şerefsizliktir. Evet pişmanımdır.
evlerin balkonlarına torpil atardık mesela.
babamın telefonunun zil sesini eksik etek yapmıştım. Adam ne hallere düşmüştü yazık. Hala vicdan azabı duyarım.
Kardeşimin ilkokul ödevi için geometrik şekillerde binaları olan mukavvadan bir mahalle maketi yapmak zorunda kalmıştık. Tüm aile bireyleri masa başında bununla uğraşıyorduk. Annem ilaç kutusunu kaplıyor bana veriyor, ben üzerine pencerelerini çiziyorum kardeşim de yapıştırıyor mukavvaya. Bir raddeden sonra ben de ipler koptu ve çizdiğim pencerelerin arasına karınca duası gibi "bu ödevi veren hocanın aq" yazmıştım. Öğretmen görmemezlikten gelmiş ama diğer öğrenciler hocam aq ne demek diye diretince mevzuya aileler iştigal etmesi gerekti. Kardeşimin öğretim hayatı başlamadan bitiyordu yazık.
zillere basıp kaçmak.
Çok çapkındım, hala öyleyim.
O Zamanlar tasolar, yugioh kartları falan oldukça değerli ve popülerdi ve tasolar cipslerden çıkıyordu. Tabi bazısında var bazısında yok bizdeki amaçta cipsi yemek değil tasosunu elde etmek. Markete giderdim pek kimsenin görmediği bir yerde olan cips reyonunda cipsleri Mıncıra Mıncıra tasolu cipsi bulmaya çalışırdım. Bu işi iyice azıtıp artık cipslerin içini açıp tasoları toplamaya başlamıştım ki kasiyere yakalanana kadar. Açık olan cipslerin parasını verip zor yırtmıştım allahtan annemede söylemedi yoksa bugün ağzımdan veya burnumdan biri yamuk olurdu.
Ne zaman aileme sinir olsam intihar etme numarası yapardım.Yok efendim camı perdeyi açıp birden çığlık atıp masanın altına saklanmak yok efendim tüm ilaçları yanıma koyup intihar süsü vererek yatağa uzanmak.Yeşilçam artisti gibi intihar sahneleri canlandırdım.Hey gibi hey .
arkadaşımın kafasına vurmuştum , tabi o sırada ağzında kalem olduğu için damağına battı . halen yan binamızda oturuyor ve annesi olaydan habersiz olacak ki beni oğluna pek bir yakıştırıyor . çocuk mu ? her gördüğü yerde sinirli sinirli bakıyor .