nostaljik açıdan ele alındığında anlaşılabilir bir durum, ama köyde yaşayıp çaput giyen insanların boş tarlaları eşeleyip sıçtığı, gazyağı ve odun ateşiyle aydınlanıp ısındıkları, yüz binlerin kerpiçten imal edilmiş köstebek kulubelerinde yaşadığı, at ve eşek sırtında seyahat ettiği, karşı şehirdeki uzak akrabalarına haber vermek için aylarca bekleyip ulaklardan istifade ettiği ilkel devirlere ve o dönemin, toplum ve yönetim biçimlerinin ruhunu yansıtan inanç ve ideolojileri tutkuyla sevmek için hiçbir gerekçeye sahip değiliz.
Bu yönelim insanın fıtratı olduğu için çağdışı sayılmaz.