bugün

bir ece temelkuran başyapıtı.. hayalperest olarak yaftalanılan,hanıum evladı, vatan haini, boş işlerle uğraşan insanlar olarak görülen bizlerin duygularını paylaşan, pekiştiren yazıdır.. dünyayı büyük sözlerin değil,küçük insanların kurtaracağına dair bir işaret!!*

9 kasım 2005 milliyet

--spoiler--
Yeryüzü ayaklanacak!

Yüzlerini göstermeyen gölgeler Paris'in gettolarında ayaklandı. Alevlerin önünde birer kara gövde olarak ellerini kaldırıyorlar şimdi, zafer işaretleriyle bütün dünya gazetelerinin birinci sayfasına çıkıyorlar. Avrupa başkentleri diken üzerinde. Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış insanlarla konuşmak için bir dil arıyorlar.

Yeniden iki kutup
Ah! Nasıl da kifayetsiz kurdukları 'çokkültürlülük' cümleleri! Ne?! Ne var?! Koca yeryüzünün G8 toplantılarından yönetilebileceğini sanan, Asyalı çocukları çokuluslu şirketlerin 'köle fabrikalarında' çalıştıran, alçakça bir açgözlülükle ucuz emeği ararken sınır tanımayan sermayeyi meşrulaştıran, orduları ve şirketleriyle mazlum halkların üzerine çullanan, yedikçe daha çok acıkan ve adlı adınca insan kanıyla ve parçalanmış insanlık onuruyla beslenen, Güney'in kanını emip Kuzey'de şöminelerinin başında yağlı ballı reklamlar arasında uzaklardan gelen savaş ve açlık haberlerini hayıflanarak izleyen, 'Aman komünizm olmasın da ne olursa olsun' cümlesiyle beslenen işkencehanelerde düşünen bütün insanları iğdiş eden bu sistem ne bekliyordu?

Aynı şiddette cevap
Bütün bu yaptıklarının bir bedeli olmayacağını mı? Sistem ne yaptıysa, nasıl yaptıysa, aynı şekilde ve aynı şiddette alıyor cevabını.
Üzgünüm ama 'tek kutuplu' diye zafer ayinleri yaparak etrafında döndükleri yeryüzünde, bu kez 'sosyalizmden de beter' bir tehlike var: Açlığın laneti, yoksulluğun vahşeti. Hanımlar beyler, dünya yeniden iki kutuplu: imparatorluk ve yoksullar!
Benim düşündüğüm başlığı Le Monde attı: Paris Komünü! Evet, yaşananlar Paris Komünü'nü andırıyor. Fakat bir farkla: Bu kez insanlar ellerinde 'büyük söylemlerin' yazılı olduğu metinler tutmuyor. Bu, metinsiz ve dilsiz bir ayaklanma! Bu, yoksulluğun ayaklanması.
Bundan birkaç yıl önce Wallerstein ayaklanmanın bütün yeryüzünü elli yıl içinde saracağını yazmıştı. Negri ve Hardt yazdıkları 'Yoksulluk' kitabında, yeryüzü yoksullarının, bu sözcüklerle olmasa da, kimliksiz bulutlar olarak ayaklanacağını söylemişti. Latin Amerikalı yazarlar kendi bölgelerinde gördüklerini anlatıyordu.
Benim de izlediğim Dünya Sosyal Forum'larında ne konuşuluyordu sanıyorsunuz? insanların nasıl ayaklanacağı ve ayaklandıklarında ne olacağıydı hep meselemiz.
Ya Venezüella? Oraya niye gittik ki? Çünkü birkaç yıl önce aynı ayaklanmayı onlar da yaşadı. Bir lider buluncaya kadar şehri yağmaladı yoksullar. Sonra bir liderle aynı ayaklanma enerjisini devrime akıttılar. Şimdi başkent Caracas'ta yağma ile değil, düzenli bir biçimde hayatı ele geçiriyor yoksullar.

isyana lider bulunacak
Avrupa'nın arka sokaklarında yaşayan, kanı emilmiş Güney yarımküreden gelen bu insanlar da pek yakında kendilerine liderler bulacaklar. Çünkü dilsiz, söz söyleyemeyen bir ayaklanma sürdürülemez. Öfkeleri ve farklılıkları sürdüğü sürece bu isyan enerjisi kendisine bir lider arayacak ve nihayet bulacak. Görürsünüz, pek yakında başka Avrupa kentlerinde de benzer olaylar çıkacak. Bu işin rengi çok değişecek!
'Yoksullar sisteme aynı biçimde cevap veriyor' dedim. Neo-liberal sistem hangi şiddette uyguladıysa kâr vahşetini insanlık üzerinde, şimdi insanlık da aynı şiddette veriyor cevabını. Nasıl hukuk ve sınır tanımayan yöntemlerle ezildiyse insanlar, öyle hukuksuz ve sınırsız ayağa kalkıyorlar şimdi Başbakan Erdoğan'ın söylediği türban meselesine gelince... O kadar önemsiz ki... O kadar önemsiz ki!
--spoiler--
kanaatımca en güzel yazısı için;

(bkz: yeryuzu ayaklanacak/#3700130)

(bkz: 7 aralik 2008 yunanistan olaylari)