bugün

Derdiniz ne amına koyayım bir anlatın hele?

Yalnızlığa sorsan o bile yalnız, herkes bir triplerde bir havalarda yalnızlık kelimesi moda oldu.
Şöyle bir bakıyorum da etrafıma ben harbiden yalnızım! Kimse yok arayan, hatrımı soran. Sıkıldığımda konuşabileceğim, aynı şeylerden hoşlandığım, yanında zoraki gülümsemelerden uzak kaldığım tek bir kişi bile yok. Dünyanın en yalnız balinası gibi hissediyorum kendimi. Diğer insanlarla frekansım tutmuyor. Ne ben onları anlıyorum ne de onlar beni. Ama ben inadına hep daha yalnız günlerin hayalini kuruyorum. Tek kişilik bir evin hayalini kuruyorum. Lafın kısası ben biliyorum kim olduğumu ve böyle kabullendim kendimi. Ancak bunu itiraf edebildiğim tek yer burası ve paylaştığım tek şeyse yine yalnızlığım. Yalnızlığın bu kadarı...
Ders molası yalnız sigara içmektir.
Yanımda olan tek kişide gittiğine göre alışmaya başlayacağım durumdur biraz sancılı olacak şimdiden başladı.
Klibinde trans kadın olduğu için yasaklanan Cem adrian şarkısıdır.
yalnızlık ömür boyu .
Çevrendeki insan sayısıyla alakası olmayandır.
Ben yalnız değilim amına koduklarım...siz yoksunuz.
Ve olmayacaklarını bilerek sessizliğin içinde ölümle buluşma vakti beklenen...hoşgelecek.
Tercihtir.
Çöle yağan yağmur gibi hissettirir. Ait olmadığın yerde ait olmadığın zamanda bir çamur yığını oluverirsin. Ne kendine faydan vardır ne de köklerine ulaşacağın bir ağaç.
Karanlikta tavanda ozlenen hayalleri izlemektir.
Özgürlüğün dibini yaşamaktır, keyfini sürmek lazım.
aşk hakkında ne kadar çok konuşuluyorsa, yalnız hakkında da bir o kadar konuşuluyor. her biri, insan üzerindeki etkileri bakımından mutluluk tayfının iki ucunda yer alır. yalnızlığa yakıştırdığımız olumsuz bütün çağrışımların asıl kaynağının, hayatın ve var oluşun kaçınılamayacak noktaları olduğunu göz önünde bulundurmuyoruz çoğu zaman. "pazartesi sendromu, pazar günü akşam sonrası gelen stres hissi, bir şeyleri kaçırıyorum duygusu, depresif ve melankolik yönelimler" gibi bazı olgular, hayatın dışına itilmeye çalışılır. sanki hayat, her anı olması gerektiği gibi işleyen bir dizi olaydan ibaretmiş gibi. yüzümüze tokat gibi çarpan boşluk ve anlam eksikliği, sözü edilen kavramlar kötülenerek göz ardı edilmeye çalışılır. hal böyle olunca, yalnızlık ve gerçekleşeceğinden emin olduğumuz ölüm düşüncesi, hayatın o sürekli çok önemli olduğunu düşündüğümüz anlardan boşluk bulup hortlayıverir. biz kaçtıkça büyüyen bir çığ gibi hissederiz büyüklüğünü. asıl sorun şudur ki, aşkla ilişkilendirdiğimiz yalnızlıktan kurtuluş, ilişki denilen illet içerisinde belki de en büyük kaynağını bulur. insanın sürekli kendisine yabancılaştığı ve bir dizi eylemi ezberden yaptığı ilişki, kişinin daha öncesinde aklına bile getirmediği kimlik problemiyle onu karşı karşıya getirir. hayatı belli başlı bölümlere ayrılır. ilişkide ben, işte ben, yolda ben, bankada ben gibi birçok öznenin taşıyıcısı olur. bunca karmaşanın içinde, varsa eğer, özü hakkındaki soruların cevapları, belirli bir tutarlılık sunmadan artar.
( daha önce bundan çok daha farklı bir bakış açısı sunduysam da aşk ve yalnızlık başlıklarında)

benim sorum şu: ya eğer aşk denilen şey sadece sizi hiç tanımayan biriyle o ilk "çarpışma" anında hissettiğiniz şeyse? ( filmlerdeki çarpışmayı demiyorum) ya aşk denilen şey, ilişkinin ateşleyicisi olmaktan ziyade, bir ilişki yaşayabileceğimiz yanılsamasını yaratan, geçici bir çarpılmaysa?

neden mi soruyorum? belki de duygudaşlık kuramayacaksınız ama, şu yüzden: bir ilişki içerisindeyken, sizi derinden etkileyen bir düşünce/kitap/bakış açısı/film hakkında, hiç beklemediğiniz anda başka birinden duyduğunuz ilginç bir yorum sizi tam bam telinize basarsa? "ben bu kişiyle tanışmalıyım" hissi, ilişki içerisinde olduğunuz insana duyduğunuzu düşündüğünüz şeyden daha baskın hale gelirse? ne yapacağız? aşkın seyri içerisinde, aradan fışkıran ve hortlayan bu şey, yalnızlık hissinin hiç giderilmemesi olabilir mi? bi' kez daha yalnız olmadığımız yanılsamasıyla mı aşkın eline düşüyoruz, yani?
inanmak istemediğimdir. Yaptığım seçimlerin diyetidir. içindeyken aşacağıma inandığım, sabırla beklediğim, dengemi altüst eden.. yalnızca duygularıma değil kastı üstelik, düşüncelerime de gözlerini dikti bu defa! Aşk mısın, yalnızlık mısın, ayırt edemiyorum..
tek başına tek kişilik hayaller kurup onları için çalışmamak, kendini kandıramamak, her şeyin farkında olup hiçbir şey yapmamaktır.
bayram sabahı su böreği yerine 2 günlük simit yemek, taze demlenmiş çay yerine asiti kaçmış kola içmektir. yalnızlığın üzerine perde çekmek için alarm kurmadan tekrar uyumaya çalışmaktır.

alışması zordur. alıştıktan sonra bırakması daha da zordur. nasıl ki bir denizciyi karada olduğunda deniz çeker, yalnızlıkta öyledir işte.

yalnızlık sizi ya dindar yapar ya ateist. ya hümanist ya da kindar. uçlara doğru çeker sizi.

ne alakası var demeyin. tecrübe ile sabittir. orta yolu tutturmak zor iş velhasıl.
kadehi şişeyle tokuşturmaktır benim için.
Uzun zamandır sözlüğe yazmıyordum. Buralar bana eskisi gibi kaliteli gelmediğinden bu kararı almıştım. Biraz içimdekileri döküp yine gideceğim.
Yalnızlık anlatacak derdinin olmamasıdır. Anlatacak bir şey yoktur çünkü çevrende seni anlayacak insan yoktur. Derdin sorunun da içinde seninle beraber büyür. Çok acı değil mi seni umursayan kimsenin olmaması?
Eğlenen, mutlu olan akranlarımın yanından hızlı adımlarla evime doğru yol aldım bugün. Bir üniversite öğrencisinin hayali eve gidip kitap okumak tv izlemek olur mu? Oluyor. Bir insanın en yakın arkadaşı kendisi de oluyor.
Seneler böyle geçiyor. Ardıma baktığımda koskocaman bir boşluk. Boşa geçmiş zamanlar, yaşanmamış mutluluklar, tadı çıkarılmamış anlar, az sayıda anılar. Çok acı.
görsel
en zoru kalabalığın içinde yalnızlıktır. düşünsenize koskoca bir metropolde yapayalnızsınız.
internet, telefon, bilgisayar ve filmlerin yanındaysa muazzam güzel yaşam halidir.

adı yalnızlık diye hemen tu-kaka etmeyin.
Kronik yalnız olduğum için artık benim için gayet normal olan bir durum. Yanlış anlaşılmasın fiziksel değil ruhsal yalnızlık benimkisi.
en uç noktaları yalnız başına ameliyata gitmek ve yalnız ölmek en ürkütücü olanıdır.Boşuna dememiş atalar yalnızlık Allaha mahsustur. yalnız yaşayan bireyleri azaltmak için okullarda öğrencilerin sosyalleşmesine yönelik daha çok eğitim verilmeli.Öğretmenler asosyal öğrencilere duyarsız davranmamalı.Onlarla daha çok ilgilenmeli. Bu iş anaokulunda başlar.Aile kurumunda önem verilmeli.
sahte davranamayan insanların yaptığı secimdir .
her gün, camdan dışarı bakıp, sonbaharın son demlerini yaşayan yaprakların heyecanıyla uyanıyorum. tek heyecan veren şey bu. kimsem yok. hani arayıp, hadi çıkalım diyebileceğim hiç kimse yok. tek başıma gezmekten bıktım. bi yerde otururken biri gelsin sohbet etsin bi şey hakkında. camdan dışarı bakıp, ağaçların detaylarını aklıma kazımaktan "yalnız ve sonbaharperest" oldum. otobüse bindiğimde ani dönüş ve kalkış anlarında zevk alıyorum, sanki yakın biriyle geziyormuşum gibi. bi gün taksiciye para vericem beni şehirde gezdir diye. o kadar boğuldum ya. kahkahalara boğulmayı unuttum. sürekli ciddi ciddi varoluş meseleleri de sıktı yani.