bugün

her anı olmasa da bazı detayları gönülleri fethetmiş filmdir.

--spoiler--
- ben yeni kütüphane müdürünüzüm.
+ vay efendim vay efendim ne şeref ne şeref!!

(coşku sonrası sessizlik)

+ demek bir de kütüphanemiz olsa her şey tamam olacak.
- yok mu?!?!
+ valla daha ilk defa bir muhabbette adı geçiyor.
--spoiler--
Bana hep:
'Onlar Ecevet'in güvercinleri değil,benim güvercinlerim' cümlesini hatırlatır,bununla beraber buruk bir tebessümü.
kral esprilerle bezenmiş bir türk filmi.

--spoiler--
abi siz buraya çay içmeye gelmişsiniz?
--spoiler--
* *
tuba ünsal'ın ne kadar uyuz olduğunu daha yakınen gösteren müthiş bir film. *
"ceviz verem yersin?" repliğiyle akıllarda kalan film..
filmin hemen başında yılmaz çocuktur. sınıftan yaz tatilinde ne yaptığını anlatan bi kompozisyon yazması istenmiştir. yılmaz yazamaz*... hoca farkeder, " ayıp be ayıp... 2 satır yazıyı yazamıyorsun. n'apamıyormuş... iki satır yazıyı yazamıyormuş" bu lafın hemen arkasından ekranda bi yazı belirir.
yazan: yılmaz erdoğan
filmde beni benden alan bir diyaloğu aktarmak isterim;

-seni yakalasalar bile serbest bırakırlar. e sen delisin?
+ona bakarsan sende hiyarsın. sen yazsana sanada bişey olmaz?
filmin sonunda deli emin dağlara tuuba yazar. bir asker de komutanının yanına koşarak neyin kısaltması olduğunu çözdüğünü söyler:

türkiye ulustan ulusa barış akademisi.. ya da bunun gibi birşeydi...
Sonu etkileyiciydi tüm filmden aklımda kalan son sahnede dağlardaki 'tuuba' yazısıydı.
şimdiye dek gördüğüm en iyi açılış sekanslarından biriyle başlar.
--spoiler--
ne yapamıyormuş, iki satır yazı yazamıyormuş
--spoiler--
yazan: yılmaz erdoğan
hani özlediğin bir çocukluğun vardır ya gitmenin imkansız olduğu. işte bu filmseni oralara bir yere doğru bir astral seyahat'e götürür.
yaw ağabey sen ne kadar uzaksın öyle

- tarık akanın uzunluğundan espri yapıyor -
tuuba - yazarım sana.

emin - yazma!.. o zaman bekliyor insan. e buraya çok az insan gelyor. çok insan gidiyor. e, kalan da hep bekliyor ama bazen çok uzun bekliyor. yani hani mesela zannediyorsun ki, bir yoldan birisi gelecek. boş uzun bir yol. devamlı ona bakıyorsun. sonra hiç bir şey gelmiyor. yazma sen.

tuuba - ben seni hiç unutmayacağım.
uzun süre sonra tv de denk gelip tekrar izlediğim ve bir kez daha izlediğim en iyi türk filmlerinden biri olduğuna karar verdiğim yılmaz erdoğan filmi. ilki kadar komik değil yorumları kanıcma gereksiz ve anlamsızdır. absürd komedi unsurlarıyla filmin kaletesi düşürülmeyip harika mesajlar içeren müthiş bir film konmuştur ortaya. arada da çok ince espriler vardır gerçekten.

--spoiler--
tuuba: senin de gözlerin güzel
emin: gözlerim?? hangisi?

(buna kopmuştum ben) emin bavulları alırken...
güner: çay içebileceğimzi bir yer var mı burada?
emin: siz buraya çay içemeye geldiniz?

arkadaşı mektubunu gazetede yayınladığında...
emin: güner abi bu senin arkadaşındır??
güner: öyleymiş, gerçekten arkadaşımmış.

emin: ilk defa bir muhabbette adı geçiyor (bu yarmıştı zaten)

-size diyarbakirden selam getirmişem
+ve aleykumselam.. şey varosulsun yoldaşlar!

-sosyal faşistlerle kavga çıkmış
+kimlerle kimlerle?
-yav cahitabigillerle
--spoiler--
mahmut arkaaaş: unutma emin seninde halkına borcun var.

deli emin: benim borcum filan yok benim alacağım var.yav ben bir sürü vizontele tamiri yapmışım bir sürü tabela yazmışım kimse para vermiyorki. aha latif şerefsizine atlı tabela yaptım vermedi parasını.

nafiz arkaaaş: yav o faşist zaten

deli emin: yav işte faşist de vermiyor devrimcide. sizde vermediniz.o kadar tabela yazmışım size.resim yapmışım aha işte bunun resmi.neydi bunun ismi.josef troykimiydi neydi.o kadar da zordu o kalın bıyıkları.

servet arkaaaş: emiin bak bir yerde bu senin görevindir.hem seni yakalasalarda serbest bırakırlar.sen delisin.

deli emin: e canım ona bakarsan sende hıyarsın sen yazsana sana da bişey olmaz.

nafiz arkaaş: yav bi dakka bir dakka

deli emin: eyle bakmasın.mahmut arkaaaş nafiz arkaaş bu arkaaşa söyleyin eyle bakmasın arkaaş.

mahmut arkaaş: servet arkadaş başka tarafa bak.

nafiz arkaaş: en azından bakış açını değiştir.
12 eylül' ün küçük bir anadolu kasabasında bile ne gibi toplumsal olaylara ve değişimlere sebep olduğunu

o güne gelene kadar insanların fikir , düşünce ve eylem olarak hangi durumlarda olduğunu güzel bir şekilde önümüze seren

güzel bir sinema yapımı olmuştur.

ecevit'in kuşu ile demirel'in atı ülkeye yıllarca kapanmayacak yaralar açmıştır.

şimdi kendilerinin peşinden kim gidiyor ...

kimse ... çünkü ortada ne ecevit'in chp si ne de demirel'in adalet partisi var.

bunlar şu an düşünce olarak bile yok.
tuğba ünsal dışında güzel birşeyi olmayan film.
ama tubiş öylemi?
yılmaz erdoğan'ın yaptığı son güzel şeylerden, keşke o zaman olduğu gibi kalmayı başarabilseydi. bu arada izlemek isteyenler için star'da başlamıştır.
sadece iki tane komik sahnesi vardı.
yılmaz erdoğanın türk sinemasına en güzel ikinci armağanıdır.

hoştur. güzeldir. duygusal ve komiktir. final sahnesi kürt yazar kemal burkay'ın şiirinden bestelenmiş bir sezen aksu şarkısı ile biter.

an itibari ile star tv'dedır.
sonuyla duygulandırmıştır.
komedi+dramın bir anda yaşandığı bir film. yalnız filmde solcuları sempatik, sağcıları da düşman gibi göstermişler (deli eminin solculara yardım etmesi + belediye reisinin oğlunun solcu olması ve belediye reisinin rakibi/düşmanının adalet partili olması buna kanıttır) ve hiç hoş olmamıştır.
"mahmut arkaaş, nafiz arkaaş, bu arkaaşa söyleyin: bağa öyle bakmasın arkaaaş!"

"nassın hacı zübeyir amca, başe inşallah?"
bir solcu kürt filmidir, solcular kürtler iyi sağcılar kötüdür. komiklik mi? siktiredin komiklik üçüncü planda.
giriş kısmı bir zamanlar dirsek çürüttüğüm sıralarda çekilen film.

(bkz: subcektif entiri)
güncel Önemli Başlıklar