bugün

şu durumla ifade edilebilir ;

hava sıcak mı ? yaz ayındamıyız ? ok klimayı aç sonuna kadar estirsin püfür püfür. klimayı çalıştırmak için bunlar yeterlidir. ne ortam sıcaklığını ayarlamayı biliriz, ne havalandırmasını çalıştırmayı ne de ayarlarını.

yaz aylarında insanı hasta eden başlıca etmen klimadır. bunun da birinci sebebi otobüs, metro ya da metrobüslerdir, bazen de bindiğiniz patron arabası.( kapat ulan klimayı diyemiyorsunuz )

klima yüzünden belini doğrultamıyor insan, özellikle sabah otobüse ilk bindiğinizde hayvan gibi çalışan klimanın sesi sizi rahatsız eder. koltuğa oturursunuz ve allaha emanet takılmış klimalar ortamı soğutmaktan çok direk böbreklere nişan alır. gerizekalı otobüs şöförü "yaz ayındayız klima sonuna kadar açılmalı" mantığında olduğu için, 1 saat gidene kadar o klima feriştahınızı siker afedersiniz. ondan inip taksim metrosuna binersiniz, içerisi buzhane gibidir, tekrar dışarı çıktığınız zaman sizi karşılayan sıcak havada üstünüzden buharlar çıkar.

yani anlayacağınız türk zihniyeti sıcak havada klima sonuna kadar açılmalıdır zihniyetidir. bu yüzden hastanelerde tonla hasta mevcuttur yaz aylarında.

bir kez daha söylüyorum cahil insanıma ;

* klima adamın suratına püfür püfür estirmek için değil, ortamı oda sıcaklığında ya da insanı bunaltmayacak hava sıcaklığında tutmak için kullanılır.

* arabada klima sürekli olarak açılmaz, ara ara kapatılır, camlar açılır ve içerideki havanın tazelenmesi sağlanır.

* sırf yaz ayındayız diye şehirlerarası otobüslerde klimaları son seviye ayarlamanın ve insanlara polar giydirmenin alemi yoktur. insanlar sıcaktan bunalmasın yeterdir.

* sıcak bir ortamdan girmiş terli bir insanın üstüne son derece klimayı püfür püfür estirirsen o adam hasta olur. (bkz: hasta)

* klimalar doğrudan vücuda vurmamalıdır. ayarı iyi yapılmalıdır ayrıca filtreleri sürekli değiştirilmelidir.

* son olarak sırf sizin götünüzden ter akıyor diye diğer insanları dondurmaya, felç etmeye, hasta etmeye hakkınız yoktur.

yaz = son seviye klima diye bir durum yoktur. oda sıcaklığında insanın ferahlaması için vardır.
biz türklerin sadece klima ile değil, her türlü elektronik aletle olan ilişki durumumuzdur bu. renkli televizyonun rengini sonuna kadar açmak, müziğim sesini diplemek, gaza basıp öndeki arabanın kıçına yapışmak bunlardan sadece bazıları. buna genel olarak "bokunu çıkartmak" da deniyor türkçede.
hergün 2 defa bindiğim bostancı-bakırköy deniz otobüsünde sürekli tanık olduğum gerçek. dışarısı40 derece, giysileriniz terden sırtınıza yapışmış ve içine girdiğiniz deniz otobüsü tahminen 14 derece civarında. sürekli ensenize, kolunuza üfleyen soğuk hava da cabası.
herşeyden önce türklere okuma alışkalığını kazandırarak çözülecek bilgisizliktir. Alınan elektronik cihazların yanında verilen kullanım kılavuzunu bir okusalar birçok gerçeğin farkına varacaklar.

(bkz: eğitim şart)