bugün

herkesin samimiyetsizlikle taraf olduğu ilginç konu. oysa bu denli önemli olsaydı, bir çok ritüelin detayli anlatıldığı kuran'da buna yer verilirdi, halbuki hemen hic değinilmez insanın iradesine terk edilmiş bir alandır.
tıpkı polisin askerlik meselesi gibi yapay bir sorundur.

hiç derin olmayan, sanılanın aksine toplumun genelinde destek görmeyen ama siyasilerin uğraşları ile her zaman gündem olmuştur.

üniversiteye giremeyen yüzbinler varken sadece üniversiteli olup kampüse giremeyenlere odaklanılmıştır.
(bkz: türbana hala sorun diyebilmek)
asıl sorun edinmesi gerekenlerin edinmediği sorundur. olay tamamen şundan ibaret:
http://galeri.uludagsozlu...t%c3%bcrban-sorunu-71391/
ve bizim gibiler de gidip böyle tiplere "hayır böyle olmamalısınız" demeye çalışıyor. kime diyorsa.
siyaset malzemesi olarak kadının kara kutusunu * temsil eden türbanı, ellerinde koz olarak bulunduran din sömürgenlerinin erkeği namus silahı ile vurmak ve kontrol altına almak adına oynadığı oyundur. çünkü kadını zaptetmenin yolunu ilk olarak ikinci sınıf varlık ardından da seks objesi olarak görmek ve bunu günah a bağlamak ile bulmuşlardır. özellikle kadın a yönelik ağır yaptırımlar içeren kuralların da bu kuralların aksaması adına oluşturmuşlardır.

kadınını kutuya sokup kuzuya çeviren bu sistemi bir nevi tasmaya da benzetebilirsiniz. işin acı tarafı kadınların türbanı bir hak mış gibi sokaklarda bağırarak istemesidir. ancak gerçek, bu siyasi militanların amacının ne kadın ne de din özgürlüğü adına bunu yapmadıklarıdır. siyasi rant ın birer üyesi olan bu tiplerin, normal kadınlardan farkı siyasi bir güç ile yetkilendirilmiş olmalarıdır. bu rüşvet ile kendi cinsiyetlerine ihanet etmektedirler.

dün türban sorunu ile iktidara gelmiş parti, bu güne kadar ağızlarından eksik etmedikleri türban sorunu adı altındaki dümeni, bugün tüm yetkileri ve organları hakimiyeti altına almasına rağmen türban ile ilgili hiçbir adım ne de konusunu açmamıştır. düne kadar her cuma yapılan türban gösterileri bıçak gibi kesilmiştir. bunun adı siyasi malzemedir ve kullanılıp bir kenara atılmıştır. sorun değildir.
yıllardır memlekette adam gibi siyaset yapılamamasına sebep olan sorundur. sağ ve sol u birbirinden ayıran en keskin sorundur. direk olarak bölünmeye yol açan, ak parti hükumetini ve bu güne kadar savunucusu olan her hükumeti güçlendiren sorundur.

halbu ki sol bir parti tarafından demokrasiye uygun bir şekilde ortadan kaldırılsaydı yani ''sorun olması'' ortadan kaldırılsaydı, türban ın da kişisel özgürlük olduğu tüm partilerce savunulsaydı bu ülkede türban üzerinden siyaset yapma fırsatı da verilmemiş olurdu kimseye.

inanan insanlar illa ki başörtü takanlar veya sakal uzatanlar değildir. başı açık olup, sakal uzatmadan da inananlar var ve açık veya kapalı insanların çoğu bu kısıtlamayı anlamsız buluyor. şahsen kapalı bir aileden gelmiyorum ama kız kardeşim kapanmak istese buna nasıl engel olabilirim, ne hakla? sonra üniversiteye gitmek istese ve engellense ben nasıl üzülmeyeyim. annem, babam herkes akp ye oy verirdi o vakit kızlarının okuyabilmesi için.
bitse artık şu sorun, amerika da, ingiltere de bile türbanı ile okula giden kızlar var, böyle bir kısıtlama türkiye nin ayıbıdır. sorunu değil.
2013 türkiye'si için utanç duyulacak bir durumdur. öncelikle bi sorunun kaynağına inelim...

başörtüsü nedir ? islam inancına göre, allah'ın emrettiği şekilde bayanların başını kapatması ve saçlarını görünmeyecek şekilde gizlemesi için kullandıkları bir 'bez' dir. zamanında kadınlar fabrika olmadıgı için süslü şekilli birçok türban takamıyordu. o nedenle buldukları uygun bezlerle başlarını kapatıyorlardı kadınlar.

kim ne derse desin, başörtüsü allah'ın bir emridir isteyen uyar isteyen uymaz. buyrun allah'ın kitabı kur'an-ı kerim den de kaynak gösterdiğim entry. (#21801167)

şimdi gelelim ülkemizin içinde bulunduğu duruma. ülkemiz laik bir ülke. laikliği anayasasında bulunan 2 ülkeden birisiyiz.

peki laiklik nedir ? dar anlamda 'din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması' dır. tabi bundan hiçbirşey anlaşılmıyor. geniş anlamda ise 'devletin dini yoktur devlet tüzel kişidir ve devlet tüm dinlere tüm inançlara eşit davranmalıdır. devlet hukukla yönetilir.' peki ülkemiz laik mi ? buna siz karar verin en iyisi ama ben de bi kafa yordum bu duruma.

(bkz: laiklik nedir sorunsalı)

şimdi ülkemizde ne diyor bazı kesimler. ülkemiz laik bir ülke ve kamu kurumlarında türban yasak olmalıdır. adı türban ya da baş örtüsü ne olursa olsun, bu bezin kullanımı yasak olsun diyorlar. çünkü laik ülkeyiz. özellikle atatürkçüyüm diye geçinen kesimin böyle düşünmesi de ayrı. mesela bi düşünelim.. sayın önderimiz mustafa kemal laik bir devlet kurdu demi. peki aynı mustafa kemal 'din ve vicdan özgürlüğü' ilkesini kanunaştırmadı mı ? din ve vicdan özgürlüğü demek, ülke vatandaşlarının her durumda istediğine inanıp istediği dine ibadet etmesi demek değil midir ? madem ben dinimi inancımı özgürce yaşayamayacağım hani nerde atatürk'ün bir ilkesi ? peki şuna demeli. bundan bilmem kaç yıl öncesini düşünelim. sırf başörtüsü takıyor diye sırf dini inançlarından taviz vermediği için eğitim hakkından mahrum bırakılan kızlarımız vardı. ya dinin ya eğitimin ikilemine düşürüldü sayısızca insan. yazık değil midir ? peki olaya demokrasi açısından bakalım. bu demokratik midir ? yani eşitlikçi midir ? galatasaraylı da okuyor beşiktaşlı da, bursalı da okuyor ankaralı da, esmer de okuyor sarışın da, ateist de hristiyan da. peki neden %98 i müslüman olan bir ülkede müslüman inancına uygun giyinen bir kızın okuma hakkı elinden elinden alındı ? demokrasinin hangi kuralında yazıyor bu ayrım ? hepsini geçtim, diyelim ki başı kapalı bir kız geldi. 'başını açmazsan giremezsin' dediniz ve kız açtı başını girdi içeri. dersini işledi çıktı. şimdi o kızın ne düşündüğünü merak etmiyor musunuz ? siz o kızın başını açtınız da ne değişti. allah aşkına bi düşünün, neden açtınız başını ? bu kız gerici miydi ülkeyi mi bölüyordu vatan mı sattı ? ya da şunu diyelim, bu kızın düşüncesi ne olursa olsun başını açınca değişti mi ? bu kızın başı açılınca ne oldu ne ? değil senin gibi düşünmek, sana düşman oluyor. atatürkçüyüm diyorsun laikim diyorsun ve bu kızın dinine saygı duymuyorsun. o zaman da bu kız senin önderin atatürk'e düşman oluyor. senin o çok sevdiğin ya da seviyor gibi yaptığın o değerli öndere düşman oldu bu kız. sizin yüzünüzden hem de.

ne demokrasiye ne din ve vicdan özgürlüğüne ne de laikliğe sığmayan bu hareket utanç vericidir. düşünsenize, kadınlara seçme seçilme hakkını 1974 de veren isviçre kendi kendine 'biz ne utanç duyulacak şey yapmışız ki 1974 e kadar kadınlarımıza haksızlık yapmışız' diyorlar. 21. yy türkiye'sine yakışmayan demokrasiye sığmayan baskıcı ve eşitsizlik tabanlı yönetim, bundan 30 yıl sonrasındaki neslimiz için çok saçma gelecek. ne ilginç ya sırf başın kapalı diye mi okuyamadın sen anne ? soruları soracaklar, ne saçmaymış ya diyecekler.

bir erkek olarak bu utanç verici ve ülkemize yakışmayan yasakların tamamen kaldırılmasından yanayım. son olarak, mecliste giyilsin demiyorum çünkü meclis iç tüzüğü ayrıdır. ama en azından kamu kuruluşlarında okullarda vs yasak olması tamamen utanç vericidir. tabi belli yerlerde kılık kıyafet kullanımı kuralları vardır. mecliste sadece frak giyilecek kuralı varsa pantolon da giyemezsin baş örtüsü de. ama herşeyin serbest türbanın yasak olduğu yerler utanç vermekten başka birşey yapmaz..

son olarak, bazı açık kızlar da bu yasakların devamından yana. kız başını açıp içeri girince senin gibi mi oldu ne değişti ? hepsini geçtim, şunu bi düşün. sana 'başını kapat da içeri gir' deseler ne hissedersin ? bak zorla senin başını kapatmak istiyorlar ne diyeceksin ? işte iran'da zorla başını kapatıyorlar kızların. eğer sen buna karşı çıkıyorsan bırak da biraz saygı duy. türkiye de müslüman iran da. ama iran'da zorla saç kapatanlar türkiye'de zorla saç açtırıyor. biz ikisine de karşıyız. yahu bırakın isteyen bikini giysin isteyen haşema isteyen başını kapatsın isteyen mini etek giysin gelsin size ne ? sanane benim annemin ablamın eşimin elbisesinden. senin başka insanların elbisesine karışman da insan haklarına aykırıdır.

kısacası neresinden tutarsanız tutun olumlu hiçbir yanı olmayan, tamamen özgürlük karşıtı demokrasi karşıtı, din ve vicdan özgürlüğü karşıtı, insan hakları ihlali sayılacak ve atatürkçülüğe yakışmayacak bir hareketten başka birşey değil bu. yanlışım varsa affola ben böyle düşünüyorum. ülkemizin böyle aptalca kısıtlamalarla adını duyurması da utandırmıyor değil beni..
aslında var olmayan bir sorundur. bazılarının provakatatif amaçlı çıkarları için sürekli gündemi meşgul etmeleri söz konusudur...
ve bu konuda ki görüşlerime gelecek olursak... türban bir sorun değildir. isteyen istediği yerde takabilir. devlet güçlerinin buna karışması ya da bu konulara muhaliflerin ortalıkta nutuk atması yanlıştır...
iki tarafında empati kuramaması ve katılaşmış kişi için değiştirilmesi zor olan yargılar sonucu oluşan sorundur.
ülkemizin en büyük ahlaki sorunudur.

öncelikle türbanın dinle bir alakası olduğunu düşünmüyorum. bu yazdıklarımdan din düşmanlığı çıkarmayın. ama dinsizimdir kendim o yüzden böyle bişey yapmış olsamda umrumda değil. türban denen şey örtünmenin çok ötesinde bir sapkınlıktır. türban takmayan herhangi bir geleneksel anadolu kadını türban takan bir kadından daha örtünmüş bir vaziyettedir.

türban, sümer seks rahibelerinden bu yana ortadoğu dinleri tarafından kadınlara dayatılmış bir şeydir. aradaki farklılıkları evrilişleri burada anlatmayacağım onlar kitap konusu zaten. bunun dışında rahibelerin, aşırı katolik kadınların çok dindar musevilerin bu şekilde örtündüklerini görüyoruz

(sümer seks rahibeleri falan derken kendi çapımda hakaret etmeye çalışmıyorum. sümerlerde erkeklere seks öğreten kadınlar tapınaklarda yaşar ve bunların örtünmesi gerekirdi. bu yasal olarak seks yapan kadın anlamındaki örtüydü. yüzyıllar sonra asur kralı bir emir vererek evli kadınların başlarının örtünmesi gerektiğini söyledi. bu da aslında yasal olarak seks yapan kadınların kafasında bir örtü olması anlamını taşır.)

türkiye de ise türban son 30 40 yılın ürünüdür. halk arasında hiç bir zaman böylesine sapkın bir giyim çeşidi rağbet görmedi. ta ki gelenekcilikle alakası olmayan cemaatler, tarikatlar, sohbetler, gerici edebiyatçıların yazdığı romanlar ve televizyon dizilerinde yapılmaya başlanan toplum mühendisliği baskın gelene dek. işte o zaman şehirlerde geleneksel olarak örtünmüş kadınlar bile türbanlı giyim tarzını benimsemeye başladılar.

işte şu anadolu kadınının konuşmasını dinleyin entrymle ilgili olan kısmı ise 1.40 2. dakika arasında geçiyor. bu iş aynen böyledir arkadaşlar.

https://www.facebook.com/video.php?v=170891776599294

ben bir erkek olarak çok açık net söyleyebilirim ki. alev alev yanan türbanları topuklu ayakkabıları şık çantalarıyla gezinen bir kadın bana her zaman şeytani ve tahrikkar gelmiştir. ancak abartısız sade giyinen başı açık hafif makyajlı ve mini etekli bir kadın ise saf duygularla bilinçaltıma narin, kırılmaması gereken bir insan mesajı göndermiştir.

sizler bizleri bu halkın geleneklerine karşı olmakla suçluyorsunuz. ancak sizlerin bu halkın geleneklerinden zerre haberi yok ve bu halkın geleneklerine en büyük düşmanlığı bu sapıkça giyim tarzına bulaşmakla kadın erkek farketmeksizin bu sapık kıyafetin zihinlere yansımasıyla yönlendirildikçe bu tarzın zihniyetini benimsedikçe asıl sizler bu halktan kopuyorsunuz.
bu ülkenin kanseridir.
ulan millet insansız hava aracı yaptı biz halen türban yasak olmalimi olmamalı mi onu tartışıyoruz .
bu ülkedeki tatlı su kemalistlerinin ve arapperest yobazların gerizekalı olduğunu anlamamızı sağlar. iki tarafta son derece aptaldır. ikiside Başbuğumuz Mustafa Kemal Atatürkü makatından anlamıştır.