yazın en sinir eden hallerinden biridir. şipidik terliklerinizi şortunuzu giyip bakkala diye çıkarsınız. iki adım attıktan sonra küçücük bir taş parçası yerden sekip önce ayağınızın altına girer ve tabanınıza batarak sizi kıvrandırır ve oradan da parmak aralarınıza kaçar. özellikle de küçük parmağınızın arasına. ayağınız kaldırıp sallarsınız ama saklanmıştır namussuz bir türlü düşmez. mecburen durup elinizle parmak aralarınızı yoklamak zorunda kalırsınız. bir kere de olmaz üstelik. her 15 metrede bir mutlaka bir taş parçası atlar terliğinize sözleşmişler gibi. eve döndüğünüzde bir de fırça yersiniz annenizden ; "iki dakikalık yerden yarım saatte gelemedin".

terlik güzel ama sırf bunun yüzünden giymemeye ya da kapalı terlik giymeye özen gösteriyorum. belki de ben terlikle yürümeyi bilmiyorum ne bileyim birden abartıyormuşum gibi geldi şimdi.
diken batması kadar sinir bir hadisedir.
(bkz: hayata dair iç burkan detaylar)
terlik gidilcek yöne doğru fırlatılır ve terliğe ulaşınca tekrar giyilir.
Bot giyilip bağlandıktan sonra içinden taş çıkması kadar üzücü değildir.