bugün

Sonuna gelmiş gibi hissediyorum. Bundan ötesi ya çöl ya da sahil. Önümde bir tepe daha var. Atlatırsam ikisinden birini göreceğim. Yıllardır dümdüz asfaltta yürüyorum. Bir yere vardığım yok, yolun sonu da henüz yok. Sonunu görene kadar yol kenarından çiçek toplayabilecek miyim? Yoksa haldır haldır gidip sonunda uçurumla bir yok mu olacağım? Yürüdükçe etrafta köyler görüyorum. insanları mutlu, gülüyor eğleniyor. Bazen benimle bir bu yollardan yürüyenler de o köylerde kalıyor. Yeni, yerleşik hayat buluyor. Ben kendi köyümü bulabilecek miyim? Bir yere yerleşebilecek miyim?
Sizin insanlara olan güveninizi yerle bir edip hayatına devam eden piçler var.
Sikindirik bir insansanız yalnız geberin ve kimseye bulaşmayın.
Çoğunu sevmiyorum buradaki yazarların.
mutluluğun son halkasıydı belki de. ama ayağa kalktı ve gidiyorum dedi. gitme demedim. sana ve senin ellerine,gözlerine, sarılmana ihtiyacım var demedim. ruhuma şifa oldun şimdi gidip de beni buraya çivi gibi çakma demedim. senin bende ki yerin hayatımın puzzle'ını tamamlıyor gidip de bu puzzle'ı eksik bırakma demedim. bir sigara yaktım, gidişini izledim. her attığı adım da biraz daha uzaklaştı, giderek küçülmeye başladı gözümde . arkasını dönüp hiç bakmadı, bir süre sonra gözden tamamen kayboldu. ve bir hikaye bu şekilde bitmiş oldu.
çöldeyim ve kırkayaklardan başka avlayabilip yiyebileceğim şey yok.hurma dalından kestiğim çomak tek silahım.idrarımla ıslatıp başıma sardığım tişört su kaybımı önlüyor.ne zaman düze çıkarım bilmiyorum hem kum ful kum.
insanlar boyları konusunda neden yalan söyler? istisnasız herkes 3-10 cm arası uzatıyor. hayır yemiyoruz paşam.
Bana bir şeyler anlat
Canim çok sıkılıyor
Bana bir şeyler anlat
içim içimden geçiyor
Yanimdasin susuyorsun
Susuyor konusmuyorsun
Bakiyor görmüyorsun
Dokunsan donacagim
içimde intihar korkusu var.
hayal etsenize; beraber yalnızlığın kollarına atlayıp, bir olup, kimsenin erişemeyeceği bir boşluğu doldurup, aynı zamanda o boşlukta kaybolup bir oluşunuzu bulduğunuz insanın yanı başınızda olduğunu.. ne yücedir sevgilinin yanaklarında gezen minik eller ve kalbini ortaya koyan gözler...
ey güzel hamfendi kullar allah size o elleri o parmakları aylaynırın ucunu onun katına çıkartın diye vermedi.
Vay orospu çocuğu senin Amına koyayım.
Bu depresif ruh halinden ve uykuculuktan kurtulmak istiyorum çok ciddi problemler var hayatimda ve hic istemediğim kadar acayip mutsuzum hala mal mal sakalara guluyorum ve yapmaya Calisiyorum .
Bir şehri terketmek kadar vahim bir durum yokmuş. içerisinde doğduğun, okuduğun, sevdalandığın hatta yuva kurduğun şehri bir bilinmeze tercih etmek kesinlikle çok güçmüş. Şartlar her ne olursa olsun insan bir yanını yıkıp öyle gidiyor. Her sokağını sevdanla adımladığın, ucuz dönercilerinde kalite aradığın, trafiğinden şikayet edip yol üstü maceralarını zihninden atamadığın, binbir çeşit insaninin hikayesine dokundugun şehri maaşı iyi bir işe tercih etmek akıl karı değilmiş.
yöneticilerin insanları millet adı altında bölüp damgalayıp aralarında paylaşması, ülke adı altında tel örgü çemberi içerisinde tutup sömürmeleri, hiçbir insan için onur kaynağı olamaz, kendinize gelin lanet olsun.
ayrıca tanrıyla görüşüldü, tanrı savaşmamızı istiyor diyerek, yöneticilerin mefaati için savaşmayı bırakın, siz geri zekalı mısınız ?
Şu an afrika da herhangi bir kabilede bir insan tanrıya kurban ediliyor. Bunu işin kötü tarafı sanıyorsunuz ama maalesef o insan öbür dünyada cehennemde yanacak çünkü allaha inanmıyor. Herhangi saçma bir şeye inanıyor ve cennete gideceğini sanıyor.
13ü doğumgünümdü.

Yıllardır kimse bilmez tarih olarak, daha doğrusu yazmaz bir yerde. Sözlükler dışında bir yerde yazmadığım için.

Burç konuları açılınca, ya da birinin doğum gününe program yapılırken ya da bir kadın ile flört edilirken sorulurdu, söylerdim öyle.

Tabiki kimse hatırlamadı. Hoş öyle bir beklentim de yoktu, yıllardır böyle çünkü. Birkaç zaman sonra aa senin doğum günün o gün müydü niye söylemedin birşey yapardık seneye mutlaka yapalım birşeyler muhabbetleri dönecek.

insan ister istemez bir buruklaşıyor, kimseyi kandırmaya gerek yok, ha belki ufaktan da en azından birkaç kişiden bir beklentim vardı yalan söylemeye gerek yok.

Ha olmadı, canları sağolsun.

Kendime de hep şu notu söylerim; dostların doğduğun tarihte değil de; doğduğuna şükrettikleri gün doğum gününü kutlasınlar diye.

Bir gün doğdumuza şükredecek bir insan evladı olur herhalde.
Dün kendimi ilk kez yaşlı ve yorgun hissettim ama bu öyle herkese söylenmez, en iyisi buraya yazayım. kendimi her olaydan sonra daha bitkin hissediyorum. bir de yalnızlık beni çok korkutmaya başladı artık. çok güzel arkadaşlarım var, onların biz yanındayız demeleri de gözlerimi doldurmaya başladı.
tamam ben iyi bi insan değilim. olmadım da. ama aynı anda bu kadar terkedilmeyi, yarı yolda bırakılmayi, itilmeyi, sevilmemeyi hak edecek kadar da kötü değilim ya. kendi vicdanım herkesten çok yargıladı astı beni kendi secimlerim yüzünden.
vazgeçmemeyi pes etmemeyi güçlü durmayı daha az düşünür oldum.
öyle şeyler yaşıyorum ki oha bu nasıl benim başıma geldi ya şimdi diye sokaklarda falan koşmak istiyorum.
diyeceklerim bu kadar.
Evet arkadaşlar sizi yarınımın nasıl geçeceğini yazmak istiyorum. yarın sabah 8:30'da dersim var benim bu derse yetişebilmem için 7:30'da kalkmam gerekiyor dersim onda bitiyor bittikten sonra 3 saat aram var bu 3 saat arada yemek yemem lazım biraz ispanyolca çalışmam lazım ve vizelerim yaklaştığı için birazda bölümünün derslerine çalışman sonra saat 1:00'i olduğunda başka bir dersim başlıyor bu arada ispanyolca dersi de veriyorum okuldan birine bunuda yarın ya da Salı günü araya sıkıştırmam lazım daha sonra diğer dersim 2:30'da bitiyor arada 1 saat boşluğum var benim yukardaki hocayı yakalamam lazım gerçek ispanyol olanı Çünkü gramer açısından sormam gereken bir soru var daha daha sonra otobüse binip kursa gitmem lazım orada ders beşte başlıyor sekize kadar ordayım eve gelmem anca dokuz olacak garibim ben. Yatıyorum. Acımı okuduğunuz için teşekkürler. Esen kalın.
Muhtaç olmasam şu evde 5 dakika durmam. Durursam cümle alem siksin beni. Ama az kaldı az. Siktir olup gidicem buralardan.
uzun ince bir odadayım, içiyorum gündüz gece.
içkim yok, yüzde ellimi evde zor tutuyorum.
akşam olsa da içsem.
Son günlerde ne yapsam zevk vermiyor. Ne çevremdekilerle konuşmak ne de normal zamanda yaptığım şeyler sanırım bir değişiklik lazım.
Yalnızım çünkü birini yeniden tanımaya çok üşeniyorum. Ne yer, ne içer, en güzel neresinden koklanır, en öpülesi yeri neresidir, neye kızar, neye küser, neye sevinir. “işin yoksa bi’ ton kavga et” evresine gelmeden önce, “işin yoksa sarıl, öpüş” kısmında bırakıyorum ipin ucunu. içimde beni bu noktaya getirebilecek kadar yormuş olanların inadına mutlu olma isteği var, dışımda asık suratım, her iltifatı küfür gibi işiten kulaklarım, kimsenin gözüne bir diğerinden farklı bakamayan gözlerim.. Belki bu his bazısına çok tanıdık, bazısına çok yabancı geliyordur lakin benim ilk kez içerisinde bulunduğum; bundan bir sene evvelinde bana anlatılsa çok yabancı gelebilecek, bundan bir sene sonrasında anlatılsa çok tanıdık gelebilecek bir his. Bir his. O his de olmasa topyekün “hissizleştim” diyeceğim, hissizleştiğini hissetmek de bir his ya sahi.
Şimdi buna sevinmeli miyim?
bir kız görüyosun. sana gülüyor. sana huzur veriyor. sonra diyorsun ki ben bunu dünyanın en mutlu kadını ederim.

öyle ya da böyle hayatına giriyorsun işte. en başta güzel gidecek gibi olsa da mutlu olup sana huzur verse de olmuyor. hep bir kavga küslük en sonunda barışma. ağlıyorsun haberi yok. sessizce çıkıyorsun hayatından bir gece uyduruk bir bahaneyle. bir süre geçiyor.

yokluğu soğuk gibi parçalıyor içini. bunu bile söylemeye yüzün yok. pişman oluyorsun. bir bakıyorsun ki o öyle de mutlu. belki de daha mutlu. insan yeniden hayatına girmek istiyor. istese de yapamıyor.

çünkü o mutlu. senin o kadar istediğin şeyi o başkalarıyla da yaşayabiliyor. ne yapabilirsin ki artık. her gün acı çekmek bir çözüm değil.

bir sefer denedim mesaj attım. silmiş adımı. 7 ay geçti. görmezden geliyor şimdi.

demek ki ne kadar mutlu etmek istediysem o kadar yaralamışım sevdiğimi.

gözyaşı çözüm değil. gitmek istesem de olmuyor. hayat çok garip ve bir o kadar kısa. ne yapacağımızı bilmeden hayat nehrinde küreksiz bir sandalda akıp gidiyoruz.
sempatik bir yüze sahip olmayan erkekler artık gerçekten cici bebe yerken ya da dişlerini fırçalarken fotoğraf çekmeye son versinler. çekmekte ayak diretiyorlarsa da sosyal medyada yayınlamasınlar son ricam.

olmuyor arkadaşım, sende durmuyor o fotoğraf. sen git kedi kovala, bak kedinin de favı çok olur. onun ekmeğini ye.