bugün

çamaşır ipinden topladığın çamaşırları kucaklayıp odaya götürmek istemişsin de bir iki parça yere düşmüş, onları almak için eğilmişsin birkaç parça daha düşmüş yere. olmuyor bir şeyler, elimde tutmak istedikçe düşüyorum.
my babel tongue, my come undone.
my prison kiss, my dying wish.

angel of doubt came down.
Yarın önemli bir finalim var. Sabahtan beri çalışıyorum ama her şeyi unutmuşum. Çok stresliyim. Ne yapacağımı bilmeden uyumaya gidiyorum sözlük. Sabah erken kalkacağım.
kaç para ulen bi bedelli askerlik yasası çıkarmak. ( 93'lülere vurursa iyi olur. )

1 yıl sonra gelen edit: vicdansızlar, okulu bitirdim, 5 ay askerlik yaptım, 4 aydır çalışıyorum işe başladım şimdilerde konuşuluyor bedelli askerlik. vicdansızlar bilseydim hiç gitmezdim askere 15bin tl nedir ya.
Ben sevgilimi bugün haksız yere üzdüm baya kızdım ona. O da çok kırıldı tabi haklı da... Hiç sevmiyorum haklı olmasını ama haklı işte. (Sadece bugün için haklı). iste bi ara denk gelirde görürse buraya onun için bi "seni çok seviyorum en çok ben seviyorum" bırakıyorum ve kaçıyorum.
insanlar sanıyor ki terkeden vicdansız. halbuki bilmiyorlar o noktaya nasıl geliniyor. geride kalan magduru iyi oynuyor ama hiçbir zaman terk ettirecek kadar ne yaptığının farkına bile varmıyor.
hayatta birini terkedebileceğimi hiç düşünmedim. ben de terk edene birşey olmaz sanırdım ta ki terkedene kadar. halbuki olan bana olmuş, ne kadar değersiz olduğumu anladım. ben ki benimsediği şeyleri hayatından kolay atamayan , kimseyi yarı yolda bırakmayan insandım ama oluyormuş. ben terk ettim sanarken çoktan terkedilmişim aslında. acı çekiyor muyum ? hayır çekmiyorum , çünkü geriye baktıkça ne kadar doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum. bazı insanlara emek fazla gelir, taşıyamaz bizimkisi de o hesap işte. denedim,uğraştım,sabrettim değişen ne oldu koca bir hiç. sonunda suçlu ilan edilmek bile istendim. umrumda mı çok değil ama hak etmediğimin olmasını sindiremedim hiç.
şimdi önüme bakma zamanı. geridekilerle yaşanmadığını biliyorum artık. kendimi nasıl mutlu görmek istiyorsam onları yapıyorum.
ve biliyorum ki güzel günler yakında.
Çok sıcak.
Ne kadar gerizekalıysam artık Çalışsam da olmuyor çalışmasam da. Ben de çalışmamaya karar verdim.

Böyle finallerin ta mk. Mübarek ramazanda bu yapılmaz, yazıklar olsun hoca.
You know, they never seemed to talk. They just sat there on a bench together. Well that's what we all want, isn't it? A woman to be quiet with.
WhatsApp ta yanlış sohbete atılan çok yanlış fotoğraf demek istiyorum
Arkadaşlar psikolojim bozuldu diyip kontağı kapatasım var.
yine yaralarımı sardın...
Vasıfsiz bir insan olmak istemiyorum.
Dilini, çenesini tutamayıp sır saklayamayan insan, gözümde orospudan daha aşağılıktır.

Arz ederim.
Burcu seni seviyorum. Muhtemelen okuyorsun ama olsun. Ben yinede söyleyim dedim.
Yürüyor ancak bir yere varmak istemiyorum.
Sesler işitiyorum,
her adımda değişen, değiştikce adım başı kendime nereye gittiğimi soruyorum.
Bir yere gitmiyorum, dönüp dolaşıp aynı sona dayanıyorum.
Son.
Bu adım son, şuraya varınca son.
Bir yere varmıyorum.
Sıkılınca geriye bir kaç adım atıp daha önce duyduğum sesleri yeniden duyup kendime tanıdık pansumanlar yapıyorum.
Bazen birden fazla adım atıyorum geriye
ama bakmıyorum,
geriye bakmıyorum.
ileri gittikçe bana değişik seslenen sesler arıyorum, bazan aramıyorum.
O sesler bana adımı oluşturan harflerle sesleniyorlar.
Orada biri mi var diye soruyorum.
Bir adım sonra cevabı işiyiyorum.
Yol, yok ,yok..
Yırtık ayakkabısından çıkan slap sesi ile arkadaş olan adama benziyorum.
Odama benziyorum.
Üst üste on kat boya atılmış odamın duvarına.
Bir adım daha atıyorum
Başka bir renk çıkıyor altımdan
Yeni bir yere varmıyorum.

Senin nerede olduğunu bilmiyor olduğumdan beri nereye gittiğimi bilmiyorum.
Cebimde bir tane bile belki yok.
O yüzden burada olsun,
Ne yöne atarsam adımımı atayım
Hızlı hızlı yavaş yavaş yavaş nereye varmak istediğimi bilmiyorum.
Bir yere gitmekte istemiyorum artık,
Sadece adım atıyorum.
Bir de duvarını boyuyorum yine odamın.
Kendime bir kat daha renk atıyorum.
Burdayım, gitmiyorum.

ö.s.ö
insanlar sevilmek için, eşyalar kullanılmak için yaratıldılar. Dünyadaki kaosun nedeni eşyaların sevilip insanların kullanılmalarıdır.
Yarın hayatımın en zor günlerinden biri beni bekliyor. Yarında gün bitecek olmasının ferahlığıyla ertesi günün güneşine olan inancımla yine bir mücadele. Hayatıma çelmenin daniskasını takanlarla yıllar sonra... O aklımı parçalarcasına unutmak istediğim günleri saatleri anları ; zerre empati kurmayı beceremeyen sözde mesleğini icra edenlerin önünde yeniden anlatacak ve hatırlayacak olmak... Ama ne var ki ben yine güleceğim. Bu da geçecek ve yine o özel küfrümü edeceğim; güleceğim.
Kyk kredisi almıştım. ilk taahhütnameyi evdekiler almamı istemediği için onaylamamıştım ama sonradan taahhütname ek süresi çıktı ve kimseye sormadan onayladım e-devletten. Sırf param olmadığı için mahçup olmamak için aldım bu kartı (...). Bir anda o kadar parayı görünce sanki bedavaymış hiç ödemeyecekmişim gibi harcadım yedim içtim sıçtım. Bol bol içki sofrası fotoğrafı atmıştım anın görüntüsüne. Pizzalar, dürümler, hamburgerler, viskiler havada uçuşuyordu. Bir kaç ay geçtikten sonra anneme kart aldığımı söylemiştim. Kızdı. Haklıydı tabi. Sonra dedemlere gittiğimizde konuyu açtım. Dayımlara falan da söyledim kart aldığımı. Kime dediysem keşke almasaydın dediler. Bu karta bulaşan arkadaşlarımı da dinlemedim kartı alırken. Hala kyk borcu ödüyorum diyen abileri de dinlemedim... Keşke dinleseymişim. 2050 lira devletin verdiği paranın borcu var. Kredi ve gelecek ayın parasını yediğimin borçlarını annem ödedi taksit taksit. Bi bitmedi borç. En son 400+ kalmıştı tek seferde ödedik. Asgerisini ödeyerek bitmezdi o borç. Allah annemden razı olsun. Kimden isteyebilirdim ki? Babam kartı duysa ağzıma sıçardı. Sorunlu bir babam var. Gerçekten büyük sıkıntılı...

Yarın soğuk hava deposuna gidip işi konuşacağım. Adama durumdan bahsedeceğim. Geçen sene de gitme hevesim vardı ama haydar adını verdikleri işi yaptırdılar bize. kamyon ve kocaman tırları indirdik. 45 liralık bir iş değil gerçekten. Soğuk hava deposunun bir sürü bölümü var. En zorunu yaptırdılar bize. Bir sefer gidince 1 hafta yerinizden kalkamaz acemi bir insan. Zamanla yarışıyorsunuz. Karşı taraftan iki kişi kiraz dolu kasayı (bazıları aşırı büyük kasa. Ekmek kasaası gibi ve elinizi kesiyor) makineye koyuyor. Makine 10 metre vardır aşşağı yukarı. Kasalar tahmini 20 cm aralıklarla konuluyor ard arda. içeride yıkanıp soğuyan kirazları alıyoruz istifliyoruz iki kişi. Mola verme şansın yok. O kasa yerinden kalkmıyor. Makine seni beklemiyor. 10 saniye geciktirsen kasa yere düşecek. Yerdeki kasayı toplamaya kalksan diğer kasa düşecek. Makineyi kapatsan başındakiler laf edecek. Yani acemi bir kişinin yapacağı bir iş değil ya. En az 10-15 kişiyle nöbetleşe yapmak lazım... Her neyse burada iş giricem inşallah. içeride kiraz ayıklama, paketleme, taşıma işleri var. Gündelik 45 lira. Sabah 9 akşam 5. Serviste var. Burada çalışıp borcumu ödeyip anneme de biraz para verip kendime harçlık çıkartmam lazım. 2 buçuk ay çalışsam iyi olacak. Şans dileyin bana yine haydar vermesinler (:
Böyle toplumun da adaletinin de ta amına koyim. Ben uyumaya gidiyorum. Evet.
Sanırım yaşlandım. Doğum günümü annem dışında kimse kutlamadı. Ve bundan memnunum.
Sınıf öğretmenliği okumak istiyorum inşallah yurda yakın bir üniversiteye yerleşirim ve direk atanırım sıkıldım evimden her gün her vakit kavga mı olur bir evde gideyim de bir kyk yurtlarına göreyim günümü bir çalışmak istiyorum ehliyet almak için sonra il dışına çıkacağım için paramda olur banka da evdekilerden para istemem bir o sarı kız var ya onu ne zamandır görmüyorum onu özledim işte engel attı tartıştık her gün aklımda gerçi arkamdan vurdu beni .
Söylemek istediğim tek şeey, Lez yok mu ya?
bu sefer geliyorum yanina.(göğe bakarak)

coming soon...
hiç plan yapmamışken bir arkadaşı görmek için şehir değiştirmiştim. o günün sabahı uzun zamandır konuşmadığım birisinden mesaj geldi. sohbetimiz eskisi gibi ilerledi. ilerledikçe onun çevresinde ki bazı kişilerle tanıştım. bazı kişilerde ki bazısı hayatıma girdi. ilkler her zaman güzeldir. ilk çocuk, ilk adım, ilk nefes, ilk kez el ele tutuşmak, ilk kez sevişmek, ilk kez ayrılmak bile güzeldir. en azından tecrübe katar yediğin o ilk tekme. burada önemli olan her anı ilk gün ki gibi yaşamaktır. bazı insanlar çıkıyor karşınıza sanki yıllardır tanışıyormuşsunuz hissi oluşuveriyor. bu '' bazı'' da o kişilerdendi benim için.

aradan zaman geçti kader o ya. onun annesi benim peder bey hastalandı. kaderin cilvesi bu olsa gerek. ikimiz de ailemizle ilgilenmek zorundaydık. birbirimize ayıracak pek vaktimiz yoktu. o kısacık vakti de birbirimizin annesini, babasını sormakla geçiyordu. bir süre sonra o ufacık ayırdığımız zaman da yitip gitti. hiç konuşmamaya başladık. aranızda bypass'ı bilen varsa el kaldırsın? tamam şimdi indirin ellerinizi. bilmeyenler için açıklıyorum. azraille çift kale maç yapmanın adını bypass koymuşlar. babamın ameliyat haftası gelmişti. beni babam büyüttüğünden bu hayatta tek önem verdiğim 2 kişiden birisidir. sırf her an yanımda hissedeyim diye imzasını koluma yazdırmışlığım var. neyse işte. o hafta bana hiç yazmadı. en çok desteği de ondan beklemiştim. çünkü allah bana mesaj yollamış olabilirdi. sana bir hatun yolluyorum ve bu zor zamanında yanında olacak diye. olmamıştı. en son buluştuğumuz da annesinin yanından hastaneden geliyordu üstünde eşofman vardı '' beni bu şekilde son görüşün olacak '' demişti paspallığını vurgulayarak.. gerçekten de onu son görüşüm oldu.

bazı şeyler hemen başlar hemen biter. hem de tek bir söz söylenmeden.

bunları neden yazdım bilmiyorum belki 2 saat sonra bu yazdıklarımdan pişmanlık duyacağım. benim gibi derdini anlatamayan insanlar yazarak boşaltıyor içinde ki zehri.

- bu entry üstün tolkien teknolojisi tarafından tasarlanmıştır, bir süre sonra kendini yok edecektir-.