bugün

terim'in halen görevde olması.
terimin hala hayatta olması.
havanın kapalı olduğu şu pazar gününde evde oturup müzik dinlemek ya da bol aksiyonlu bilgisayar oyunu oynamak yerine çalışmaya gidicem. hayatımın günde 10 saati boşa gidiyor.
Hangi birini sayayım ki ?
o'nun hasta oluşumu düşünüp canını sıkması. üzülme cancağzım altı üstü grip. yakında gayet iyi olurum.
işsizlik.
Ders calisamamam.
(bkz: kardeş).
Eski sevgili. Onun aq
canını sıkan şeyleri yazmaya üşenmek.
Ne zaman yeni bi şey alsam 2 gün sonra indirime giriyor sözlük öyle bi hayat.
memleket meselesinin önüne geçen bir mesele yok.

(bkz: ne olacak bu memleketin hali)
Bir şeye hasret iken, türlü listeler hazırlayıp dururum. NE zamanki istediğimi elde ederim, işte o zaman hazırladığım o listeler hiçbir işime yaramaz. ilginç bir şekilde bişey oluyor ve ben tüm hevesimi kaybediyorum, sanırım fakirlik iliklerime kadar işledi. Zira ihtiyaç sahibi olunca mutlu, ihtiyacım yok iken mutsuz oluyorum..
Canımı sıkmayan şeyleri yazsam.
Günde 1 saat süreyle bile istediğimiz yere veya 'an'a ışınlanmak gibi bir seçeneğimizin olmaması.
counter jungle. 2 eldir bundan veriyoruz.
Merzifon'da yaşamak.
Hiç bir türlü mutlu olamamak. iyi şeyler için çabalayıp da elde olanın hiç bir şey olması.
Sıkılmak, ağlamak, dayanamamak, hiç bir şey yapamamak, boş boş düşünmek, ne için yaşadığını bilememek.
Kimseyi beğenmemek..

Ama beğenilecek gibi de değiller ki abi tiplere bak.

Arkadaşım yok niye yok

Tiplere bak amk tabi olmaz.
hayat, tabağına bir şeyler koyuyor ve sen istemem diyemiyorsun. bazı şeyleri kabullenmeyi öğreniyorsun. mesela çok istediğin bir şeye asla bütünüyle sahip olamıyorsun. ucundan köşesinden yetinmekle kalıyorsun. asla tatmin etmiyor seni, ona ulaşmak için kurduğun hayaller harcadığın enerji seni vazgeçmekten alıkoyuyor. hayat, tabağına ne koyuyorsa kabulleniyorsun işte. bazen öyle bir noktaya getiriyor ki seni ne ilerleyebilirsin ne geri dönebilirsin. ne elindekileri kaybedebilirsin ne de onlarla yetinebilirsin. kısır bir döngü gibi. mutluluğun peşinden koşup asla ona ulaşamamak gibi. ulaştım sanarken bir bakmışsın daha çok yol kat etmen gerekiyor. yolun bilinmezliği ve uzunluğu seni ürkütsede sonunda ne olacağını merak ediyorsun. sağ cebinden eksik etmediğin umutların devreye giriyor. 'ilerde güzel günler vardır belki.' ama ilerisi çıkmaz sokak. kaybolacağını bile bile yürürsün bazen. daha önce de kayboldun, yolu buldun. olsun. yine kaybol, yine bulursun. hayat kısır döngüden ibaret ve ben sıkışıp kaldım. tatlı bir umursamazlıkla kaybolmaya devam ediyorum. belki o yolda benim gibi kaybolmuş insanlarla karşılaşırım, belki yolumuzu buluruz. belki sağ cebimizde ki umutları bölüşürüz. dedim ya belki, mutluluğa ulaşırız.
yarın yüzümdeki en sahici gülümsemle gelen misafirleri ağırlayacağım "teşekkür ederim iyiyim siz nasılsınız işte bunda olmadı inşallah şubat bilmiyorum kısmet tabi..." cümlesini kaç defa kurayacağım acaba ?
Hastayım sözlük.
dalga git gide gözümün önünde azalıyor ya anı zamanda kafamda ki de azalıyor ya bir canım sıkılıyor o sırada anlatamam.
vizeler, finaller, parasızlık.
gülşen'in büyük hatırın var yerine ellerinden öper'e klip çekmesi...

Derdimi sikeyim