bugün

Yanimdan ayrilmayan en kötü dostum.
Tarihte ilk sigara karşıtı kampanyayı başlatan kişi Aldolf Hitler'dir.
bıraksam diyordum da ne gereği var ? üç beş eksik yaşamışım, başımın gözümün sadakası olsun ekolojik döngüye.
Ekonomik sebeplerden dolayı bıraktığım ürün. Özelliklede %90nının vergiye gitmesi önayak oldu. Ucuz olsa sağlık falan demem içerim. işte paranın bana yaptığı.
yeri geldiğinde en büyük sırdaşınız olur, yeri gelir en yakın arkadaşınız ve yeri gelir sevgiliniz. uzun süredir kullanıcı iseniz yeri geldiğinde s*vişirsiniz bile. içenlerin %60 kısmı bırakmak istemez çünkü yalnız hissedildiğinde yakılır sigara. zaten içenlerin %60'ı yalnız. güzel birşey fakat tavsiye etmiyorum, etmiyoruz.
Sağliğa zararli olmasina ragmen bi işle ugrasildigi sirada icildiginde konsantrasyonu güçlendirdigi kesin.
sigarayı bırakma hattını arayın arkadaşlar. gerçekten çok yardımcı oluyorlar.
tabi aradığınız saattlerde motorize ekiplerinde çalışıyor olması gerekli.

görsel
Bir kere yaşıyoruz diye düşünüp içtiğim şey, iyi bir ikiliyiz az içince zararıda az oluyor. Günde 2 paket bitiren adamın ağlaması çok saçma, sadece sigara değil neyi çok tüketirsen tüket rahatsız eder.
Bir Şebnem ferah şarkısı.

Saygılar sunuyorum azizim...
--spoiler--
Türkiye kişi başına sigara tüketiminde dünya dördüncüsüdür.
--spoiler--
Ülkemizde, Amerika’da ve Avrupa’da bir çok ülkede ilginç bir şekilde 18 yaşında sigara içmek yasal olmasına rağmen 18 yaş altında sigara alabilmek yasal değil.
içmeyin,içtirmeyin.
şöyle bi düşündüm, insanlar neden sigara içiyor? şu sonuca vardım. %25 lik azınlık kısım gerçekten bağımlı olduğu için içiyor. fakat kalan %75'lik çoğunluk olan kısım vakit öldürmek için içiyor. evet bildiğin bulunulan vakti öldürmek için... g*tümden söylemiyorum bunları. inceledim, analiz yaptım... mesela esnaf tanıdıklarım var çok sigara içiyorlar. çünkü bütün gün dükkanda genellikle boş boş beklemekle geçiyor adamın hayatı. uğraşacak meşgale azaldıkça>sigara içme seviyesi artıyor. mesela kahvedeki okey oynayan dayılar esnaftan daha az sigara içiyor. çünkü onlar okeyi meşgale edinmişler. vakitlerini sigarayla değil okeyle harcadıkları için sigaraya az zaman harcıyorlar. bu oran kışın daha da azalıyor. çünkü kışın okeyi içerde oynadığı için sigara yakamıyor. sigara içme oranı azalıyor... bazı esnaflar çok olsa yandaki esnafla veya gelen arkadaşıyla tavla oynuyor. ama tavla kapsamlı bir meşgale değil.
Sevdigin her sey zararli degil amk, ne sikim adamsin ki zararli seyleri seviyorsun sadece.

Ben de oyleyim, kisa parliament candir.
çok uzun zamandan beri düzenli içmeme rağmen bağımlısı olmadım hiçbir zaman. burada espri yoktur. hani kırk yıldır içiyorum bi bağımlılığını görmedim gibisinden bir espri söz konusu değildir. bağımlısı olarak değil, keyfî olarak içiyorum bunu. ya keyif için, ya da can sıkıntısından. günlerce içmesem, hiçbir şekilde kendimi kötü hissetmem mesela. elim ayağım titremez. sinirli, gergin, agresif hissetmem kendimi. yeri gelir günde sadece 3-5 dal içerim. yeri gelir bir paket bitiririm. yeri gelir birkaç gün hiç içmem. bu tamamiyle o ana bağlı bir durum.
yani demem o ki, bağımlılık diye bir şey yoktur. irade meselesi vardır. kimse kendini kandırmasın bu konuda.
Neredeyse iki hafta olmuşum elimdeki paketi alalı. Bi' tane kalmış içinde. içemiyorum artık. Hiç Canım istemiyor. Sanki içince ağzımda çok kötü bir tat bırakacak gibi geliyor. Ara sıra içeyim diyorum masadaki pakete uzanmaya bile üşeniyorum. Tiksindim gibi bir şey oldu durup dururken.
Bi' anda neden böyle oldu bilmiyorum ama iyi de oldu çok da iyi güzel oldu..
Seni seviyorum, hem de kimseyi sevmediğim kadar. Biliyorum arada anlaşamıyoruz, bazı devlet adamları aramıza mesafe koymaya çalışıyorlar. Ama olsun ben seni hala çok seviyorum.

15 gündür dudaklarım sana değmedi. Aslında bırakabiliyorum seni, biliyorsun. Ama asıl sorun o değilmiş, ben sana bağımlı değil; aşıkmışım.

Önce parasızlık ayırdı bizi. Napim be kızım, zengin değilim anasını satayım. Ama sonra bana çok zarar verdiğini anladım. Ciğerimi, ağzımın tadını, midemi, tüm vücudumu. Bide ben erken ölmek istemiyorum yavrum, korkuyorum ölümden.

Biliyorum. Seni asla bırakamayacağım. Çünkü sensin yediğim yemek yavan, içtiğim su zehirli, içtiğim bira bozuk, içtiğim çay demsiz.

Biliyorsun, sana bağımlı değilim, ama seni çok seviyorum bebeğim. Görüşmek dileğiyle...
benimle birlikte yanıp tükenen tek varlık.
Elinde kalan umut dumanı.

Yakar kişi. Gökyüzü dumanı az gelmiştir o na. Birazda ortama ayak uydurmak ister, içen kişi. Sonra başlar umudunu yitiren her düşüncenin peşinden koşmaya sigara içen kişi.
Afedersiniz Severek içilir.
Sağlığa zararı kabul edilmiştir fakat bırakmak istemezsinya bazen bir şeyi, işte öyle. Sarılırsın sımsıkı.

Sevinirsin yakarsın, üzülürsün yakarsın. Ne bileyim önemli olan yakmak galiba. Hani içinin yandığı gibi. *
sigara sizin düşmaniniz falan değildir. yalnız kaldığınızda dostunuz kederlendiğinizde dermanınizdir. Başka ne sizin için yandı ki ?
Bırakmayı ciddi ciddi düşünüyorum. Hatta Elektronik sigara bile aldım. Bunca yıllık dosttan ayrılmak kolay değil ama dostumuz tam bir baş belası pislik. Sinsi sinsi öldürüyor. Hani hep lafı geçer içen öldü de içmeyen ölmedi mi, bu meretin zararlarını anlamak için bir hastanenin göğüs servisinde bir kaç dakika gezinmek yeterli. Bu gözler 40 gün içinde ne hastalar, ne acılar, ne çaresizlikler gördü ve yaşadı. Tabii kimin ne olacağını Allah bilir ama göz göre göre ateşe yürümekte akıllıca bir davranış değil.. Sigara hakikaten pişmanlıktır.
(bkz: sigaranın en pahalı olduğu ülke)
An itibariyle kendisinden uzak 5. Günüm. Bir yoğun bakım ziyaretinde 45 yaşında kronik akciğer hastası bir adam gördüm. Doktorun dediğine göre akciğerleri iflas etmiş. Kendi başına nefes alamazmış. 30 senedir sigara içiyormuş. sonumuz böyle olacak diyerekten bıraktım. ilk üç gün biraz zorladı ama bırakılmayacak gibi değil. 12 senedir günde minimum 1 paket içerim ben. Fizyolojik bağımlılığını kabul eder ve sigaranın psikolojik olarak insana bir şey katmadığını, sadece Zihnimizi kandırdığımızı bilirseniz bırakması daha kolay oluyor. Fizyolojik bağımlılığı zaten huzursuzluk, konsantrasyon güçlüğü vb. Bi kaç günde geçiyor.
bir hasta ziyaretinde, yanda yatan başka bir hastanin durumunu görmem ile bıraktığım illet.

adam 55 yaşında. boynunda kirecleme, ayak ve kalp damarlarında tıkanıklık ile birlikte prostat ameliyati olmak için akşamdan hastaneye yatmış. doktoru ile aksam muayenesinde aralarında geçen diyalog;

-iyi akşamlar dayi
-iyi aşamlar dohtor bey öho oho ıı!

-ilaclarini aldın mı? nasıl hissediyorsun kendini?
-canım çok sigara istiyor dohtor bey!

-aman ha aman! bilhassa sigara içme bugün. yarın sabah ameliyata gireceksin. komplikasyon risklerini arttırmaya da geç, masa da kalirsin dayı. kesinlikle icmeyeceksin, anlaştık mı?
- tamam dohtor bey oğlum

doktor odanın kapısından köşeyi döner dönmez hanımına dönerek;

- "benim sigarayı ver hanım. masa da kalırmışşım da, mıy mıy. lan zaten ben bunu icmezsem ölürüm amk doktoru"!...

bana bakarak, '40 yıldır içiyorum. parliament içerim ben. başka hiçbir sigara içemem' diye gülümsedi.

dışarı çıktım ve cebimdeki dolu paketi çöpe attım. tam 2 yıl oldu. hiç içmeden tek bir tane bile.

anladım ki, o adam o gün sigarayı birakabilse bile, değişen hiçbir şey olmayacaktı. çünkü adam bitmişti, ve bunu kabullenmişti.

çok geç olmadan birşeyler yapılmalıydı, ve ben bunu yaptım, başardım, sigarayı bıraktım,15 yıl günde minimum 1 paket ictikten sonra.

2 yil da farkettigim, sigaranın sağlığa ve cebe verdiği zararın disindaki zararlar pek dile getirilmiyor.

bence en büyüğü, azmi yok etmesi ve beyni uyuşturarak, insanları yaşayan birer ölü haline getirmesi.

ne isle meşgul olursak olalım, hangi mesleğe yaparsak yapalım, azim olmadan hepimiz birer hiçiz.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar