bugün

Ne kadar açıklarsak açıklayalım, adamların canı sübyancılık hikayesi istiyor.

Arap ülkeleride 9 yaşında kadın= regl olduğu yaşı+ 9 yaşında kadın.

Bu hala bazı ülkelerde sürüyor, mesela mısırın bazı bölgelerinde hala gündemde olan bir gelenek.
En çok güldüren konudur. Burada kendine oruspu arayıp penislerini sokacak delik arayip yaşı ne olursa olsun lisede kiz özgürdur yapar deyilip kirk kişi üstüne cikinca ses çıkarmayan kendilerine kızlardan meze yapan bu adı aşağılık ve eşcinselleri alkışlayan ibnelerin bir anda bu konuya takılıp namus bekçisi oldular diye onlara sav.yazacak değilim. Inanmıyorsa hiç inanmasın.
türkiye müslümanların kabullenemedikleri konduramadıkları olaydır. ama araplar bundan hiç gocunmaz. ve gerçek olduğunu bilirler. söz konusu mesele de yüzlerce yıldır islam alimleri ve fıkıh kitaplarında bu şekilde geçer. ve hadisler ve ayetlerle de örtüşür. yüzlerce yıl sorun olmamıştır. ta ki günümüze kadar. çünkü insnalar artık daha bilinçli işte bu yüzden bu gerçeği kabullenmiyorlar.
yanlış bilgidir. 19 yaşının üstünde olduğu en kabul gören görüştür. dağılın.
Buluğa Ermemiş Olan Kızları Velilerinin Evlendirmesi
(1/1)
Reyyan:
32-33. Buluğa Ermemiş Olan Kızları Velilerinin Evlendirmesi



2121. ...Âişe (r.anha)'dan; demiştir ki: "Rasûlullah (s.a.) be­nimle yedi yaşında iken evlendi."[528]

Süleyman (b. Harb) (şöyle) rivayet etti; (Hz. Âişe dedi ki: Ra­sûlullah (s.a.) benimle yedi) yahut da altı (yaşında iken evlendi ve) ben dokuz yaşında iken benimle (zifafa) girdi."[529]



Açıklama


Bu mevzudaki hadislerin bazısında Hz. Âişe'nin Rasûl-i Ekrem'le altı yaşında iken evlendiği ifâde edilirken, bazısında da yedi yaşında iken evlendiği ifâde edilmektedir. imam Nevevi'ye göre rivayetler deki bu farklılık Hz. Âişe'nin evlendiği sırada altı yaşından birkaç ay geçmiş olmasından ileri gelmektedir. Çünkü râviler Hz. Âişe'nin o günkü yaşını ayı ve günü ile rivayet etmemişlerdir. Bazıları altı yaşından sonraki aylan ve günleri hesaba katmadan "altı yaşında idi" şeklinde ri­vayet ederken, bazıları da bu kesirleri tamamlayarak "Yedi yaşında idi," şeklinde rivayet etmişlerdir.

Bazı rivayetlerde de bu nikâhın hicretin birinci yılı şevvalinde kıyıldığı ifâde edilirken, bazısında hicretin ikinci yılı şevvalinde kıyıldığından bahsediliyorsa da bu rivayetlerden birincisi mevzunıuzu teşkil eden hadisi şeri­fe daha uygun düşmektedir.

ibn Abdilberr'in beyânına göre Rasûlullah (s.a.) rüyasında Hz. Âişe'-yi ipekten bir taht üzerinde görmüştü. Bu rüyadan kısa bir süre sonra Hz. Hatice vefat edince Rasûl-i Ekrem kendi kendine "Eğer bu gördüğüm rüya Allah’tan ise, bunu gerçekleştirecektir" dedi. Ve onunla evlendi, ez-Zubeyr'in beyânına göre bu evlenme Hz. Hatice'nin vefatından üç sene sonra gerçekleşti. Hz. Hatice ise, Hz. Peygamber'in Medine'ye hicretin­den üç sene önce vefat etti. Bu mevzuda en sağlam rivayet budur.[530] Hz. Âişe Hz. Peygamber ile evlenmesini şöyle anlatır. "Hatice (r.anha) vefat edince, Osman b. Mâz'un (r.a.)'un hanımı Havle bint Hakim Hz. Peygamber'e gelerek:

"Ey Allah'ın Rasûlü, evlenmeyecek misin? diye sordu. Efendimiz de,

"Kiminle?" diye karşılık verdi. Hz. Havle'de;

ister kız ile ister dul ile (evlenebilirsin) dedi. Ve aralarındaki konuş­ma şöyle devam etti.

Hz. Peygamber;

"Kız kimdir?"

Havle; -Allah'ın yarattıklarından en sevdiğin kimsenin kızı. Yani Ebi Bekr'in kızı Âişe. Hz. Peygamber,

"Pekâla dul kadın kimdir?" Havle;

Sana iman edip yolundan giden Şevde bint-i Zem'a'dır. Hz. Peygamber;

"Öyle ise git benim adıma (durumu) anlat." dedi.

Bu konuşma üzerine Hz. Havle Ebu Bekir'in evine girdi orada Hz. Âişe'nin Annesi Ümmü Rûmân'la karşılaştı. Ve "Ey Ümmü Rûmân Al­lah'ın size ne büyük bir hayr ve bereket ihsan ettiğini biliyor musun? Ra­sûlullah (s.a.) kendisi için Âişe'ye dünürlük etmek üzere beni (size) gön­derdi." dedi. Ümmü Rûman da "Ebu Bekir'in gelmesini istiyorum. Zaten gelmek üzeredir" dedi. Biraz sonra Ebû Bekir geldi. Havle aynı sözleri ona da söyleyince, Ebû Bekir "Kızımı ona vermem nasıl mümkün olur? Çünkü kızım onun kardeşinin kızıdır." dedi. Bunun üzerine Havle (r.an-ha) Rasûlullah (s.a.)'e dönüp durumu anlattı. Resûl-i Ekrem'de; "Ebu Bekir'e varıp benim adıma de ki: Sen benim dinde kardeşimsin, ben de senin dinde kardeşinim. Binaenaleyh senin kızının benimle evlenmesi (ca­iz) olur." Bunun üzerine Hz. Havle Ebu Bekir'e gelip durumu anlattı. Hz. Ebu Bekir de ona "Bana Resûlullah'ı çağırıver dedi. Bir süre sonra Resûlullah (Hz. Ebu Bekir'in yanına) geldi. (Hz. Ebu Bekir de) onu (kı­zıyla) evlendirdi.[531]

imam Yahya el-Âmir'in rivayetine göre Hz. Ebu Bekir Resûl-i Ekrem-için Hz. Âişe'ye on ikibuçuk okka mehir vermiştir. Urveden gelen bir rivayette Hz. Âişe, Hz. Peygamber ile evlenişini şöyle anlatıyor: "Ben 7 yaşında bir kız iken Rasûlullah (s.a.) beni nikahladı. (Üç sene sonra) biz Medineye hicret ettik. el-Haris b. el-Hazrec oğullarının konağına in­dik. Sonra ben sıtmaya tutuldum. Bu nedenle saçlarım döküldü. (Bu has­talığı atlattıktan sonra) saçlarım gürleşti. Öyle ki uzayıp omuzlarıma dö­küldü. (Bir gün) Ben kız arkadaşlarımla beraber salıncakta oynarken an­nem Ümmü Rûmân yanıma gelip beni çağırdı. Bunun üzerine ben anne­min yanına geldim. Annemin ne demek istediğim bilmiyordum. Annem eli­mi tuttu. Nihayet evimizin kapısı önünde beni durdurdu. Ben yorgunluk­tan sık sık soluyordum. Soluğum yatışıncaya kadar orada durdurdu. Son­ra annem biraz su alarak onunla yüzümü ve başımı sıvazlayıp beni içeri götürdü. Evin bir odasında bulunan ensârdan bir kadın gurubu ile aniden karşılaştım. Bunlar (bana); "hayır ve bereket üzerine (olsun) nasibin en hayırlısına (kavuştun)" dediler. Annem beni bunlara teslim etti. Bunlar da benim kılık kıyafetimi düzeltip süslediler, (o ana kadar) beni hiç bir şey sıkmadı. Ancak Rasûlullah (s.a.)'i kuşluk zamanı birdenbire karşımda görüverince irkildim. Biraz sonra kadınlar beni ona teslim ettiler. O gün ben dokuz yaşında bir kız idim."[532]

Bu olayın devamını Esma bint Yezid b. es-Seken, şöyle anlatıyor; "Ben O sırada Hz. Âişe'nin yanında bulunuyordum. Onu Rasûl-i Ekrem'­in yanına götürmek üzere hazırladım ve onun yanına ben götürdüm. Ya­nımda başka kadınlar da vardı. Rasûl-i Ekrem'in yanına vardığımız za­man, onun yanında bir bardak sütten başka misafire ikram edebileceği bir şey yoktu. O sütü önce kendisi içti. Sonra kalanı Âişe'ye verdi. Fakat Âişe sütü içmekten utandı. Ben kendisine, "Rasûlullah'ı reddetme, sütü ondan al" dedim. Bunun üzerine sütü utanarak alıp içti. Sonra Rasûlullah (s.a.) O'na "Arkadaşlarına da ver" buyurdu. Oradan kadınlar; "canımız istemiyor." diye cevap verdiler. Resul-i Ekrem de: "Açlıkla yalanı bir araya getirmeyiniz" buyurdu. Bunun üzerine ben de; "Ey Allah'ın Rasûl-ü canı­mızın istediği bir şey için canımız istemiyor, dediğimizde bu yalan sayılır mı?" dedim. "Evet, yalan, yalan olarak yazılır, yalancı da yalancı olarak yazılır." buyurdu.[533]

Hz. Âişe der ki: "bana başka kadınlara verilmeyen dokuz nimet ve­rildi. Bunu övünmek için söylemiyorum.

1. Melek benim kılığıma girerek yere indi.

2.Yedi yaşımda iken Rasûhıllah (s.a.) benimle evlendi. Ve dokuz ya­şında iken ona teslim edildim.

3. Benimle kız iken evlendi.

4. ikimiz bir yorgan altında iken vahy gelirdi.

5. Hz. Peygamber'in insanlar içerisinde en sevdiği bendim.

6. En sevdiği kimsenin kızıyım.

7. Ümmet benim hakkımda helake sürüklenmek üzere iken benim için âyet-i kerime nazil oldu. Ve ben Cebrâili gördüm benden başka hiçbir kadın cebrâili görmedi.

8. Rasûl-i Ekrem ruhunu benim evimde teslim etti.

9. Kabri benim evimdedir.. Melekler orayı kuşatmıştır.

Hz. Âişe büyük bir fıkıh âlimi idi. ibn Hacer'in el-Fethu'1-Bâri'de beyân ettiği gibi ahkâm-ı şer'iyyenin dörtde üçü Hz. Âişe'den rivayet olun­muştur. Hz. Âişe'nin ilmî yönünü Urve, şöyle ifâde ediyor, "ben Kur'ân-ı Kerîmi, farzları, haram ve helâli, fıkıh ve şiiri tıbbı, arab sözlerini ve arab-ın nesebini Hz. Âişe'den daha iyi bilen birini tanımıyorum."[534] Bu mevzu­da Ata b. Ebî Rebahda şunları söylüyor.

"Hz. Âişe insanların en fâkihi, en alimi, görüşü en güzel olanı idi." Hz. Âişe aynı zamanda büyük bir hatib idi. Onun bu yönünü Hz. Muâvi-ye şöyle anlatıyor. "Hz. Âişe'den daha beliğ daha fasih konuşan bir hatib ve ondan daha zeki bir kimse görmedim." Son derece cömertti. Hayır ve hasenat severdi. Ümmü Dürre'nin naklettiğine göre "Oruçlu olduğu bir günde kendisine iftarlık almak üzere dahi bir harçlık bırakmadan yüz bin dinarı sadaka olarak dağıtmıştı.

Fukâhânın ekseriyeti evliliğin muteber olabilmesi için bulûğun (ergen­liğin) şart olmadığını, veli veya bunun vekili tarafından evlendirilen küçü­ğün nikahının muteber (sahih) olduğunu kabul etmişlerdir.

Bu görüşü benimseyenlerin delillerini şöylece özetleyebiliriz:

a) "Kadınlarınız içinden hayızdan kesilenler ile hayız görmeyenlerin iddetleri -şüpheye düşerseniz- üç aydır."[535]

b) Evlilik velilerin, üzerinde önemle durmaları gereken bir. tasarruf­tur. Evleneceklerin kendilerine en uygun ve denk (küfüv) bir namzet bul­maları da her zaman mümkün değildir. Böyle birisi bulununca buluğun beklenmesi, fırsatın elden kaçmasına sebeb olabilir ki, bunun telâfisi, kü­çüğün evlendirilebilmesi selâhiyetine bağlıdır.

Baba ve dedenin bu evlendirmede velayetleri, mezkur ekseriyetin itti­fakıyla kabul edilmiştir. Diğer akrabanın bu nevi velâyet-i (velâyet-i icbar) tartışmalıdır.

ibn Şübrüme (V. 144/761) Osman el-Bettî (V. 143/760) ve Ebu Bekr EI-Asam bu görüşü benimsememişlerdir. Onlara göre küçüğün evlendiril­mesi ve evlenmesi muteber değildir. Çünkü:

a) "Yetimleri nikâh (buluğ) çağma gelinceye kadar deneyin onların reşid olduklarını anlarsanız artık mallarını kendilerine verin."[536] âyetinde küçüklüğün sona ermesi nikah çağına gelmekle sınırlanmıştır. Eğer küçük­lerin evlendirilmeleri muteber olsaydı bu sınırlama mânâsız kalırdı.

b) Evlenmenin gayesi birlikte yaşamak, mutlu olmak, aile hayatı kur­mak ve çoğalmaktır.Küçüklerin evlendirilmelerinde bunların hiçbiri ger­çekleşmeyeceği gibi, büyüdükleri zaman bazı vahim neticelerin ortaya çık­ması da kuvvetle muhtemeldir.

Karşı tez sahihlerinin zikrettiği âyette geçen "Hayız görmeyenler..." ifadesini küçüklere tahsis isabetli değildir. Büyüdüğü halde hayız görme­yenler de vardır.[537]

imam Nevevi ise, bu mevzuda şöyle diyor:

Bu hadis ergenlik çağına varmış olan bakire kızın izni olmaksızın ba­ba tarafından nikâhının kıyılmasının câizliğine açıkça delildir. Çünkü kü­çük yaştaki kızdan izin almak anlamsızdır. Bizce baba yokken babanın babası da aynı yetkiye sahibtir.

Müslümanlar babanın küçük yaştaki kızının nikâhını yapabileceği hu­susunda icma' etmişlerdir. Bu kız erginlik çağına varınca Irak alimlerine göre muhayyerdir, dilerse nikâhını feshedebilir.

Mâlik, Şafiî ve diğer Hicaz fıkıhçılarına göre kız erginlik çağına va­rınca da nikahı feshedemez.

Baba ve onun babasından başka hiç bir veli küçük yaştaki kızın nikâ­hını kıyamaz. Şafiî, Sevrî, Mâlik, Ahmed, ibn Ebi Leylâ Ebû Sevr ve Cumhur'un kavli budur. Bunlara göre böyle bir nikâh sahih değildir.

Ebû Hanife, Evzâî ve başka bazı selef âlimlerine göre tüm veliler bu yetkiye sahiptir. Yapılan nikah sahihtir. Ve kız bâliğa olunca nikâhını feshedebilir. Yalnız Ebu Yusuf'a göre kızın fesih yetkisi yoktur.

Âlimlerin cumhuru veli durumunda olmayan yabancı vasinin böyle bir yetkiye sahip olmadığı hususunda ittifak etmişlerdir. Yalnız Şüreyh, Urye ve Hammâd onun da yetkili olduğunu söylemişlerdir. Hattâbî de bu kavli Mâlik'ten rivayet etmiştir.

Şafiî ve arkadaşları, bir kız ergenlik çağına varmadıkça babasının ve­ya dedesinin onu evlendirmekten kaçınması mustahabtır. Bu yaşa varıp onun iznini almak daha iyidir. Tâki kız, hoşlanmadığı halde kocanın esiri durumuna düşmesin, demişlerdir. Bunların bu sözü bu hadise muhalif de­ğildir. Çünkü bunların maksadı kız için apaçık bir yarar olmayınca ergen­lik çağından önce evlendirmemektir. Ama geciktirme ile bu açık yararın kaçırılmasından korkulursa, nikâh yapılmalıdır. Âişe (r.anha)'nın nikâhı mes'elesi de böyle olmuştur. Bu endişe hâlinde evlendirmek müstehabdır.

Küçük yaşta iken nikâhı kıyılan ve düğün vakti gelen bir kızın velisi ile kocası düğün ve zifaf yapılması halinde kıza hiç bir zarar gelmeyeceği hususunda ittifak ederlerse, düğün ve zifaf cihetine gidilir. Düğün ve zifaf yapıldığı takdirde kıza bir zarar gelip gelmeyeceği mevzuunda kızın babası ile kocası arasında bir ihtilaf ortaya çıkarsa, takib edilecek yol hakkında ulema farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Şöyle ki: Ebu Hanife, Şafiî ve Mâlik'e göre, zifaf için ölçü kızın cinsel ilişkiye gücünün yetmesidir. Bu gücün yaşı hususunda bütün kızlar aynı durumda olmazlar. Bunu belirli bir yaşa bağlamak mümkün, değildir. En sahih görüş budur. Âişe (r.an-ha)'nın hadisinde bir yaş tahdidi yoktur. Dokuz yaşına henüz varmamış olmakla beraber çabuk gelişmesi nedeni ile cinsel temasa gücü yeten bir kız için bu hadiste bir engel olmadığı gibi yaşı dokuzu geçip de gücü yet­mediği halde zifafın yapılmasına dâir bir izin ve müsâade hükmü de yoktur.

Dâvud "Âişe (r.anha) dokuz yaşına vardığında iyice gelişmiş bir du­rumda idi" demiştir.

Bilindiği gibi sıcak iklimlerde kızlar erken gelişir, bolluk içinde yeti­şen kızlardan, bilhassa iyi gıda alan kızlardan dokuz yaşında âdet gören kızlar da olabilir.[538]



[528] Buhârî, menakıbu'l-ensar 44; nikâh 38, 39, 59; Müslim, nikâh 69, 73; ibn Mâce; nikâh 13, 53; Nesâî, nikah 29; dârimi, nikah 56.

[529] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/234.

[530] ibn Abdilberr, eMstîâb, II, 244.

[531] Heysemî, Mecmeu’z-zevâid, IX, 225; Ahmed b. Hanbel, VI, 210.

[532] Buharı, nikâh 44; Ibn Mâce, nikâh 13.

[533] Ahmed b. Hanbel, IV, 458.

[534] Zürkânı, Şerh-u Mevâbil ledünniyye, III, 234.

[535] el-Talâk (65), 4.

[536] en-Nisâ (4), 5.

[537] Karaman H., islâm Hukuku, s. 242-243.

[538] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/234-239.
50 yasinda birinin 18 yasinda biriyle evlenmesi normal miymis. Normal lan tabi. Adam koskoca peygamber evlenir tabiki. 75 yasinda milyonerler 18 yasinda kizla evleniyo da islam gibi bi dinin peygamberi evlenmis cok mu?
Evde annenizin babanızın yanında oruçlu numarası yaparsınız yalandan sahura kalkar iftar sofrasına oturursunuz burda ateist ayakları yapıp bilip bilmeden dine kitaba peygambere sallarsınız.
inkar etmek için hadisleri reddetmek dışında bir yol olmayan gerçektir. hadisleri reddedenlere lafımız yoktur...

yahu birileri hiç utanmadan "iftira" diyorlar!.. hayır, sanırsın ki bu hadisler en muteber hadis kitaplarınbda geçmiyor, ateistler uyduruyor!

eğer sende zerre şeref varsa öyle "iftira" deyip kaçmaz, konuyla ilgili hadisi rivayet edenlerden veya toplayanlardan en az birinin müfteri olduğunu açıkça beyan edersin. hayır, "iftira" diyorsan öyle ortaya konuşma, kimin müfteri olduğunu da yaz delikanlı gibi.
ayrıntılar çok şey anlatır:
1) peygamber aişe ile evlendiğinde aişe sadece 9 yaşındaydı,
2)peygamberin aişe'ye göz koyduğunda ve aralarında nişan yapıldığında aişe sadece ve sadece 6 yaşındaydı,
3) dahası var; muhammed aişe ile nişanlandığında 50, evlendiğinde 53 yaşındaydı!!
hhöööstingen diyorum ve sözü müslümanlara bırakıyorum.
çocukla birlikte olmak modern hukuka göre zorla olmasa bile tecavüzdür. o zamanın hukukunda normaldi çünkü zaten islam o zamanın dini. çöl kafası yani. o yüzden bugüne onun yaptığını uyarlayıp gidip çocuklarla evlenmeyin, bu sevabınız kalsın, fazla namaz kılıp kapatırsınız.
Gerçek olmayan durumdur.Peygamberimiz 18 veya 19 yaşında evlenmiştir.Birçok tarihçi ve din adamı bu görüştedir.Yaşar nuri Öztürk de 18 yaşında evlendiğini söylemiştir.
Boş kaynaklar ve iftiralar bunu söyler.Başka yerden saldırın iftira atmayın bari peygambere.
2016 yılında halen daha dinlere inananlara üzülüyorum şaka değil gerçekten üzülüyorum zavallılar öldükten sonra cennet diye tabir ettikleri yere gideceklerine inandıkları için şu güzel dünyada birçok güzellikten mahrum kalıyorlar sonunda boş bir hayat ve toprağın altı.. o inandıkları sapık peygamberleri hayatın sefasını sürmüş yetmezmiş gibi bu uydurduğu masal/saçmalık için insanları katletmiş dünya ne garip..
70 yaşındaki artistlerin liseli kızlarla evlenmesi kadar normal
tabi şu an modern çağdayız böyle şeyler anca araplarda görülür orası ayri (!)
Açık seçik konuşmayı bile yasaklayan peygamber sübyancı olacak öyle mi? Kafanız hiç çalışmıyor.

Peygamberden sonra nice hükümdar, yönetici geldi islam halifesi sıfatını taşıma hakkını kendinde bulan. Bu hükümdarların kendi haremlerini kurabilmek için bahaneye ihtiyaçları vardı. O zamanların din adamlarıyla anlaşıp Peygambere iftira atarak kendilerine yol açtılar. "Bakın peygamber de yaptı" diyerek. Siz saçmasapan insanları aklamaya hz muhammed'i karalamaya devam edin bakalım...
Konu ile ilgili açıklamalar, bilgilendirmeler yapıldığı halde görmezden geliyorsunuz, işinize gelmiyor,
Araplarda kızların yaşı adet gördüğü zamandan itibaren hesaplanmaya başladığı için bizim hesabımıza göre 9 yaşında olmuyor, örneğin ilk adet gördüğünde 8 yaşında ise 9 yıl eklendiğinde 17 yapar,
Ülkenin, bölgenin, halkın geleneklerini bilmeden yorum yapıyorsunuz ve buna da gerçekçi bir kanıt göstermiyorsunuz.
basligi acanin ateist ve dinsiz kopek oldugundan baska arastirmadan uzak, gerizekali ve aptal otesi oldugunu da ispatlar.

peygamber efendimiz doneminde kizlar ergenlige girdikten sonra 0 yas kabul edilirdi. mesela yasi 16 ise ve 12 yasinda ergenlige girdiyse bu 4 yasinda demekti.

basligi acan gerizekalinin anlamadigi olay bu. 12 yasinda ergenliğe girse bile 21 yasinda bir kizdan bahsediliyor burada.

az arastirin, din dusmani olacam diye kendinizi guldurmeyin, yuzune bile tukurulmeye degmeyecek gerzekler yigini.

ayrica o evlilik koruma amacli bir evlilikti.

mahserde kaziga oturunca da bunlari gozunuzun onunden gecirirsiniz.

dinsiz kopeklerin zevkle eksilemesini rica eder, eksileyen dinsiz kopeklere bol havlamalar dilerim.
Başlığın açılma amacı peygambere azgın (!) rolü vermektir. VELAKiN

25 yaşında iken 40 yaşındaki bir hanımefendi ile iktifa eden bir zata, 50 küsür yaşlarında azgın damgası vurmak, hem lanet edilesi bir insafsızlık hem acınılası bir akılsızlıktır..
görsel
buhari kim ? buhari delil midir diye sordurtur önce.
Din hakkında bi halt bilmeden konuşmayın be.
hz. aişe validemizin yaşıyla alakalı son yüzyıla kadar herhangi bir şüpheli durum gözlenmeyip özellikle 20-25 senedir bu konunun kurcalanması bana ilginç gelmişir. peygamber efendimizin yaşadığı dönemdeki hristiyan, musevi, putperest araplardan ve diğer milletlerden bu konuyla alakalı bir eleştiri yok. hiçbir gayri müslim arap -yahu sizin peygamberiniz ufacık çocukla evlendi- demiyor. kaldı ki hz. aişe validemizin peygamber efendimizle evlenmeden önce nişanlanıp ayrılmışlığı vardır. bunlardan anlaşıldığı kadarıyla hz. aişe validemiz, peygamber efendimiz ile evlendiği zaman evliliği yadırganacak bir yaşta değil idi.
18 yasinda ki kizi 53 yasinda olan bir erkek nasil es olarak gorugor.
Buhari'den alınmış bir hadis:

http://hadis.ihya.org/buhari/konu/955.html

Linke gitmeyenlere özet:

"Bir kere ben, arkadaşlarımla berâber salıncakta oynarken annem Ümmü Rumân bana doğru geldi ve beni çağırdı. Ben de annemin yanına geldim. Beni ne edeceğini bilmiyordum. Annem elimi tuttu. Tâ evin kapısında beni durdurdu. annem biraz su aldı. Onunla yüzümü, başımı sıvazladı. Sonra beni eve koydu. Evde Ensârdan birtakım kadınlar hazır bulunyordu. Bunlar bana: - Hayır ve bereket üzere geldin, hayırlı kısmet getirdin! dediler. Annem beni bu kadınlara teslîm etti. Bunlar da benim kılığımı, kıyâfetimi düzlediler ve Resûlullaha teslîm ettiler."

Adam bildiğin salıncakta oynayan yavruyu kendine cariye yapmış yahu
Gerçekten bu bilgiye inanan insan gelip de buraya yazmaz hala şüpheleriniz var, korkuyorsunuz işte ya varsa? Diye ki mahşer günü herşey ortaya çıktığında geç olacak bu sebeple böyle bahaneler ve iftiralarla vaktinizi yemeyin. Başlığa yazan arkadaşlarda gayet güzel açıklamış zaten, ilk sayfada daha yararlı bilgiler var.

Edit: korkaklar kendilerini hemen belli ediyorlar.
iftiradır.