bugün

görsel
(bkz: panik bozukluk)'un kardeşi olan hastalıktır.
Bu iki hastalıklada yaşamak gerçekten zordur.
Yer yer hayatı insana zindan eder.
Uzun süre kullanılan ilaçlarda cabası. (bkz: cipralex) (bkz: cipram)
benimdir. en önemli anlarınız boka sarar.
Hiç hoş olmayan bir durum. Tahmin edeceğiniz üzere ben o şahsı muhterem ile birlikte yaşamımı sürdürüyorum. Kahve içemiyorum, çay içemiyorum, sigarayı her içime çekmemde acaba ne zaman tıkanacak damarlarımdan biri diye düşünmeden edemiyorum. Risk almak, eğer sarhoş değilseniz imkansız hale geliyor ve hadi diyelim ki risk aldınız-her hangi bir konuda- bunun bedelini en ağır şekilde ödüyorsunuz aniden kamyon gibi çarpan atakla. Ve bu olduğunda sırasıyla şunlar gerçekleşiyor:

1-Kendini sakinleştirmeye çalışmak, tüm korkularının boş kuruntulardan ibaret olduğuna inanmaya çabalamak.

-Başarısızlık-
2-Nefes egzersizleriyle atağı kontrol altına almaya çalışmak.

-başarısızlık-
3-Varsa ilaç içmek.
-yoksa devam-
4-Ambulansı çağırmak.-ki bilen bilir bir süre sonra şikayetlerinizin panik atak sonucu olduğunu öğrenen ambulans komuta kontrol sistemi çeşitli oyunlarla sizi oyalıyor yahut kara listeye alınıyorsunuz.

-ambulans gelirse onunla gelmezse koşarak yada komşunun arabasıyla hastaneye kaldırılıyorsunuz-
5-Hastanede bir kez daha panik atak geçirdiğiniz tescilleniyor. Kimsenin yüzüne bakamıyorsunuz utancınızdan çünkü insanları boşuna oraya kadar yordunuz. Ve bu ilk değil.

-devam-
6-Doktor bir sakinleştirici order'ı verir hemşireye, siz zaten hastaneye geldiğiniz ve kendinizi güvende hissettiğiniz için iyileşmişsinizdir. Her şey o günlük düzelir, eve gidersiniz.

Ama bu döngü sürekli devam eder, ta ki bir gün kalp krizi geçirdiğiniz konusunda haklı çıkana dek.