bugün

kör ölür badem gözlü olur misali kişilik. şimdi cehapeliler de sahiplenmeye başladı.

birde bahçelievler 7 tipli olayında muhsin yazıcıoğlu erzurum'da veya sivas'ta olabilir net hatırlamıyorum ülkü ocaklarının düzenlediği bir etkinlikteydi. Yani o olayla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur kendisinin. sezarın hakkını sezara teslim edelimde mert insanın yapacağı şekilde. gerisi çok mühim değil.
milliyetçiymiş reismiş turancıymış dava adamıymış dönek değilmiş bu la dediğiniz karakter timsali . ?

http://www.youtube.com/watch?v=ThCMmIr5M0I
acımızın tazelendiği bu günde onu rahmetle anıyoruz, hayatı boyunca islam davasının çilesini çekmiş, fikirse fikir kavgaysa kavga bir ömür mücadele etmiş dava adamı, çağrısına kulak verirsek belki onu anlarız, Allah ona rahmet etsin...

MiLLi MUTABAKAT ÇAĞRISI

Yeni bir dünya kuruluyor. insanlık yeni bir çağa adım atıyor. Biz bu çağın neresindeyiz? Son iki asırda tarihimizin en düşkün dönemini yaşadık. Geri bırakılmışlığımıza "az gelişmiş" damgası vuruldu. Bütün dünyada Müslümanlar, kendilerine yabancı bir avuç diktatörün zulmü altında ezildiler. imanlarını kaybetmeleri için bin türlü iğ fa ve zorlama ile karşılaştılar. Bütün bunlara rağmen dinimiz islamiyet'in şerefi ile onurlarını ayakta tuttular. Her şey mümkün. Her şey bizlerin ferasetine ve basiretine bağlı. Müslüman milletler, yeni çağda tıpkı eskisi gibi güç merkezlerinin çevresinde hayat alanı arayabilirler ve müsaade edildiği kadar yaşayabilirler. Ya da kendileri güç merkezi olabilirler; kendi tarihlerine hükmedebilirler. Bir yanda halkı Müslüman olan ama yönetimleri dışa bağımlı bir çok Ortadoğu ülkesi zillet içindeyken, öte yanda bu zilleti parçalayabilecek Müslüman Türk topluluklarının yeniden dirilişine sahne olabilecek bir ufuk önümüzdedir. Dünya küçülüyor. Hızlı nüfus artışı ve tabii çevrenin süratle kirlenmesi, azalan iktisadi kaynaklar, milletler arası rekabeti şiddetlendiriyor. Adâletsiz, güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyada gelecek huzur ve barış getirmeyecek. Milli kimliklerini yeni keşfeden etnik guruplar gecikmiş ve saldırgan bir kabilecilikle yaşadıkları bölgeyi ateşe boğuyorlar. Güçsüzlere yaşama hakkı tanımıyorlar. işte bu noktada Türk milliyetçiliği kendi yenileyerek tarihi fonksiyonunu ifa edebilir. Âleme 'Nizam' verme ülküsünü kanatlandırabilir. Milletimizin medeniyet meydana getirmiş olması ona, bu görevi kaçınılmaz olarak veriyor. Bizler sadece kendimiz için değil, uçuruma yuvarlanan insanlık için de yeni çağın tarihini yapmak zorundayız. Dünyaya adaleti, huzuru, insanlık şerefini getirmek zorundayız. Tıpkı eskiden olduğu gibi...

TÜRKiYE

Tarihimizin karardığı iki asır boyunca her çareye başvurarak ayakta kalmaya çalıştık, başardık. Koskoca bir imparatorluğun mağlup çıktığı savaştan kendi azim ve irâdemizle bağımsız bir devlet kurduk. Bu başarının bedelini, milletine yabancı iktidarların tahakkümü altında yaşayarak ödedik. 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerine bina edildiği esaslar, yeni çağın eşiğinde yerle bir olmuştur. Türkiye artık, güvenliğini güç dengeleri içinde arayamaz. Bu intihar demektir. Güç dengelerine şirin görünmek için halkına dayattığı, batıcı-laik politikaları sürdüremez. Türkiye bu yeni dünyadaki yerini, milletinin rızası ve gücüyle, şahsiyetiyle kazanacaktır. Milletimizi güçlü kılan bin yıldır olduğu gibi islamiyet'tir. Rejimin tepen inmeci -seçkinci- laik geleneği artık sona ermiştir. Pozitivist -laik politikalar ancak, şahsiyetsiz, köksüz, değil milletine kendine bile hayrı olmayan bunalımlı, yabancılaşmış bir azınlığa kaynak olmuştur. Laikliğin, gerçekte din ve devlet işlerini ayırma politikası değil, ekmek-su gibi dini için yaşayan Müslüman halkı yönetimden uzak tutma çabası olduğu, artık üstü örtülemeyen bir hakikat halini almıştır. Müslüman Türk milleti, yeni çağdaki onurlu mevkiini, bir avuç oligarşik azınlığın heba ve hevesiyle, milletinden uzak ve zayıf şahsiyetiyle değil, kendi iradesi ve gücüyle elde edecektir. Türkiye, iktidara gelen partilerin değiştiği ama yöneten azınlığın değişmediği dönemlerin sonuna gelmiştir. Bu asalak azınlığın, milletimizin sırtına yüklediği kambur artık iyice sırıtmaktadır. Milletimizin, kendi gücü ve iradesiyle layık olduğu mevkii alacağı yeni çağda, bu asalak azınlığın hayat alanı kalmayacaktır. Bu mevkii ye de, bin yıldır güç aldığımız kutlu kaynağımız islamiyet'le varacağız.

GÖRÜŞÜMÜZ

Allah'ın birliği ve yüce Peygamberimizin risalesi dışında hiçbir mutlak hakikat tanımıyoruz. Aşağıda serdettiğimiz görüşler aklımızın, idrakimizin, hayatı ve dünyayı kavrayışımızın ürünüdür. Bütün samimiyetimizle bu doğruların yanında başka doğruların da yer alabileceğine, zamanın değişebileceğine ve tenkit edilebileceğimize inanıyoruz.
1- Hz. Adem atamıza ve Hz. Havva anamıza nisbetle bütün insanlar kardeştir. Bu inanç ve kabul, insanlık anlayışı bakımından sağlam bir ahlaki temel teşkil etmektedir. Kâlubelâdan beri Müslümanız. Doğduğumuzdan beri Türk milletinin bir ferdi olarak yaşıyoruz. Birincisi mutlak hakikati, ikincisi hayatın hakikatini ifade etmektedir. Zaman ve mekan içindeki muhteşem manzarasıyla bir tayf halindeki insanlık, kemal nişânı olan kültürle ayakta durur. Bu zengin tayftan, "Çokluk içinde Birlik" prensibine ulaşıyoruz. Anadolu coğrafyasında yeşeren ve bin yıldır bu coğrafyayı şekillendiren değerlerimizi, tarih ve kader birliği olarak kavrıyoruz. Türk, Anadolu'da bin yıldır hükümran olan ve islamiyet'le bir araya, aynı hedefe yönelen büyük bir milletin adıdır. Fatih, Selahaddin-i Eyyûbi, Sokullu, Mimar Sinan, Mevlâ'na, Mehmet Âkif, bu coğrafyaya islamiyet'i nakşetmiş Türk ulularıdır. Milletimizle, bin yıldır islamiyet'in şerefiyle şereflendiği; islam sancağını zirvelere diktiği için iftihar ediyoruz. Bu tarih ve kader birliğinin, Anadolu topraklarından yükselecek yeni bir hamleye sağlam bir başlangıç teşkil edeceğine inanıyoruz.
2- "Çokluk içinde Birlik" prensibini, Allah'ın birliği ve risalesi dışında her türlü farklılığın; her türlü görüş ve kavrayış biçiminin meşru kabul edilmesi olarak anlıyoruz. Mutlak hakikatler dışında, çoğulcu ve sivil bir islam anlayışına inanıyoruz. islamiyet'i, bulunduğu yerde total bir ideoloji olarak görenlerin; kendi islam anlayışlarının, tek ezeli ve ebedi hakikat olduğuna inananların yanıldıklarını, kendi idraklerini putlaştırdıklarını düşünüyoruz. Bu inanç etrafında, kendilerini değişik isimlerle niteleyen islami cemaatlerin, Müslümanların birliğine engel teşkil ettiğini düşünmüyoruz. Ancak gurup taassubunun; kendi dışında yer alan Müslümanları tekfire kadar giden sertlikleri, islam'ın özüne aykırı buluyoruz. Günümüzde evrenselleşmiş, çoğulcu ve katılımcı yaklaşımların; cihanşümul değerlerin, bütün ülke, toplum ve zihniyetler tarafından karşı konulmaz olarak kabul edildiğini müşahede ediyoruz. Müslümanların aynı gayeler etrafında bir araya gelmeleri ve kendi tarihlerinin faili olabilmeleri için gerekli ortamın teşekkül ettiğine inanıyoruz.
3- Siyasetin, Müslümanların kendi aralarında ve dışlarında yer alan dünya içinde, Allah'ın emir ve yasaklarının hakim kılınması gayesi adına, başvurmaları gereken vasıtalardan biri olduğuna inanıyoruz. Siyaseti, hiçbir zaman gaye edinmeyeceğimizi, onu kutsal gayenin vasıtası; önemli ve gerekli bir vasıtası olarak gördüğümüzü söylüyoruz. Siyasetin sunduğu imkanların, "MEŞVERET" ve "ŞURA" prensipleri etrafında Müslümanlar tarafından alabildiğine kullanılması gerektiğini düşünüyoruz.
4- insanların yanılmazlığı esası üzerine inşa edilmiş lider karizmalarını ve lider sultalarını, islam'a aykırı bulduğumuz için reddediyoruz. Bunun yerine, ilim sahibi olanların; gönülleri ve zihinleri aydınlatanların toplum içinde layık oldukları mevkie getirilmeleri gerektiğine inanıyoruz.
5- Türkiye'de mevcut hukuk sisteminin ve demokratik prensiplerin, siyasi mücadele için gerekli çerçeveyi verdiğini, sınırlamaların demokratik mücadele ile kaldırılabileceğini düşünüyoruz. Bu sebeple siyasi görüş ve teşekküllerin, gayeleri için şiddete başvurmalarını yanlış buluyoruz.

ÇAĞRIMIZ

Yukarıda serdettiğimiz görüşlerin de içinde yer aldığı ve tartışmaya açıldığı bir zeminde "Çokluk içinde Birlik" ilkesi etrafında, Allah'ın birliği ve peygamberimizin risalesine inananlar arasında bir "Milli Mutabakat" arıyoruz. Bu mutabakatı sağlayacak esasların belirlenmesini, çerçevesinin çizilmesini istiyoruz. Bunun için herkes elinden geleni yapmalıdır. Hareketimiz ve Yeni Oluşum için ortaya çıkışımız bütün milli güçler tarafından bir 'vesile' addedilmelidir. Bir ihtilal, bir işgal, bir dış baskı vs. olmadan da ülkemizdeki milli güçlerin, sivil toplum içinde kendi yollarını kendilerinin aydınlatabileceği; açabileceği bir oluşumu hazırlamaları mümkündür. Yarın artık bu gündür. insanlarımız umut dolu bir çağın eşiğinde, başkaları tarafından yapılan bir tarihin akışı içinde sürüklenerek birbirlerine küsme, birbirlerini mahkum etme lüksüne sahip değildirler. Küfrün, riyanın, ahlaksızlığın başını alıp gittiği; kendi çocuklarımıza bizimkinden daha kötü bir dünya bırakmamızın muhtemel göründüğü gezegenimizde Müslümanlar, birlik olup geleceklerini kurmak zorundadır. ihtilafı rahmet olarak niteleyip "Milli Mutabakat"ın oluşacağı zemini bütün samimiyetimiz ve dürüstlüğümüzle kurmaya azmettiğimizi beyan ediyoruz.
Çağrımız bütün insanlaradır.
solcu olduğu için gebersin diyenlerin berkin insandı yeaaa diye zirvaladigi memlekette yaşıyoruz. yarrak beyin berkin insandi da muhsin Yazıcıoğlu hayvan mıydı amk? hem berkine hem de muhsin Yazıcıoğlu'na allah rahmet eylesin.
ölüm kimseyi sevindirmez sevindirmemeli elbet ama eli kanlı katildir.
allah rahmet eylesin, olum yil donumu bugun ama bu kadarda ikiyuzluluk olmaz be kardesim. lan adam yasarken kimse yuzune bakmazdi simdi ilah ilan ediliyor.
Nur içinde yat.
hayatları , dünyaları , gerçekleri , düşünceleri palavra olanların çirkince laf attığı hakiki adam . hayatınız boyunca kimse sizi adam yerine koyup öldürmek bile istemeyecek . çünkü hiçsiniz , siyasi görüş diye size pompalananlar yalanlarla dolu hiçlikler .

bu adam eski zamanlarda birçok türkçünün, ülkücünün öldürülmesine arkadaşlarıyla birlikte engel olmuştur . ama nankörlük serbest . çok zeki sandıkları götlerinden mal mal bahaneler uydurmak serbest .
siyasetin öldürdüğü, 2 çocuğun babası.. allah rahmet eylesin.. katil bulunamaz.. çünkü katil devlettir.
muhsin başkan, hızlanarak yürüyen iktidar araçlarının ilerde lastiğini patlatacak bir potansiyele sahip olduğu için,

çok da normal görünmeyen bir helikopter kazasıyla yaşamını yitirmiştir.

eğer ölümünde kasıt varsa tüm yargısız infazlar gibi bu cinayetin de arkasında kimler vardı ?

bunu bilmek bu bayrağın altında yaşayan her yurttaş için haktır.

paranın pulun üzerine yatabilirsiniz belki rahatsız etmez ama eli kana bulanmak başka bir şeydir.
suikastinin ardından 5 sene geçmesine rağmen hala ardında pek çok cevapsız soru bulunan "abi".

(bkz: 25 mart 2009 muhsin yazıcıoğlu suikastı/#5390334)
öldükten sonra nedense bir anda kıymete binmiştir. ilginç. bazı nekrofiller tarafından adam olduğu iddia ediliyor.

peki bu muhsin çok mu temizdi ? tabi ki hayır.

Savcı Doğan Öz cinayeti

16 Mart Katliamı

Bedrettin Cömert cinayeti

bahçelievler katliamı

sivas katliamı

maraş katliamı

Ord. Prof. Bedri Kafakioğlu, Prof. Dr. Ümit Doğanay, Prof Dr. Cavit Orhan Tütengil, Doç. Orhan Yavuz, TRT prodüktörü ve yazar Ümit Kaftancıoğlu'nun ölümünde yine bu mühsin yazıcıoğlu'nun parmağı var.

ayrıca bu muhsin yazıcıoğlu'nun sevenlere sorsan hepsi akp'ye oy veriyordur. oysa ki bbp bile fethullaah gülen'in verdiği para yardımlarıyla kuruldu.

muhsin yazıcıoğlu'nun fethullah gülen yorumu:

http://www.youtube.com/watch?v=PM85QkWwQZE
ne demeye bu kadar abartıldı diye soruluyor haklı bir soru bu aslında.

tamam bir siyasetçiydi öldü, o kaza sonuna kadar araştırılmalı. ancak nedir bu çok çok büyük adamdı çok büyük hizmetleri vardı geyiği.

az şey değildir hücrelere atılıp işkenceler görmek ama o dönemde bunu yaşayan binlerce kişi vardı.

muhsin yazıcıoğlu zamana ayak uydurmayı bilen bir adamdı, belki de siyaset için en aktif olacağı dönemlere girmek üzereydi öldü belki de öldürüldü.

geçirdiği kaza ve yahut bir ihtimal suikast için detayları araştırılsın diye mecliste en çok konuşan isim deniz baykal olmuştur...
Allah rahmet eylesin. "reis öldü.helikopter kazasında tuhaf ölümlere tutuldu.derinlerin adamıydı dediler.derinlerde değildi.olmamalıydı.o derinlerdeyse eğer biz kendimizi nereye koyacaktık?
Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili konuştu, ''Muhsin Yazıcığlu helikoptere binmeden önce aradığı bir gazeteci var, o da benim. Dedim bak başkanım. Biz bu dünyada yaptıklarımızın hesabını vereceğiz ama yapmamız gerekipte yapmadıklarımızın da hesabını vereceğiz. Söylediğimizin ve söylemediğimizin hesabını vereceğiz. Sen bazı şeyler biliyorsun, ben bilmiyorum. Senin bildiklerini rüyamda görsem dudağım uçuklar." ifadelerini kullandı.

iNFAZ EDiLDi

Sözlerine şöyle devam eden Dilipak, ''Yazıcıoğlu'nun helikopteri düşmedi. Helikopteri sert iniş yaptı. Daha sonra helikopterle gelen bir tim Yazıcığlu'nu infaz etti. Bu işin içinde Amerika, ingiltere ve siviller var. Muhsin Başkan sağ olarak 2 rekat namaz kıldıktan sonra infaz edildi.''
cenazesi üzerinden siyaset yapılan kişilik. günahıyla sevabıyla göçtü gitti .

fazla kutsamak yada kötülemek yersizdir.
(bkz: çorum katliamı)
(bkz: maraş katliamı)
(bkz: bahçelievler katliamı)
Katledilisinin besinci yildonumunde rahmetle andigim buyuk usta.

Bugun gecen zamana hayret ettim. Daha dun gibi. Nasil oldu da gecti bu bes yil aklim almadi.

Kac yil gecerse gecsin bu ulkede yetisen boyle buyuk insanlar unutulmayacak. Nasil olduruldugu de...
5 yıl boyunca ölümünün ardındaki sis perdesi hala kaldırılmamış olan büyük insan. buradaki tek sorumlu akp iktidarıdır. bu olayın aydınlatılmaması için elinden geleni yapıyorlar. bu suç kamburu akp hükümetine yeterde artar bile.
üşüme büyük başkan, bu millet seni ve neden öldürüldüğü unutmayacak.
5 sene önce hala aydınlatılmamış olan karanlık bir kazayla beyazlara gömüldü. Rahmetle anıyoruz.
akp tarafından katledilen lider. bbpli değilim aslen sevmem de ama bu olayda iki elim yakanızda.

tayyiple muhsin yazıcıoğlu'nun arası açılıyor. insanların daha yeni öğrendiği rüşvetleri, yolsuzlukları yazıcıoğlu ta o zamandan öğreniyor. ve sonra ölüyor. sizce bu bir tesadüf mü?
bak bak bebelere bak lan. adamı ilah yapmışlar. onlarca insanın katili bu insan müsveddesini kahraman ilan etmişler. ölmeyeydi de hapislerde çürüyeydi. aldığı her canın hesabını gün gün, saniye saniye vereydi.
ulan akp bi işi de düzgün yap.
"Bu ülkede dürüst olmak başa beladır ama o bela başımızın tacıdır." sözüyle kalmayıp bir politikacıya yakışmayacak şekilde yaşamı boyunca dürüst olmayı başarabilmiştir.

hakkında zerre bilgi sahibi olmayıp yalan yanlış yönlendirmelere kanmış karaktersizler tarafından iğrenç ithamlara uğrasa da, onun ne denli "insan" olduğunu bilenler bilir.

ruhu şad olsun, katilleri bulunsun!
vicdanımızın sesi. şehadetin mübarek olsun ey soylu yiğit. sen hayattayken yüzüne konuşamayanlar yokluğunda bütün ihaleleri arkandan konuşarak üzerine yıkmaya çalşıyor. sen gittin türk siyasetinde adam kalmadı.
ölümününün 5.yıl dönümü mekanı cennet olsun.