bugün

gün geçmiyor ki türkiye'de bir olay olmasın, birileri medyanın ve dolayısyla halkın gündemine düşüp de bomba etkisi yaratacak bir hal yahut davranışta bulunmasın..
popüler ve aktüel gündemi takip eden herkes az çok zannediyorum ki neden bahsedileceğini sezmiş olsa gerek..
even bu günün de en konusu olacak ve günlerdir bir çok kişi gibi benim de canımı sıkan ve yeter dememe sebep olan konu sazıl say'ın ağzından futursuzca ve ne idiğü belirsizce çıkan beyanatıdır..

aslında mesele bilinçli her türk vatandaşı için tamamiyle elim ve talihsizlik unsurudur ve daha kötüsü de '' özrü kaba etinden büyük olmak '' deyimini de aratmayacak şekilde bir yanıt bulmuştur şahsın yanıtında..
koyu günleridir ülkenin gündeminden düşmemekte ve herkesin bu konuda abuk sabuk açıklamalarda bulunması, her olayda olduğu gibi bilgisi olmayanın fikri olması konuyu halk için daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir duruma da sokmuştur..

fakat her şeye rağmen mesele müsebbibi tarafın gerekli ciddiyetle değerdirilmemiş ve yanı sıra laubali ve umursamaz bir anlayışla saçma beyanatları cevap niteliğinde medyada yerini güncellenerek korumuştur..
bizim bir türk vatandaşı olarak en çok üzüldüğümüz ve merak ettiğimiz mesel şudur;

sen kendini bu ülkenin vatandaşı ve ülkesini, vatanını seven, vatanperver, milliyetçi, demokratik, aydın, sanatçı... vs. hangi kimliğe ya da görüşe dayanarak ve hangi iyi niyet unsuru gördüğün şeyleri düşünerek bu ülkenin şeref ve haysiyetini hiçe sayarak, bu ülkenin adli ve siyasi kurumları dururken, gidip almanya'nın bilmem ne adındaki gazetelerine ve kurumlarına dert yanarsın?..
hadi bunları görmedik!... diyelim... ya sonra;

diyelim ki sen şahsın ve sanatçı kimliğin adına bir haksızlığa uğradıysan ya da vatandaşı olduğunu iddia ettiğin ülke'de bir şeylerin yanlış ve uygunsuz gittiğini görüyorsan ve yine sen kendini bir san'atçı ve agah olarak tanımlıyorsan ve ülke'ni sözde sevdiğini ve maddi-manevi değerlerini paylaştığını, mutluluğunu ve sevincini yaşadığını iddia ediyorsan ve samimi ise;

senin görevin ülke'sini ve bayrağını seven bir insan olarak çekip gitmek mi, yoksa kalıp sevdiğin ve mukaddes bulduğun vatan ve vatandaşları için mücadele etmek mi?.. ve terk etmek ve bunun reklamını yapmak ne kadar onurlu bir davranıştır?..
madem ki bu kadar vatan aşkı ile yaşayan ve ülke sorunlarını samimiyetle şiar edinmiş bir insansın o zaman nedir bu hal?.. sen ülke'ni yılın 330 gününü avrupa ülkelerinde sözde sanat yapıyorum diyerek ülke'nin iç işlerini reklam malzemesi yaparak ve ülke'ni hakir görmek ve bu değersiz reklamın siyasetini yapmakla mı mükellefsin ve görevin bu mu?..

biliriz ki baba'sı eski de olsa kimliği olan bir solcu olan adamın oğlu, neden ve nasıl bu hale bürünmüş ve n yapmak gayesindedir?..
utanılması gerken bu hal karşısındaki durumda çankaya'ya davet edilmediği gibi şeyler de zırvalamaktan da geri kalmamış lakin en kesirme makamdan yalanlaması gelmiş ve sükut etmeyi tercih etmiştir..

yoksa çıkış bulamayınca sığındığı yüzde 30 olma sendromu kendisini kurtarmaya yetecek midir?...

velhasıl sözün kısası şu ki; hakkında duyduklarımdan sonra zihnimde kendisi için ilk yanıt adanada'ki provoke edilmiş o çifçiye söylenen söz; anani al git buradan sözü önce pravakatörün arkasında kilere ve yeni versiyonuyla tüm hak edenlere gelsin;

(bkz: kızını da al git burdan)