bugün
- 1 haziran 2024 borussia dortmund real madrid maçı18
- nihavend longa18
- icardi190511
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı12
- dünyanın en karizmatik teknik direktörü8
- jose mourinho40
- uzun entry giren erkek12
- en objektif siyasi parti9
- anın görüntüsü11
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün16
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır13
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak14
- amında oyalanmak istiyorum12
- kizil kara19
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı15
- 1 metre 55 santim balonu ağzına alan kız12
- eskorta 220 bin lira gönderen adam9
- barbara palvin'in aldatılması15
- bu gece intihar edeceğim10
- albay kemal16
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba18
- magicovento cesurluğu17
- aşkım kapışmak8
- erdoğan'ın mülteci sevdası19
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi27
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz19
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması14
- beli açıp kot şort giymek10
- ahmet uğurlu16
- ismail kartal9
- sözlüğün en güzel kızından aldığım iltifat11
- ağızdan çiş kokusu gelmesi15
- sağlık bakanının suriyeli rakamları12
- fenerbahçe seneye sistemi yenebilecek mi13
- galatasaray'ın en son kırmızı kart gördüğü derbi10
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri10
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür15
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi12
- dinci zekası8
- magicovento38
- cennette ergenliğe yeni giren eşleriniz olacak30
- ben 76 yaşındayım beni tahrik ediyorsun15
- avrupalılar niye mülteci istemiyor sorunsalı10
- sözlük kızları sözlük erkeklerine yazıyor mudur17
- pedofiller niye uyutulmuyor sorunsalı8
- bir erkeğin bir kadına çicek alması16
- almanyada hilafet gösterisi12
- 99 098 146 tl satılan saat12
- almanya türkiye emeklilik karşılaştırması11
- atatürkün mason localarını kapattırması13
babalığın hakkını teslim etmiş adamdır.
gerektiğinde canını da verebilecek babadır. adamdır .
Ben de olsam ben de verirdim kardeşim. Ne var ki bunda?
yaptığın işin hiçbir önemi olmayan babadır.
babasın lan sen! sen vermeyeceksin de üst komşu mu verecek böbreği kızına? bir de bu olayı matah birşey sananlar var ki, evlere şenlik!
babasın lan sen! sen vermeyeceksin de üst komşu mu verecek böbreği kızına? bir de bu olayı matah birşey sananlar var ki, evlere şenlik!
Kizina tecavuz eden babanin bakip feyz almasi gereken babadir.
elleri öpülesi adamdır.
takdire şayandır.
en has duyguların adamı, maddi dünyaya yenilmemiş babadır.
tanım gerekiyormuş tanımını soktuğumun dünyasına. zaten tanımsız olan bu dünyanın ta kendisi değil miydi, formata aykırı gelen bu yuvarlak dünya değil miydi sevgili dostlarım. madem format bu dünyanın çokta umrundaydı neden böyle oluyordu bütün bunlar. madem dünya delikanlı idi, neden yuvarlaktı?
15 gün önce büyük bir trafik kazası geçirmiş ölümden dönmüştüm. belki yaşamın değerini ilk defa içtiğim bonzaiden değil, hayatımda ilk ayık kafa ile anlamıştım dünyanın değerini. yaşamı. insanlığı...
o trafik kazasında hiçbir tarafım kırılmadan atlatırken, hastanenin bütün doktorları benim başımda seferber olmuşlardı. nedeni ise, göğsümde hafif çatlak ve boynumda zedelenmeden dolayı boyunluk vardı. kafamı hiç bir tarafa oynatamıyordum, öksüremiyordum bile. göğsüm sanki yerinden çıkacak gibi oluyordu. işte bu yüzden dikkat etmem gerekiyormuş, ani hareket yapmamam gerekiyormuş. allah korusun daha da beteri olabilirmiş. hayır bu değildi asıl neden, asıl neden büyük büyük büyük babamın yeşil ve sıcak paraları idi. taş gibi hemşireler beni bir an bile yalnız bırakmazken, bir yandan bu durum hoşuma gidiyor bir yandan da hastaneden çıkacağım günü dört gözle bekliyordum.
göğsüme aldığım darbe, omuzum, beynimin içinde sallanan hücrelerle uğrşırken ve buna isyan ederken bir kız çocuğu ile karşılaştım hastanede. ara sıra kantine indiğimde o masum yüzü görüyor, ne derdi var diye merak ediyordum. kendi acılarımın azaldığı günlerde paltosu yırtık, ayakkabısı delik, saçı sakalı birbirine karışmış adamın birisini bu kız çocuğunun yanında görüyordum öğlen saatlerinde. sürekli peşimde dolaşa hemşireye sordum, kim bunlar dedim kim.
o kızın böbrek hastası olduğunu, yıllardır diyaliz yaptığını öğrendiğimde ne yapacağıma karar veremedim. hemşireyimi tokatlasaydım, yoksa top gibi duran yuvarlak dünyaya bir tekme mi savursaydım bilemedim. benim başımdaki doktorların, hemşirelerin sayısını bilmezken bu kızın başında neden kimse yoktu neden. kız belkide hayatın artık son safhasına gelmiş, belki de hayat ile son dakikalarını oynuyordu yuvarlak dünya ile.
''ne oldu, uygun alıcı bulamadı değil mi'' dediğimde hemşire bana baktı.
''evet bulundu. babası böbreğini verecek. uygun zaman bekleniyor.''
o kızın 20 yaşında olduğunu öğrendiğimde bir kere daha şaşırdım, çünkü en fazla 9 bilemedin 10 yaşında gösteriyordu. ama yıllardır diyaliz yapan vücudu büyümesine fırsat vermemiş, onun gençliğini yaşamasına izin vermeyecekti belki de bu tanımsız dünya. pardon, bir tekme de vurulasacı top dünya...
nasıl bir dünyada yaşadığımı o anda tanımlayamadım. işte belki de bu satırları yazmakta çok zorlanıyorum. cennet belki annelerin ayaklarını altında ama, eli öpülecek birisi var ise o da bu babaydı.
tanım gerekiyormuş tanımını soktuğumun dünyasına. zaten tanımsız olan bu dünyanın ta kendisi değil miydi, formata aykırı gelen bu yuvarlak dünya değil miydi sevgili dostlarım. madem format bu dünyanın çokta umrundaydı neden böyle oluyordu bütün bunlar. madem dünya delikanlı idi, neden yuvarlaktı?
15 gün önce büyük bir trafik kazası geçirmiş ölümden dönmüştüm. belki yaşamın değerini ilk defa içtiğim bonzaiden değil, hayatımda ilk ayık kafa ile anlamıştım dünyanın değerini. yaşamı. insanlığı...
o trafik kazasında hiçbir tarafım kırılmadan atlatırken, hastanenin bütün doktorları benim başımda seferber olmuşlardı. nedeni ise, göğsümde hafif çatlak ve boynumda zedelenmeden dolayı boyunluk vardı. kafamı hiç bir tarafa oynatamıyordum, öksüremiyordum bile. göğsüm sanki yerinden çıkacak gibi oluyordu. işte bu yüzden dikkat etmem gerekiyormuş, ani hareket yapmamam gerekiyormuş. allah korusun daha da beteri olabilirmiş. hayır bu değildi asıl neden, asıl neden büyük büyük büyük babamın yeşil ve sıcak paraları idi. taş gibi hemşireler beni bir an bile yalnız bırakmazken, bir yandan bu durum hoşuma gidiyor bir yandan da hastaneden çıkacağım günü dört gözle bekliyordum.
göğsüme aldığım darbe, omuzum, beynimin içinde sallanan hücrelerle uğrşırken ve buna isyan ederken bir kız çocuğu ile karşılaştım hastanede. ara sıra kantine indiğimde o masum yüzü görüyor, ne derdi var diye merak ediyordum. kendi acılarımın azaldığı günlerde paltosu yırtık, ayakkabısı delik, saçı sakalı birbirine karışmış adamın birisini bu kız çocuğunun yanında görüyordum öğlen saatlerinde. sürekli peşimde dolaşa hemşireye sordum, kim bunlar dedim kim.
o kızın böbrek hastası olduğunu, yıllardır diyaliz yaptığını öğrendiğimde ne yapacağıma karar veremedim. hemşireyimi tokatlasaydım, yoksa top gibi duran yuvarlak dünyaya bir tekme mi savursaydım bilemedim. benim başımdaki doktorların, hemşirelerin sayısını bilmezken bu kızın başında neden kimse yoktu neden. kız belkide hayatın artık son safhasına gelmiş, belki de hayat ile son dakikalarını oynuyordu yuvarlak dünya ile.
''ne oldu, uygun alıcı bulamadı değil mi'' dediğimde hemşire bana baktı.
''evet bulundu. babası böbreğini verecek. uygun zaman bekleniyor.''
o kızın 20 yaşında olduğunu öğrendiğimde bir kere daha şaşırdım, çünkü en fazla 9 bilemedin 10 yaşında gösteriyordu. ama yıllardır diyaliz yapan vücudu büyümesine fırsat vermemiş, onun gençliğini yaşamasına izin vermeyecekti belki de bu tanımsız dünya. pardon, bir tekme de vurulasacı top dünya...
nasıl bir dünyada yaşadığımı o anda tanımlayamadım. işte belki de bu satırları yazmakta çok zorlanıyorum. cennet belki annelerin ayaklarını altında ama, eli öpülecek birisi var ise o da bu babaydı.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar