bugün

"Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim" dedi: Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: "Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda..."
Tutunamayanlar.

“Adam bir yıl sonrasına hazırlanıyor, ama akşama varmadan öleceğini bilmiyor'' diye düşündüm.
insan Ne ile Yaşar.
Sonunda insanın kendi mallarının malı haline gelmesine neden olan sonsuz mal birikimi.
Bugünü Yaşama Arzusu.

Ama zaten onunla bir arada bulunurken her an acı içindeydim. Ona hiçbir zaman inanamıyordum, ne zaman, nasıl değişeceğini hiçbir zaman kestiremiyordum. Her şeye rağmen deliler gibi seviyordum onu.
Büyük Umutlar.

Okuyorum, öğrenmeye çabalıyorum, cağın gereklerine ayak uydurmaya çalışıyorum... gene de zamanı geçmiş diyorlar benim için.
Babalar ve Oğullar.
"insanları genel anlamda seviyorum ama kimseye tahammülüm yok."

(bkz: tutunamayanlar)
Hayatımda tek bir kişinin çığlıklarının devam etmesi için yalvardığımı hatırlıyorum... Annemin. Onun çığlık olmasada en ufak bir ses çıkarıp yaşam belirtisi vermesi için yalvarıyordum.
Şimdi yaşça daha büyüğüm ama bir melek mi yoksa bir şeytan mı olduğumu artık bilmiyorum.
(bkz: Adaletin gizli mezarlığı)
yaşama olan aşırı sevgimizden
umut ve korkudan kurtulan bizler
hiç bir yaşamın sonsuz olmadığı
ölülerin asla dirilmediği
ki en yorgun ırmak bile
denizle birleşir bi yerde
bu yüzden tanrılara şükranlarımızı sunarız.

martin eden/jack london.
görsel
Hiç de fena insanlar değillerdi. Yalnız boş, bomboş mahluklardı. Yaptıkları münasebetsizlikler hep buradan geliyordu.
görsel
“iyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz.”

Oğuz Atay, Korkuyu Beklerken
"Köpeğe verilen bir kemik yardımseverlik değildir. Yardımseverlik, siz de köpek kadar açken onunla paylaşılan kemiktir."

-jack london-
"ve en büyük acının kendininkinin olduğunu düşünüyorsun. Dünyadan haberdar olmayan tüm gerizekalılar gibi"

-Kinyas ve Kayra, Hakan Günday.
“Rüya hünerli bir sihirbazdır, varlıkların boyutlarını ve birbirlerine olan uzaklıklarını değiştirir, yan yana uyuyan kişileri ayırır, birbirine uzaktaki kişileri kavuşturur.”

jose saramago - bilinmeyen adanın öyküsü
Beğenmek, sahip olmanın en iyi şekli, sahip olmaksa beğenmenin en kötü şekli olsa gerek.

jose saramago - bilinmeyen adanın öyküsü
"1335 senesi Mayıs’ının on dokuzuncu günü Samsun’a çıktım. Vaziyet ve manzara-i umumiye:..."

Mustafa Kemal Atatürk
Ne olurdu, bazı sözleri hiç söylememiş olsaydım; ya da bazı sözleri hiç söylememek için kesin kararlar almamış olsaydım.

Tehlikeli Oyunlar, Oğuz Atay.
ben onların kulaklarına göre ağız değilim.

(bkz: nietzsche)
(bkz: böyle buyurdu zerdüşt)
Yazmasam deli olacaktım. Sait Faik Abasıyanık
Ne güzel olurdu, hiç doğmamış olmak... Tehlikelerden uzakta, güvenli, meraklı gözlerden, insanı teşhir eden ışıkların menzilinin dışında... Öteki insanların sevgisine, şefkatine, merhametine ihtiyaç duymadan...
"Sen" dedim, "Gerçekten akıllı bir çocuksun, ama hiçbir zaman mutlu olamayacaksın. Bunca şeyin farkında olduğun için bir yanın hep boşluk hissiyle kalacak, çünkü onu bir insanın dolduramayacağını bileceksin. Ve sana neyin iyi geldiğini anlaman, belki bütün bir ömrünü alacak..."

(bkz: aytuğ akdoğan) - (bkz: ben hiçbir şey)
cehennemin en karanlık yerleri buhran zamanlarında tarafsız kalanlara ayrılmıştır.
Cehennem-Dan Brown
Yeni umutlara düşmekten, yeni işlere girişmekten kaçınıyorum; bıraktığım her yeri son defa selamlıyorum; benim olan her şeyden her gün biraz daha elimi çekiyorum.

Denemeler, montaigne.
"yapacağımız her hareketten önce ciddi olarak düşünmeye başlasak, vereceği sonuçları önceden kestirmeye çalışsak, önce kesin sonuçları, sonra olası sonuçları, sonra rastlantısal sonuçları, daha sonra da ortaya çıkması düşünülebilecek sonuçları düşünmeye kalksak, aklımıza bir şey geldiğinde, bulunduğumuz yerde çakılır, hangi yöne olursa olsun bir adım bile atamazdık.''

jose saramago - körlük
Doğru olmadığının biricik kanıtı, yüreğinizden yükselen o sessiz protesto, içinde yaşadığınız koşulların dayanılmaz olduğunu duyumsatan, eskiden böyle değildi herhalde diye düşündüren o sezgiydi. *
- (...) bizim beklentilerimiz sefil hayallerle, çılgın isteklerin karışımıydı.
- ama nasıl atacaktı aklından? sacdan bir damın üstündeki su gibi günden güne çürütüp bozuyor, aşındırıyordu onu bu.
- yaşamım boyunca insan bir şeye çok istekli görünürse karşısındakilerin daha az istekli göründüklerini öğrenmiştim.

varoşların budası / hanif kureishi
"Nasıl oluyor da insanı mutlu eden bir şey aynı zamanda yıkımının da nedeni oluyor?"

(bkz: Genç Werther in Acıları)
His dünyamda korkunç bir ihtilal yarattın.

Jurnal, Cemil Meriç.