ayni osmanli donemi gibi deve yukuyle borc birakacaklar. o zamanin sultani hepten zayif oldugu icin bir de duyuni umumiye ile tum ulkenin hazinesini avrupali bankerlere vermisti. bunlar, oraya gelmese bari.
Daha acısı, ihracatı da ithalatla döndürmeyi marifet sanmak.. ne farkı var? Ara mal’dan Üretimi gerçekleştirip nihai ürün’den küçük bir katma değer kazanmak için dünya kadar kaynağı kullanıyor ve kirletiyoruz.
uzun uzun yazmak istemiyorum ama ihracat rakamları açıklanıyor, her yıl (son 20 yıldır) şu kadar sattık, bu kadar sattık, şu kadar üretim yapıyoruz (sanayi, tarım) bu kadar üretiyoruz deniyor.
farkında mısınız?
buna rağmen borç artıyor ve gelir düşüyor.
neden?
dışarıya ihraç ettiğimiz ürünlerin başında motorlu kara taşıtları, kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler yer alıyor. Demir ve çelik, Elektrikli makina ve cihazlar, ses kaydetme-verme, televizyon görüntü-ses kaydetme-verme cihazları ve bunların parçaları.
bunları üretmek ihraç edebilmek için ithalat yapmaktayız.
örn: yarın togg araçları ihraç edeceğiz. bu togg aracın %52'si yerli ve milli(!) bu aracı yurt dışına satmamız için %48 oranında ithalat yapmalıyız.
size komik gelebilir ama rekor mal ihraç ediyoruz diye övündüğünüz her yılda ülkenin borcu artıyor.
diğer ülkelerden alınan parçaları birleştirerek yapılan toplama ürünleri, yerli ve milli diye yutturmak kadar ilginç değildir.

insanların bu safsataları yemesi de, ayrı bir can acıtıcı gerçektir.
80 çeşit kuru fasulye var. şu an tarlamızda yetiştirdiğimiz tohumu bizim olan kuru fasulye (erzincan-dermoson fasulye) tohumu bizim, toprak bizim, suyu bizim olsa bile bu ülkemizde yetiştirdiğimiz fasülyenin pişip sofraya gelmesinde yerli ve milli(!) oranı %60 oranındadır.

sofranıza gelen yerli ve milli(!) adana, karaman konya bölgelerinde yetiştirilen akkaraman koyunu "burada kozmik bir çağrışım yoktur" pirzolası ne kadar yerli ve milli(!) olsa da yediğiniz-aslında yiyemediğiniz bu yerli ve milli(!) pirzolada yerli ve millilik oranı %50'ye varmakta.

süper zekanızın anlayacağı basitlikte anlatmak gerekirse, örn; 100 lira maliyete çıkan bir tabak kuru fasülye yemeğinizde 40 lira yurt dışına çıkıyor.
yediğiniz 100 liralık pirzolada 50 lira yurt dışına çıkıyor ve bu paralar tl olarak değil de dolar olarak yurt dışına çıkıyor.
ayrıntılara girmiyorum ama maliyet açısından sofranıza gelen bu ülkede yetişen bir hıyarda-salatalıkta yerlilik millilik oranı neredeyse %60 oranında olup %40 oranında bir tutar dolar bazında yurt dışına çıkıyor.

geçmediğiniz köprüye, gitmediğiniz hastaneye, görmediğiniz köprüye, uçmadığınız havaalanına ödenen paralar-ücretler, donyo bozo koskonoyor diye saçmalamaya neden olan o yollar, rezidanslar, gökdelenler, yazın sıcaktan kışın soğuktan kaçıp alışverişe değil de gezmeye girdiğiniz avm'ler hepsi bu ülkenin dolar bazlı borç yüküdür.
buralara vatandaş tarafından ödenen her türk lirası dolara çevrilip bu para yurt dışına çıkıyor.
tüm bu donyo bozo koskonoyor diye saçmaladığınız çoğu projeler yapım, maliyet, işletme, ücretlendirme, sözleşme vb açısından gereksiz ve israf seviyesinde olup hata payları açısından tam bir faciadır.

finansal okur yazarlığı olmayan ve cehaleti bir hak olarak savunan, bu cehaleti bilerek tercih olarak seçen insanlara ne anlatabiliriz?
görsel
keşke dönse , dönmüyor ki reis....
Böyle giderse düyunu umumiye tekrar kurulur bu ülkede. Cumhuriyetin kazanımlarını sata data bitirdiler. Elde satacak pek bir şey kalmadı...