bugün

insanları ciddiye almadığım ve hep yüzeysel ilişkiler kurduğum günden beri yaşamıyorum sanki.

-nadiren- içki ile, sigara ile, kahve ile ve bolca düşünce ile ve çalışarak Günümü doldurmaya çalışıyorum.

insan davranışlarıyla ilgilenen bilim insanlarının işi çok zor. Çünkü insan, komplike bir canlıdır.
Bu yüzden anlaşılması zordur.

Psikoloji bilimine inanmıyorum mesela. Çünkü, freud'un yıllar önceki kitaplarından faydalanıyorlar. Freud'un bir bilim insanı olduğumu düşünmüyorum.

Psikiyatriye ise sonuna kadar inanıyorum. En azından ilaç verip beynimizdeki kimyasallar ile oynayarak bizi iyileştirebiliyorlar.

Psikologdan terapi alıp iyileştim diyen var mı aramızda? Hiç sanmıyorum. Ruhsal ve zihinsel sorunlar konuşarak halledilmez çünkü.

Konumuza dönecek olursak, insanları ciddiye almayınca dünya'yı da ciddiye almıyorsun. Dünya'nın gelip geçici olduğunu iliklerine kadar hissediyorsun.

Bir dost ortamında oturup saatlerce konuşmayı gereksiz buluyorum. Samimiyetsiz muhabbetler, laçka davranışlar, komik olmayan espriler, boş nutuklar çekenler bana hiç çekici gelmiyor.

Sevgili ilişkilerini bırakalı çok oluyor. Sevişmeyeli de. Eksikliğini hissetmiyorum.

Anne babam dışında kimseye güvenmiyorum. Ulus baker demiş ki,
" Ne kadar kolaylıkla yalan söyleyebileceğimi anladığım andan itibaren artık hiç kimseye inanmamaya karar verdim." kendisine katılıyorum.

insanlara inanmıyorum. Yalnızlığı seviyorum. Uzun süre Yalnız olunca insan, her şeyi yapma özgürlüğüne sahip, güçlü ve mitolojik bir karakter gibi hissediyor kendisini.

Hakkımdaki eleştirileri, olumsuz düşünceleri, insanlarda nasıl bir intiba bıraktığımı önemsemiyorum.

Bu dünya'nın en akıllı insanlarının kendi halinde namazında, orucunda, ibadetinde olan insanlar olduğunu düşünüyorum ve kendilerine imreniyorum. Çünkü, tanrı, zariyat suresi 56. Ayette " ben insanları ve cinleri yalnız bana kulluk etsinler diye yarattım" demiş. Demek ki hayata geliş amacımız belli.

Her gün farklı kadınla sevişsen, içki ile uyarıcı maddeler ile müzikle deliler gibi eğlensen de sonunda öleceksin. Bu hayatın tadını en çok 70 yaşına kadar çıkarabilirsin. O zaman Kaldı 35 yıl. Sonsuzluğun karşısında 35 yıl - belki de 1 dakika, 1 saat, 1 yıl ya da daha az - kelebek ömründen bile kısa bir vaktinin kaldığına tekabül eder.

Bu hayat insanları ciddiye alacak kadar uzun değil. 2 seçeneğim var, ya yarın yokmuş gibi yaşamaya devam edeceğim ve sonum hüsran olacak ya da değişeceğim ve sonsuza dek mutlu olacağım.