bugün

Ele ayağa düşmüş meslek dalıdır.
Gider üniversite puanlarını bu kadar çok düşürürseniz olacağı budur. Hukuk okumanın eskiden bi Ağırlığı vardı ciddiyeti vardı artık o da yok gidip en embesil en gerizekalı insanların bile sırf hava olsun diye bu Bölümü okumalarına olanak verirseniz olan budur. Adama bakıyosun Taksim meydanında yerlerde gitar Çalan rastalı Saçlı Kaşı dili piercingli ama hukuk okuyo sonra da “hukuk okuyom ben yeaaaaa” triplerine girip kendini bi bişey sanıyolar.

Edit:olayı sadece piercingden ibaret sanan malları ortaya çıkarmıştır.
(bkz: hukuk devleti)
Bu sene üniversite alımlarinda yanlış yapılan bölüm.

Hukuk tm bölümüydü geçen seneye kadar. suan görüyoruz ki tm 3 e kaydirildi ve edebiyat türkçenin kat sayısı arttırıldi.
bir örnekle açıklayayım:
aynı bölümde olduğum bir arkadas var o benden 50 sıra önde. onun benden türkçe edebiyat net sayısı benden 13 fazla, benim ondan mat net sayim 35 fazla. diğerleri aynı. Bu mu tm öğrenciliği, bu mu eğitim sistemi ?

ya şu hukuku sözele alın ya da bir işe sıçmayın.
"küçük sineklerin takıldığı, büyük sineklerin delip geçtiği bir örümcek ağı"dır.

Ben demiyorum, kesin olmamakla beraber Karl marx diyor imiş.
hukuk bazı şahışların ve kişilerin elinde insanları resmen cinayete azmettirme yarışı içine girmiştir. malesev şuanda hukuku aramak göz yaşı dökmnekten daha zordur.
http://galeri.uludagsozluk.com/r/hukuk-847289/

ta antik antik yunandan bu yana vardır bu söylem.

nikomakhos'a etik'i okuyan bilir orada bir tabir vardır. ''doğruluk güçlünün işine gelendir''. bu kelime çok önemli demokrasilerde ki iktidar kavramı ile hukuğun nasıl yokolduğunu da gözler önüne seriyor.

iktidarlar ta antik yunan'dan bu yana arkalarına aldıkları kitleler ile hukuğu kendilerine alet etmişlerdir. iktidarların isteğine alet olan bu hukuğa da vatandaşın vatanseverlik bilinci içersinde uyması beklenmiştir. böylece doğruluğun ve adaletin kıstası olan hukuk ''iktidarın fahişesi'' durumuna gelmiştir.

zamanla toplumlar başındakilerin koydukları kuralları sorgulamadan doğru, yasak bellettiklerini ise sorgulaman yasak kabul etmiştir. bu durumda ne evrensel olarak adaletten ve hukuktan bahsedebiliriz nede hukuğun birebir iyiliğinden.

hukuk genel hatlarıyla mutlak iyi olmasa bile temel hatlarıyla toplumdaki bir arada tutmak adına lazımdır ama hukuğun yönlendirme işlevi de vardır. bu işlev başa geçen her iktidarı cezbetmiştir
makul, orta zekalı bir insanın herhangi bir olayda nasıl davranması gerekiyor ise ona göre hareket edilmesinden yola çıkarılarak oluşturulan kurallar bütününün genel adı şeklinde farklı bir tanımlama yapabiliriz. Yazılı veya yazısız hukuk kuralları olabilir.
kapitalist sistemde, zenginin parasini fakirden koruyan cellattir.
Teoride aksiyomatik bir yapısı olması gerekir.
eşitlik yerine adaleti savunan mekanizma.
himaye altında olan menfaatlerdir.

Rudolf von jhering

http://www.edebiyatvehuku...lsefesi-icin-savasim.html
en azından hukuk derslerinin http://www.hukukum.net ile artık o kadar zor olmadığı sistem.
ineklerde mantık bizim ülkede hukuk aranmaz. arayan da bulamaz. adalet sarayları var denmesin çünkü adalet ile hukuk aynı anlama gelmez.
şimdi ea'dan alıyor ama eskiden sözelden alıyormuş öğrencileri. sonra bakmışlar olmuyor matematik bilen hukukçu adayları almaya başlamışlar okullara. iyi de yapmışlar.
düzgün bir devlet için kusursuz işlemesi gerekendir.

yozlaşan devletlerde her işte olduğu gibi para kazandırsın yeter mantığıyla bakılır.(doktorluk vs.) bu da hukukun çöküşünü hızlandırır.her işte olduğu gibi aslında gönül işidir.

kollukkuvvetleri ile birlikte adalet için çalışan devlet her zaman ayakta kalır. kalmasa bile hukuksuzluk yüzünden çöküntüye uğramaz.
"iktidarın fahişesidir." der bakunin.
türkiye'de iktidarların kendine göre yonttuğu kurallar bütünü.

"hukuku dolanmak" diye bir kavram var bilenler bilir. ülkemizde istisnasız bütün iktidarlar hukuku yük olarak görmekte ve hukuktan doğan sorumlulukları yerine getirmemek için "hukuku dolanarak" kendi kafalarına göre takılmaktadırlar.

ben okulda öğrendiğim teorik bilgiyi gerçek hayatta uygulamalı olarak sağlamak isterim. ama malesef bu mümkün olmuyor ülkemizde. daha bugün bir yargı kararını uygulamıyorum diyen bir cumhurbaşkanımız var. hadi kapatalım fakülteleri, zira boşa okuyoruz. birinin tetikçisi olmazsan, doğruyu söylersen kararını tanımazlar ya da sürerler veyahut da içeri atarlar.

neyse konuşturtmayın işte, çok dağılıyor konu.
ülkemizde kişiye göre kuruma göre değişir. eskiden bir yanlışlık yapacak olsam lan hukuk var ülkede eşşek değiller ya anlarlar diyordum. misal biri yolda ağır yaralı hastaneye yetişmesi gerekiyor ya almam lan arabaya yolda ölse faili ben olarak hapse girerim bu ülkede. hukuk değildir o guguktur hukuk olsa duramazsın.
her zaman mevcut sistemde godomanları kollayan ve halkı da bu istekler üzerine şekillendiren bir meşru organdır.

üniformalı birinin zulmünü güvenliği sağlıyor diye normal görenler hukukun kararlarını da meşru olduğu için normal görür.

ayrıca devlette her zaman yönetici- yönetilen ayrımı olur. işte bu sistemde kimse yönetilen olmak istemez ve mevcut otoriteyi ele geçirmeye çalışır.

hukuk da bir nevi bunu önler ve hiçbir devrim hukuksal bir kararla gelmez çünkü devrimler bir sınıf geçişidir ve mevcut otorite hiçbir zaman bu gücü sana vermez.

mesela feodalizme karşı burjuva sınıfı galip gelmiş proletarya sınıfı ise rusya da bir ara fırtına estirmiştir.

o zamanların hukuk sistemini incelersek hepsinin yasaları mevcut otoritenin varlığını meşru kılmaya ve haklı çıkarmaya uygundur. tıpkı bugün olduğu gibi.

ben bu yüzden pek adaleti takan biri değilim, hukukun üstünlüğünü savununca hakkını alacağını sananlar var, olsun onlarda öyle mutlu oluyor.
allahını seven güncellenmiş tanıtım sunumu atsın bana, çocuklara hukuk bölümünü tanıtcam araştırmaya üşeniyorum amk.
meşru müdafaa konusunda ihtiva eden "orantılılık" saçmalığını barındırmasına anlam veremiyorum.
yani bir suçlu sizi bıçak ile tehdit ederken siz ruhsatlı silahınız ile onu öldüremiyorsunuz. böyle saçmalık olamaz.
orantılı olma konusu yanlış anlaşılıyor bana göre. hukuk sebep sonuç ilişkilerine bakar. eğer bir kişi size saldırmıyorsa elinde bıçak olması eyleme dönük bir hareket değildir zira arada mesafe varsa siz size yönelen tehdidi savuşturacak imkanlara sahipsiniz ancak ateşli silah öyle değil. silahı çekerek ateşlemek duruma göre ardışık hareketlerdir.

elini beline götürdü silahı var sandım diyerek birini vurmak ne kadar saçma ise elinde bıçağı olan birini hedef gözeterek kafasından vurmak da o kadar saçmadır. hukuk sizin en son çare olarak yaptığınız hamleyi değerlendirir. size doğru koşarak gelen elinde bıçaklı birine doğrudan ateş edemezsiniz. havaya ateş ettiniz olmadı yere doğru ateş ettiniz buna rağmen size yönelik eylem devam ediyorsa o zaman şahsı size yönelik haksız fiili bertaraf etmek üzere yani durdurmak üzere ayağından vurabilirsiniz der kanun. zira amaç saldırıyı durdurmak ya da kesintiye uğratmak. yoksa ulan sen kimsin de bana bıçak çekiyorsun al ulan deyip adama bir şarjör mermi boşaltmak değil.

işte bireysel silahlanma konusu biraz da böyle bir şey.
Meşru müdafa hükümlerinin uygulanabilmesi için gerekli şartların oluşmuş olması gerekir. Size veya yakınınıza karşı, o an içerisinde, sizin veya yakınınızın vücut bütünlüğüne dair mevcut bir tehdit olması gerekiyor. Ölçülülük ilkesi de mantıklı ve yerindedir. Kuyumcunuzu soymaya gelen soyguncunun elinde bıçak var diye adamın kafasına sıkarsanız, öldürme iradesiyle davranmıs olursunuz ancak omzuna sıkarsanız mevcut tehlikeyi bertaraf etmek adına bir fiilde bulunmuş olursunuz.
Uygulamada evet sıkıntılar olsa da işin normatif kısmı tutarlı ve mantıklıdır.
Siker sikerrrr.
bu bölümde sınav haftası gelmeden 2 hafta önceden başlayıp günde 15 saat çalışan tanıdığım var.

ya o gerizekalı yada bölüm zor.