bugün

final sınavları yaklaştığı zaman geceleri sabaha kadar ders çalışmaya mahkum olmaktır.
Hukuk öğrencisi olmak terimi biraz karmaşıktır. Şöyle ki;

Hukuk fakültesinde okumak için sınava girip yeter puan almak o fakülteden başarılı bir şekilde mezun olmak için yeterli olmayabilir. Hukuk fakültesinde okumak için hukukçu doğmak gerekir. Ülkemizde ve dünyada hakkıyla okutulan bir bölüm varsa o da hukuktur. insanın onca kitabı hatim etmesi dört yıla sığmayabilir. Ancak içinizde yanan bir ateş olmalı ki-çoğu zaman bu bile yeterli olmayabilir-hukukçu olarak mezun olun. Üniversite giriş sınavında devasa puanlar aldıktan sonra "Hmmm...puanım hede hede üniversitesinin hukuk fakültesine yetiyor. Gidip okuyayım." demek sağlıklı olmaz. Hukukçu doğan biri için ise puanın önemi yoktur. O sadece okuyup mesleğinin sahibi olmak için bir formaliteyi yerine getirecektir. Sınava girer, kazanır, okur, mezun olur ve adliyede koşturmaya başlar. Onun hayatı budur ve hiç bir rahatsızlık duymaz. Mutlaka bazı engeller çıkacaktır karşısına; fakat hukuk sevdasını taşıdığı sürece o engeller sadece zamanını çalacaktır. Sonuç kaşınılmaz bir başarı olacaktır.

Tüm bu yazılanlar bir de tıp fakültesinde okuyan ya da okumak isteyenler için de birebir geçerlidir. Tıpkı hukukçu doğmak gibi tıpçı da doğmuş olmak gerekir.

Sadece hukuk fakültesini okuyanların değil, hepimizin mutlaka bilmesi gereken onca hukuki işlem, terim ve mevzuat varken bir hukuk öğrencisinin öğrenmesi gerekenler takdir edersiniz ki tüm hayatını kaplayacaktır. Hayatını hukuka adamak gerçek bir hukuk öğrencisi olmak anlamına gelir desek yanlış söylemiş olmayız herhalde.
marmara iletişim öğrencilerinin de ucundan bucağından nasibini aldığı durumdur. özellikle anayasa, iletişim hukuku gibi müstesna dersler ile.
sabaha kadar anayasa çalışıp aslında olayın yarısına bile gelememektir. soyut norm somut norm, hsyk, a.i.h.m. , kafayı yemek...
ne olursa olsun güzeldir.
kalınlığı 55 cm'yi bulan kitaplarla iett otobüslerinde, tramvaylarda harap olmaktır.

eğer aynı gün içinde ceza hukuku ve borçlar hukuku dersleriniz varsa, bavulla okula gelmek farz olmuştur artık.

ceza kanunu: 11 cm
ceza hukuku kitabı: 8cm
borçlar kanunu: 6cm
borçlar hukuku kitabı: 16cm

ve sonuç 41 cm'lik ve ağırlığı 4-5 kilo olması muhtemel tuğla gibi kitaplar. ve evinizle okul arasında tramvay ve otobüs mesafesi varsa ve ders çıkış saatleriniz 6-8 arasıysa, kol kası yapmaya hazır olun.

size acıyan iett yolcularından, verin kitabınızı taşıyayım isterseniz, sorularıyla karşılaşabilirsiniz.

elinizdeki kocaman ceza kanunu herkesin dikkatini çekebilir ve bir sürü soruya maruz kalabilirsiniz.
hatta bir gün metrobüste, çağlayan adliyesine giden bir yaşlı amcayla karşılaşabilir, 2. sınıf öğrencisi olduğunuzu, icra hakkında hiçbir fikre sahip olmadığınızı anlatmanıza rağmen; amca tarafından sürekli sorulara maruz kalarak amcanın 100 lira için icraya verildiğine şaşırıp üzülebilirsiniz.

kısacası zordur hukuk öğrencisi olmak. he bir de; tekerlekli valiz şart.
zor olmalı. hukuk öğrencisi olmadan hukuk dersi alıp hukuktan nefret ettiğime göre onlar için gerçekten hukuk öğrencisi olmak zor olmalı. ama güzel birşey tabi bir amaç neticede.
prozac toplumunun şanlı bir üyesi olmaktır bir nevi.
diğer öğrencilerin anneleri tarafından sürekli örnek gösterilen olmaktır. tüm hukuk okuyanları tarayasım var. hep annem yüzünden.
http://www.google.com.tr/...p;ved=1t:429,r:0,s:0,i:81 şu adama (kemal oğuzman) hayran olabilmektir. binlece sayfa nası yazmış abi yaa diyebilmektir. o binlerce sayfayı çalışabilmektir.

not: betacopy si olan okullar şiddetle tavsiye edilir rahat edersiniz.
(bkz: Götü kalkık kıskanılan piç hukukçu)
kendine acımaktır, nasılsa notları alırım birinden mantığıyla okula gitmemek, akabinde kalmaktır.
bütünlemelere güvenmektir çoğu zaman.

o değil de kesin vizelerde çok kötü olcak ya. ticari işletme, ceza özel, borçlar özel, medeni usul.. + deniz + idare..

napcam lan ben? kendime acıdım.
-günde 10-12 saat çalışmalara bana mısın dememektir.
-aylarca yatıp sonra birkaç ay bu tempoyla çalışmaktır.
-final dönemleri birkaç ay ülke gündeminden kopmaktır.
-final dönemleri birkaç ay futboldan uzak kalmaktır.
-birkaç ay kızlardan uzak kalmaktır.*
-birkaç ay kendinden kopmaktır.
-okulu bitirdikten sonra da hakim-savcı olmak için aylarca, belki yıllarca bu tempoyla çalışmaktır.
-sen çalışmak zorunda iken aşık olduğun kızın tatil yapmasıdır.
-sen çalışmak zorunda iken aşık olduğun kızın kıçına tekmeyi basmasıdır.
-sanıldığı kadar ezber olmasa da sanıldığından çok okumaktır, çalışmaktır.
-yemeğinden çıkan kılı "bu mal ayıplı çıktı, aynen iade+maddi+manevi tazminatı talep ederim" şeklinde anlatmaktır.
-metrodaki bilet satıcısıyla "sen hukuku benden daha iyi mi bileceksin" kavgası yapmaktır.
-adliyede kısmet aramaktır.
-erken dökülen her saç telidir.
-kargo şirketiyle "siz hukuku benden daha iyi mi bileceksiniz" kavgası yapmaktır.
-beyaz eşyacıyla "sen hukuku benden daha iyi mi bileceksin" kavgası yapmaktır.
-erken ağaran her saç telidir.
-sokaktaki her vatandaşı normal, makul, orta zekalı görmektir.
-müşteri hizmetleriyle "siz hukuku benden daha iyi mi bileceksiniz" kavgası yapmaktır.
-nonstop 4-5 saat çalışıp, yarım saat ara verip bir nonstop 4-5 saat daha yardırmaktır.
-konuşurken araya pejoratif olmayan, muvazaasız ve anlaşılmaz laflar sokuşturmaktır.
-erken bozulan gözlerdir.
-çok okumaktır.
-çok çalışmaktır.
yarrak gibi bir şey bence. ne olucak ya avukat ya savcı bu eleman. ee basıcam parayı satın alıcam neticede ilkokul mezunu bi adamın köpekliğini yapmış olucaklar. kimse ideal falan diye sayıklamasın parayla adama dinini imanını, yataktaki karısını unuttururum.
yaşıtları okuldaşları üniversite hayatını doya doya yaşarken hukuk öğrencisi mal gibi ders çalışmaktadır. asla ve katta kafaları rahat değildir bu tiplerin herkes kulaklıktan müzik dinliyor zannederken aslen o ders kaydını dinlemektedir o sebeple boş boş bakarken görürseniz şarkı sözlerine takılmadı tekeffülü anlamaya çalışmaktadır.

zordur hemde her haliyle zordur zira sorumluluk gerektiren bir bölümde okumaktadır bu arkadaşlar kimse bir iktisatçıya lorenz eğrisini sormazken hukuk fakültesinde henüz birinci sınıfta okuyan birine dahi etraftan yüzlerce soru gelir bilmiyorum demeye utanır gider sadece içindekiler kısmı 70 sayfa olan kitabını alır ve araştırır.

gel gelelim birçok bölüm öğrencisi üniversitede hayatını yaşarken hukuk fakültesi öğrencileri üniversite bittikten sonra hayatlarını yaşamaya başlarlar.

sonuç: tercih meselesi.
1 gecede 800 sayfa kitabı yutabilmek demektir. Bir yerden sonra önünüze gelen her cümle sadece kelime yığını haline gelmektir. Yarın sınavım var sözlük, ilişik kesme bürosu açık olsa bunu yapacağım. Hep sınav öncesi geceleri karar verip, icraat için gündüz geç kalıyorum.
bazen kendini ait hissedememektir hukuk öğrencisi olmak. fakültene, hukuk okuyan diğer insanlara, bu konu hakkında dönen geyiğe.

hukuk okuyorum dediğin anda ilk karşılık;

kalın kalın kitaplar çok zor be olur muhtemelen.

kalın kitabım yok. her dersten 5 sayfayı aşmayan notlarım var.

fakülte zor mu ? o da değil.

peki bu hengame ne?

bence; ben öyle bi hukuk okuyorum ki amk o kadar zor ki kitaplarım o kadar kalın ki o kadar çok şey öğrenip o kadar çok şey biliyorum ki hepiniz etseniz ben budum demek...
sınavlara 2-3 ay önceden çalışmaya başlamaktır.
hayata farklı açılardan bakmaktır..
(bkz: yaraklara gelmek)
kerhane de bakire arayacak kişi adayı olmaktır.
4 senede 2011 yilinda bitirdim fakultemi. size tavsiyem duzenli ve kitaptan calisin. notlardan degil. icabinda Gunde 7 8 saat calismaya kendinizi motive edin final donemlerinde.
Artık bir cazibesi kalmayan öğrencilerdir. lys sıralaması 30 binlere kadar gerilemiştir. her yıl Dgs ve Yös'ü de katarsak 16 bin civarında öğrenci kabul eden bölümdür. devlet üniversitelerinin birçoğunda akademisyen yetersizliği vardır. bazılarında ceza genel, ceza özel ve ceza muhakemesine aynı hocanın girdiği bile görülür. özel üniversitelerden hukuka ayrı bir ilgi vardır. çünkü en iyi kar hukuk bölümünde yapılır. hem tüm kontenjanların dolduğu hem de laboratuvar masrafı olmayan bir bölümdür. ama yine de siyasal bilgiler fakültesi veya iibf mezunu olmaktan iyidir.
Hele bir de Karadeniz teknik de ise işiniz hayli zordur, olmayın, mezar kazın daha iyi.
final gecesi fark etmeden 4 paket sigarayı hiç etmektir.

evet aslında biz fabrika bacasıyız.