bugün

sozluk alemlerinde ( birden cokturlar) hicbir sey yazmaya yetecek kadar bilgisi olmayan yazarlarin agızlarından kalemlerine dokulen cumule. cumule evet, yanlıs okumadınız. cumlelere, mottolara, sloganlara, propagandalara hakaret etmek istemedim.

ilk eleştirim buradaydı: bol bol uc nokta koyan yazarlar. okursunuz.

bir alıskanlıgım vardır, genellikle bir yazarın sevilenlerini, sevilmeyenlerini, son girdiklerini, budur ustat dediklerini, ve baskalarında begendiklerini cok dikkatli okurum, ve bu okuduklarım ustune de profiller cıkartırım.

bir yazar dusunun ( aslında cogu boyle) ekonomi, spor, siyaset, sanat, felsefe, din gibi bir insanı hayata baglayan butun dusunce turlerini ogrenmekten ve elestirmekten yoksun olsun. hem bilmiyor, hem de ogrenmek istemiyor, hatta bu konuları konustugunuz zaman ise size tepki gosteriyor. sadece kendi hayatını yasıyor ve dunyası kendi hayatından ileri genislemiyor. bu tiplere kara cahil demek istemiyorum, cunku kara cahil denilen grupların egitim gorme fırsatı olmamıstır.

sozluk alıskanlıgı olanlar bilirler, sozlukte uzun uzun yazabilmek ve bolca entry girmek buyuk bir asosyallik gerektirir. ve sozluk ise asosyalligin getirdigi moral bozuklugunu bir nebze almak icin iyi bir ilactır. sozlukte ilgi gormek guzeldir ( bu adamlar boyle dusunurler). fakat bu yazarlar ekonomi, spor, siyaset, sanat, felsefe, din gibi konulara cok uzak oldukları icin ise bir halt yazamazlar. işe yarar hicbir sey yazmak ellerinden gelmez.

durum bu iken, bu yazarlar da ellerindeki tek seyi, kendi kucuk dunyalarını, yazmayı secerler. secmekten ziyade zorunluluk soz konusu. cunku yazabilecekleri baska bir alan yok. hani hicbir sey olamayıp troll olsalar diyebilirsiniz, ama troll olabilmek icin eleştiri gucu, eleştiri gucu icin ise degisik alanlarda bilgiler gereklidir. troll de olamazlar.

zkimzonik duygusal, aglamaklı, ve bir o kadar da bos entryler bunların elinden cıkar.

aman da bir kus gibi kactım elimden bende ungur ungur aaladım, yalnızlıgımın abıragoyarken kediler tırmalıyordu beni, yoldan gecen fıstıkagacları bile benimle dalga geciyordu, sensiz olmadıgımda bulbul bile akbaba gibiydi benzeri benzetmeleri cok sık kullanırlar. aslında cok zikko olan bu benzetmeleri kotudur, cok kotudur, fakat bu adamlar sayıca o kadar cokturlar ki hemen birbirlerini alkıslarlar ve begenirler. kalitesiz alkıslardan cesaret alıp daha da berbat yazarlar.

( bu arada bu yazarların butun egoları bu alkıslara baglanır, abi afedersin ama bk gibi yazıyorsun, benzetmelerin onuncu sınıf bile degil, ortaokul ogrencisi gibi bir dunya anlayısın var derseniz, yuzunuze tokat entrylerinize eksi ve herkes beni cok seviyor seni sevmiyor gibi cevaplar alırsınız.)

her entrylerinde ne kadar aglamaklı, huzunlu, ve sorunlu olduklarını anlatırlar. sorun dediysem de aklınıza buyuk seyler gelmesin, babaları oyuncak ayılarını almıstır gibidir bu sorunlar.

bu adamların gercek problemleri sorunlu, hazanlı, sıkıcı hayatları degildir. bu adamlar, begenmedikleri ve nefret ettikleri sanal hayatlarına olesiye baglıdırlar. bu garip, sanal ve kucuk hayatlarına olan baglılıkları esas problemleridir. yani, gercek bir hayatları yoktur.

ellerinde hicbir sey yoktur ve bir seyler elde etmek icin sadece laf uretirler, is degil. bu kucuk, bencil sıkıntılarından guc alırlar, ve bu gucle basınızı agrıtırlar.

en sonunda da her online oyuncusunun bildigi bir soz soyleyecegim, bu uc noktacı her konuda cahil oldugu icin duygusal yazanlara:

get a life
en sevdikleri başlık ben bu yazıyı sana yazdım.*
oysa duygusallık ne kadar hoş bir duygudur...
bunu yanlış anlayanları kınamak gerekir...

doksan yaşındaki nenem bugün komada...
bunu da belirteyim...
bunlara cevap vermek için geri kalan sözlük ahalisinin en sevdiği başlık

- içinde emo geçen her türlü başlık şimdi bilemedim.
işte budur üstad olmak için çabalayan yazardır.
"bari duygusal yazayım" sanki duygusal yazı bişey değil.
asıl şöyle olmalıyıdı:"duygusal yazamıyorum bari bişeyler sallayayım."
(bkz: hicbirsey yazabiliyorum duygusal da yazayım)
hicbir sey yazamiyorum bari duygusal yazayim mantığıyla hareket eden kitlelerin; içinde türlü anlamlar barındıran fakat duygu şerbetinden tatmayanların idrak etmekte zorlandığı bir de şiirleri vardır:

seviyorum birisini...
en tatlı en güzelini...
nasıl anlatsam sana...
ilk harflere baksana...

anonim mi sandınız siz yoksa?
teey yavrum teey, el gider aya...