bugün

Yapmak istediğim. Yapamayacağımı biliyorum, ama en azından buna yakın olmaya çalışacağım.

Yaptığım hatalar günlerce yakamı bırakmadı. Her aklıma geldiğinde keyfimin içine etti.

Üzüldüm, üzüldüm ve böyle devam etti.

Peki bu kadar üzülünce elime ne geçti ? Sadece yaptığım hatanın bu denli kötü olduğunu ve bir daha yaparsam yine bu kadar üzülebileceğimi anladım.

Stres insanı yer, bitirir.

Belkide yine hatalar yapacağım. Belkide yine insanlar yaptığım bazı hatalar yüzünden bana gülecek. Ama elimden geldiğince çabuk, pişmanlığımı atacağım. Elimden geldiğince yaptığım hatadan ders çıkaracağım. Elimden geldiğince değişmeye çalışacağım.

Böylece daha mutlu olacağıma inanıyorum.

Yunan Filozof, Heraklitos'un şöyle bir sözü vardır; ''Değişmeyen tek şey değişimdir.''

Milletin derdiyle, kusuruyla dalga geçen boş yazarlar gibi olmak yerine, sizinle duygularımı paylaşmak istedim. Belki birine motivasyon olur.

Nickimin de hakkını da verdim. Evet.
(bkz: hicbiseyebosunaiclenmeyenadam)
hiçbir hatadan ders almamaktır.
(bkz: neşeli olmak)
bir çeşit avunma sözü.
Yaptiklarindan pisman olmamak yapmadiklarindan pisman olmaktan cok daha iyidir.
bir travestinin tavrı olabilir. "nasılsa herşey için çok geç anasını satayım, pişman değilim lan nolcak aq"
"hayatta hiç keşkelerim olmadı.", "hayatta yaptığım hiç bir şeyden pişman olmadım, hepsi iyi ya da kötü birer tecrübe benim için." diyen insan kadar yalancının önde gideni yoktur. yahu arkadaşım, en basitinden bir mağazadan çıktıktan sonra, keşke şunun siyahını alsaydım, dediğin de mi olmadı? herkes hayatının bir döneminde bir şeyleri yapmamış olmayı, ya da daha farklı bir şekilde gerçekleştirmiş olmayı istemiş, pişman olmuştur. insan bu neticede. boş yere kendimizi kandırmayalım. bu cümleler özellikle büyük pişmanlıkların ardından söylenen yalnalardır zaten.
Kendinden emin olmak, kendine güvenmek ve yaşadıklarından pişman olmak yerine ders çıkarmaktır.
duyarsızlaşmaktır . yaşanılanlardan sonra çekilen acılardan sonra artık anını yaşayan bir insana dönüşüp anlık yaptıklarından da pişman olmama durumudur . o levıla atlayan kişi veya kişiler dünya üzerindeki en rahat insanlardır .
yeni doğmuş ya da yaşına girmemiş bir çocuğun söyleyeceği sözdür.
(bkz: çocuk haklı beyler)
Namümkündür. Hatta hergün bile olunur. Ben şu an oldum mesela.
hayatta kayda değer hiçbir şey yapmamış olmaktır.
(bkz: yok öyle bi dünya)
(bkz: sosyopati)
yanlışlarının henüz farkına varamamış insandır.
hayatta hiçbirşeyden pişman olmamak her babayiğidin harcı değil hatta bu cümleyi kuran insan yoktur ancak kendine itiraf etmekten kaçan insan vardır hepimiz bir şekilde yaptıklarımızdan zaman zaman hatta çoğu zaman pişman oluyoruz bu böyledir önemli olan pişmanlıklarımızdan ders çıkartmak bir daha yapmamaktır.
tam anlamıyla özgür, sadece bulunduğu anı yaşayan, sadece o anı düşünen kişilerin tattığı doyumsuz duygudur. şöyle ki: kişi tam anlamıyla özgür olabilmişse eğer ne geçmişi, ne geleceği düşünür. zira geçmiş zaten geçmiştir ve kişi zaten geçmişte yaşadıklarından ister istemez ders çıkarır ve bunu tecrübe deposunda biriktirir ve yeri geldiğinde iyi bir gelecek için kullanır. geçmiş, gelecek dışında kişi kendisine empoze edilmiş bilgilerden arınır bu bilgiler din kuralları, gelenek-görenek gibi şeylerdir. bunları kararlarını etkilemesine izin vermez. tam anlamıyla gerçek kişiliğini bulmuş bir bireydir. kendine güveni tam hiçbir şeye ihtiyaç duymadan o an doğru karar verebilme yetisine sahip biridir. ayrıca dikkat edin yaşamınızda neyin üzerine çok titrerseniz o titrediğiniz kişi, olay veya başka bir şeye bir şey olur. kırılır, dökülür ve bu sizi üzer. ama sürekli bu anda kalıp, o anki şartları değerlendirirseniz -ki bu şartları değerlendirirken, beyniniz ister istemez tecrübelerinize danışacaktır. sizin ekstra olarak düşünmenize gerek yok- hiçbir baskı hiçbir empoze bilgi etkisi altında kalmadan yani gerçek benliğizle karar verirseniz emin olun sizin için en doğru karar o olacaktır. bir düşünün, aklınıza buna benzer olaylar gelecektir. sınavlar mesela, çoğu zaman bir soruya hızlı hızlı yaparak, hemen cevabını bulursunuz lakin soruyu kontrol etmeye döndüğünüzde kafanız karışır bazen. "acaba böyle miydi yoksa diğer türlü müydü?" diye düşünürsünüz ve içiniz rahat etmez cevabı değiştirirsiniz. ve sınav sonuçları açıklanıp, kağıdınızı kontrol ettiğinizde aslında ilk yaptığınız cevabın doğru olduğunu görürsünüz. bunun biyolojik açıklaması kısmen şöyledir. insan beyninin sağ lobu sadece şu andaki işlerle ilgilenir, o işleri düşünür; sol lobu ise geçmiş, gelecek, empoze bilgiler gibi kararlarımızı kısıtlayıcı, engelleyici şeylerle ilgilenir. kişi önünde bir seçenek varken ve bu seçeneği beyinin sağ lobuyla değerlendirirken, anında sol lobla iletişime geçer ve o seçenekleri kısıtlayıcı faktörlerle veya kısıtlayıcı eleklerle seçeneği eler ve bir karara varırsınız. sınav örneğinde aklınıza gelen ilk cevap, sağ lobunuzla değerlendirdiğiniz cevaptır; değiştirdiğiniz cevap ise sol lobla bazı eleklerden geçirdikten sonra verdiğiniz cevaptır. söylemek istediğim şu örnekle daha anlaşılır olacaktır: şimdi bir kız gördüğünüzü düşünün,** kız size göre çok güzel geldi, tam olarak sevebileceğiniz biri. ilk etapta "abi ben gidip, konuşacağım kızla" gazına gelirsiniz. ama çok kısa bir süre sonra kızla konuşamazsınız. çünkü şu anda o kızı düşünüyorken beyninizin sağ lobuyla, sol loba bilgi gönderdiniz ve sol lob da size geçmişinizden ilişkiler gösterdi. işte önceden teklif ettiğiniz bir kızın sizi reddetmesi ve buna bağlı olarak hissettiğiniz gibi. o aklınıza gelince siz direk duraksadınız. çünkü geçmişten gelen o reddetme ve hüzün sizi şuna şartlandırdı."ben teklif ettiğimde ya bu kız da reddederse, ya gene üzülürsem o kadar" diye düşünürsünüz işte beyniniz burda sağ lobun istediğini mi yoksa sol lobun istediğini mi yapsam diye düşünürken kız gözden kaybolur. ve siz söylememiş olursunuz, ondan sonra bir süre o kızı düşünürsünüz "teklif etseydim ve kız kabul etse sinemaya giderdik, beraber bir şeyler yapardık. bana önem veren biri olurdu" gibi düşüncelerle kendinizi yersiniz yani yine hüzünlenirsiniz. ama sağ lobu dinleyip, bu anda kalıp, gidip kızla konuşsaydınız belki kız düşündüğünüz gibi teklifinizi kabul edecekti. "ama teklif etmeme ihtimali hala var" diyeceksiniz. şimdi biraz başa dönelim ne demiştik, tam anlamıyla özgür olan kişi geçmişi, geleceği vs. düşünmez bu anı yaşar. o da geçmişte kalacağından pek koymaz o hüzün. kısacası insan yapamadığından, denemediğinden pişman olur; bu bir gerçektir. özgür insan da bu anda kalabildiği sürece sürekli dener, bazen yanılır, bazen haklı çıkar. ama denemiştir aklını kemiren "acaba yapsaydım, deneseydim" gibi bir ihtimal yoktur. insan vücudu nasıl deneyerek en az güçle en fazla işi yapabilecek gündelik hareketleri keşfetmişse*, duyguları ve hisleri de böyledir deneyerek asıl kendisini bulur, asıl benliğini.
idealler uğruna sefil bir hayat sürmenin diğer adıdır.
hiçbir şeyden pişmanlık duymamak için sıfır hataya sahip peygamber üstü bir varlık olmak gerekir. zira peygamberlerin bile ufak da olsa yaptıkları hatalar vardır. eğer biri hayatı boyunca yaptığı hiçbirşeyden pişmanlık duymamışsa bu kişi kendini bilmezin tekidir. bir dönüp kendine baksa pişman olunası dünya kadar şey yapmış olduğunu görür.
efendim;
olanlar olmuştur tek başına pişmanlık insana zarar vermekten başka hiçbir işe yaramaz. sıkıntı yaparsın, düşünüp bunalırsın, üstüne birde sağlığından olursun dertten. pişman olmak değilde hayattan ders almak, hataları tekrarlamamak gerekir. sonuç olarak hayatta hiçbirşeyden pişman olmamak gerekir yaşadıklarımız bizi olgunlaştırır.
Şimdiyi değil, geleceği düşünerek yaşayan insanların içinde bulundukları durumdur.
pişman olma ihtimalinin olduğu olayın sonucunda bile kendine zaten yaptığına değecek bir yol çizebilmiş zekanın sonucudur ...
düşünerek hareket etmenin, yapılanların ardında dimdik durabilecek karakterliliğin olmasının bir sonucudur.
vicdansızlıktır. zira vicdan sahibi bir insan elbet bir gün pişman olur. desen ki ben hata yapmam. yaparsın ağam yaparsın paşam hatasız kul olmaz.