bugün

hoşlanılan kızın reddetmesi. her şeyin bir ilki varmış demek ki. vay be.
annem başka bir ülkede hoppidik hoppidik gezerken ben burada hem okuyor, hem çalışıyorum. eve döndüğümde de yorgunluktan bayılacak kapasitede oluyorum. genç olan bendim dimi?
Madenci bir baba evladının cenazesinde haberi.
Ayakkabıları ve kıyafeti ile yürekleri dağlamıştır.
ufacık saçma bir nedenden ötürü uğruna dünyaları alacağınız kişinin size kendinizi değersiz hissettirmesi. çöp tanesi kadar değersiz hissedip hiç mi sevilmedim ya ben diye sordurtur insana ki bunu sormak sonunda cevap vermeniz gerektiği için çok acıtıyor.
Beni temmuz ayında bir kafede görmüş bir cocuk o zamandan beri araştırıyormus daha dün bulmuş falan saf temiz hislerle yaklaşıyor bir tek gözlerinin gülümseme sini gördüm falan diyor ciddi manada üzüldüm çünkü içim foseptik içim kara sevecek yerlerimi aldirdim nasıl efendice kalp kırmadan uzaklastiririm bilmiyorum ego olsun diye söylemiyorum ilk kez böyle saf bir hisse karşı karsiyayim incitme istemiyorum çünkü ben de yasadim benzeri bir şeyi çok zordu. Yani şu gün şu saatte içim burkuldu.
Son sigaranizin gazi bitmiş bir Çakmak tarafından yakmaya çalışmak....

Vay amk. Yazarken bile gözümden yaş geldi bak.
bugün her şey daha güzel olacak denilerek uyanılan hiç bir günün diğerlerinden farkı olmaması. Tam yeniden başlamak için tüm gücü toplayıp en ufak bir parıltıyı beklemek ve görememek.
Hayata dair iç burkan detayım bile kalmamış. Zaman akıp gidiyor durmadan ve her saniye boşa gidiyor ne kötü.
hayata dair iç burkan detaylar sadece varoşların ve ayak takımının değil tüm insanlığa gönderilmiş bir başlık olup anlatmaya başlıyorum ortadoğunun kıtipiyoz tanecikleri iyi okuyun.

çok zaman önce birisi bir söz vermişti. hiç kopmayacaktık ama ben zaten kopuk olduğumdan koptuk.

bir daha anlatıyorum. ezik bir dinle bakalım. ne anlatıyorum.

lan birisi zippo çakmak mı yaktı ne burnum fuel oil kokusundan kopmak üzere. koparıcı güçler kandan daha değerli olan bir yakıt cinsi ile değerli burnumu sikmeye çalışıyorlar ve çeneleri hiç durmuyor tam sağımdalar.

emaneti sıyırdım ve çok değerli olan petrol yakıtı ile çalışan zipponun sahiplerine benim burnumu rahatsız edip savaşlara neden olan o petrol gazını kullanan çakmağı derhal bana teslim edin ve şu kibritleri kullanın artık dedim.

aralarından biri bu kafayı yemiş demez mi. hey sen dedim. evet deliyim. ama bunu yüzüme karşı söyleyip beni kırdığın için seni 144 ün kare kökü sayısı kadar bıçaklamam gerekiyor dedim ve 12 kez emaneti soktum soktum çıkardım lavuk zippoluya. kespostas lan.
şu an yazınca mutlu olduğunuz er veye hatun kişiye ileride dönüp bakmayacaksınız.
sevdiğiniz kıza karşı yanlış anlaşılmanız.
yaşlanmak.

bugün başımdan geçen bir olayı anlatayım efendim. aslında duygusal bir insan değilimdir. ketum bile sayılabilirim. otobüs yolculuğum sırasında gürültülü bir şekilde otobüse 60-70 yaşlarında teyze bindi. hayattaki bütün çirkinlikleri görmeyerek ödüllendirilmiş. görmüyordu. bastonuyla bir şeyler anlata anlata "ben burda bindim ama incem. kimsin sen nerde incen. özkanlar'da incek var mı ben orda incem. beni biriniz indiriverin." diye ilerledi. bazen çok fazla kızıyorum insanlara ama şaşırtıcı şekilde "ben orda inicem teyzecim, bırakırım seni." dedi biri. ha o kız demeseydi iner teyzemi götürürdüm evine o ayrı.

indim ben ağlıyorum. o an neye ağladığımı inan bilmiyorum. sanırım bir gün yaşlanma ihtimalime üzüldüm. yok lan baya baya korkuyla ağladım.

başka bir gün yetişmem gereken bi işim var hızlı hızlı yürüyorum. beyaz saçlı, beyaz sakallı, elinde bastonu ve kamburu olan bir dede yavaş adımlarla ilerliyor. aslında hızlı yürümek istiyormuş ama yürüyemiyormuş gibi. bunu fark eden pıtır hemen durdurur kendini hızlı yürüyerek onu geçmemek için amcadan küçük adımlarla yürüyüp gitmesi gereken yere geç kalır.

yaşlı insanlara istemeyerek üzülüyorum. yaşlı olmalarına yani ölüme belki bi tık daha yakın olmalarına.

benim ütopyam ölümsüzlük.

kim bilir iyi bir çocuk olursak belki ölümsüzlük iksirini içeriz.
senden çok daha tipsiz bir elemana ordan çok güzel bir kız naber diye gelir sarılır sende sigaradan bir nefes daha alırsın ve ağzından 'vay amk' kelimesi dökülür.
insanların büyük bir çoğunluğunun basit şeyler için üzülmeleri..

yalan mı? bi karnımız ağrısa, ne yapsam ne etsem diye çare arıyoruz..

normal zamanlarda ise sağlığımız hiç aklımıza gelmeden basit şeyler için üzülüyoruz.

unutmayın, sizin yerinizde olmak isteyen hayatı boyunca hastane köşelerinde sürünmüş ve hala sürünmekte olan insanlar var.. üzgün olduğunuz bir vakit gözünüzün önüne onları getirin, onlar içinde yaşayın, sağlıkla..
-alıntıdır-

dışarda hava -3 derecedir. sokak köpekleri bile tir tir titreyip birbirine sokularak ısınmaya çalışıyordu. yerler tutmayan karın suyuyla ıslanmış, kaldırımlar çamur içindeydi.

bense içimdeki rus özentiliğini bastırmak için eski ceketimi sırtlayıp, yamalı atkımı boynuma sarıp sokağa çıkmıştım. bir iki derken yarım paket sigarayı sokakta tükettikten sonra eve gitme vaktidir deyip evin yolunu tuttum.

bir yerden çocuk çığlığı geliyordu. yürüdükçe sese yaklaştım. gördüğüm manzara aşırı derecede sinir bozucuydu. dizlerinin üstüne çökmüş, üstünde yalnızca kırmızı bir badi ve kot panltolon olan 10, 12 yaşlarında bir kız çocuğunun haykırışlarıydı duyduğum. hemen yanında ondan en az 7, 8 yaş büyük bir oğlan duruyordu. ilk başta tahmin ettiğim bu apaçi oğlanının kıza saçma salak bir şeyler yaptığıydı. ben adımlarımı yavaşlatıp onlara doğru gitmeye devam ettim. çocuğun ters bir hareketinde çocuğu paket yapıp kız çocuğunu evine ya da soluklanacağı bir yere götürecektim.

yaklaştıkça gördüm ki tahminim çok yanlışmış. o soğukta üstünde neredeyse hiçbir şey olmayan kız çocuğunun bağıra çağıra söylediklerine inanamadım. dediklerini kafamdan tekrar tekrar geçirdim. o küçük bedenden bu sözler çıkamazdı. o daha küçücüktü. boyu 1.40 ya var ya yoktu. kolları, bilekleri kürdan gibiydi. gerçekten kürdandan bozma bir çocuktu sanki. o dile gelmiş kürdan diyorduki:

"senden önce 4 kişi ile yattım. orospuyum ben orospu! sana yakışmam! orospuyum ben diyorum!"

bu sözlerle birlikte anlamsız ya da normal bir insanın ömrüne sığdıramayacağı acıyı anlatan çığlıklar vardı kızın ağzında. ne yapacağımı bilemedim. sanki ilgilenmiyormuş gibi geçtim yanlarından, bakmadım. kız çocuğunun onuru incinir diye korktum ama zaetn o çoktan ayakları altına almıştı.

açıkçası şuan mal gibiyim. ben bu haldeyken kimbilir o çocuk nasıl bir psikoloji içindedir. anlamıyorum. yorum yapamıyorum. en fazla olanı söyleyebiliyorum. gerçi söylenecek bir şey de yok ya neyse.
Kimse sevdiği kadar sevilmiyor. (bkz: klişe)
şehir dısında üniversite okuyan öğrencilerin eve geldiği zaman hissettiğidir.aileni ayda yılda bir görürsün ve eve geldigin zaman sanki orda daha önce hiç yaşamamışsın gibi bir his kaplar içini. kendi evine yabancılaşırsın.
birini çok özlemişken gidip görememektir.
misafirlige gittiginde acikip soyleyememektir.
sol yanınızın hep boş kalması.
düşündüm de kardeşimle aramızdaki yaş farkı azalıyor, aynı kalmadı. mesela ben on yaşındayken bu beşti. baya büyüktüm ben, istesem döverdim. yıllar geçti büyüklüğüm eridi.
hatta dörttü dört. ben on yaşındaydım o dört yaşındaydı, çok net hatırlıyorum. şimdi ben yirmiyim, kardeşim on altı yaşında. hadi bakalım, kim açıklıyorsa açıklasın şimdi bunu.
akıl sağlığı yerinde olmayan bir insanla çok onur kırıcı bir şekilde dalga geçilerek çekilen bir video görmek. üstelik olayın türkiye'de geçmesi. daha kötüsü bunu yapanların yaşını başını almış adamlar(!) olması.*
annemin parfum dukkanindayim. idareten yerine bakiyorum. dukkanin onune dunyalar tatlisi bir kiz cocugu geldi.

- abla "ne kadar parfumler?"

- ... tl

- param oldugunda gelip alacagim.

- bir gelir misin guzel kiz ? (geldi, uzerine yasina uygun bir parfum siktim)

( o yasta bir kiz cocugunun tek basina cadde de dolasmasi tuhafima gitmisti.)

- annen baban nerede senin ?

- babam suriye' de oldu.

- sen suriyelisin demek. peki. annen nerede o zaman?

- kardesim yatalak. annem yanindan ayrilamiyor.

- peki nerede yasiyorsun?

- karsiki sokakta , arada hemen. ( caprazi gosteriyor. gayet dar ve kotu evlerin oldugu bir sokak)

hemen bozuk paralari cikarip minicik avucuna biraktim.

- sen arada gel olur mu ben sana biraz para veririm. anlastik mi?

- olur . ( dedi ama cok buruk bir sesle dedi)

oyle bir soyledi ki , zaten bir daha hic gelmedi.
sen arkanı döndüğünde onun gidiyor olması ve o arkasını döndüğünde senin gidiyor olmandır.
Sabaha yiyecek bir şey kalmadı. Ekmek alacak da para yok. Pekmez ile domates var. Ne kötü bir ikili. Yumurta olsa bir menemen çıkardı.. Evde soğuk. Doğalgaz abonelik masrafı olmasaydı.. Gerçi evde tesisat da yok. Başka eve de çıkamadık para nerde ? Asgari koşullarda sürünüyorum. Yaz gelir belki. Umudumuz o yönde. Gerçi bu şehrin yazı da soğuk. Ah güzel memleketim ordu. Kışı bile sıcak. Şu üniversite işi iş değil.. Dört senede on sene yaşlandım. Uzayacak olan senelerde de bir on yıl daha yaşlanırım. Hayat zor...