bugün

Şu anda yaşadığımdır.

Babasıyla kavga eden bir adamın kavga esnasında babasının kalp krizi geçirip ölmesi sonucu adamın karşımdaki ruh haline şahit olmak. Tüm sülalesi kendini suçluyormuş bu durumdan. Ben babamı ölümsüz sanıyordum diyor. Daha önce hiç ölmedi ki...
Ankara'nın bahçeli 7. caddesinde iş dolayısıyla haftada 8 kez yürümek zorunda kalmak. ve çocuklar... çocuklar hiç bu kadar hayata dair iç burkan detaylar olmamıştı.

yalınayak, yırtık pırtık giysili, kırık dökük bakışlı, büyümüş de küçülmüş, bir daha büyümemek için uğraşıp duran ama çocukluğuna dair de hiçbir şey yaşayamayan savaşın çocukları...

orospuların, orospu çocuklarının ve onların sayısız babalarının hakir gördüğü, acıyarak bile değil küçümseyerek baktığı, bazen hırpaladığı, güzel, beyaz çocuklar...

kendi adıma, bir şeker, bir sakız, belki küçük bir oyuncak uzatmaktan bile ölesiye utandığım, bu gelmişini geçmişini siktiğimin dünyası namına senden özür diliyorum küçük diyemediğim... benim kalbim var ama hepimize yetecek kadar param yok, onların cümle aleme yetecek kadar parası var ama kalpleri yok işte diyemediğim... hayata dair iç burkan çocuklar...

süslü boyalı, yarı çıplak kadınlarla artist giyimli dev cüsseli adamların birbirlerini kesmekten fark bile etmediği, edince de itekleyip örselediği yürek yangınım çocuklar...
allahım hikmetinden sual olunmaz biliyorum ama neden bütün sevdiklerimi tam onlara alıştığım anda elimden alıp uzaklara yolluyorsun,neden?
iç sıkıntısının var olmasıdır.
ifade etmekten korkmaktır bazen. Bu nedenle idare mi etsem hiç mi tepki vermesem diye düşünülür. Oysa asıl sebep detaycı yapının bünyeye sindirdiği korkulardır.
cornet dondurmalarının en güzel yeri olan dibinin çok çabuk bitmesi.
insanların yaşadığı binlerce üzüntü var. Biliyorum. Benimki olanların yanında hiçbir şey. Ama içim öyle buruk ki sözlük iki aydır rahat bir nefes dahi alamadım. Terketti gitti beni. Şimdi bakıyorum hayatı güzel gidiyor, mutlu, hep istediği şeyleri yapıyor, hep arkadaşlarıyla. Hayatında ona baskı yapan kimse yok artık. Peki ya ben? Benim ne zaman geçecek? Ne zaman rahat bir nefes alacağım?
ohooo diyerek başlarsak...
kremalı püskeviti titizlikle ortadan ikiye ayırmaya çalışırken birden parçalanmasıdır.
tren hattinda tunel icerisinde calisirken karsidan tren gelmesi.
https://twitter.com/BaskalUgur

kardeşimin okul arkadaşı vefat etmiş, genç vefatlar daha bir acı.
El kol alışveriş poşetleri ile dolu gezinirken sesin geldiği yöne bakmak, belki sizden daha küçük bi kadının kucağında minicik bir bebekle avucunu size açmış olduğunu görmek. Biraz daha dikkatli bakınca gözünü sarmış morluğu görmek.

Kocasından dayak yediğini söylemesi, gidecek yeri olmadığını söylemesi.. Gidersem çocuğumu benden alır dilendirir, göstermez demesi. Kocam beni zorla dilendiriyor demesi.

Yardım edememek, kendi yaşantından utanmak. öylece onu orada çocuğu ile bırakmak.
zaman zaman ölen yazarların entrylerine rastlamaktır. can sıkar. eski anılar tazelenir.
Arkadaşlarımın mezun olurken seneye tekrar 1. Sınıf okuyacağımı anladığım detaylardır.
(bkz: 3 senedir 1 Sınıfta olmak)
Dünya'da gezilecek görülecek hatta yaşanacak o kadar çok yer varken,bir odada, masanın başında insanlığa hiç bir faydası olmayan kağıtlara bakmak zorunda olmak.
her akşam sesi kısılana kadar "ıslak mendil, yara bandı isteyen var mı?" diye bağıran ve gece de olduğu yerde uyuyakalan teyze...
o kadar cok durum varken buraya yok sunu yapamadim yok bunu yapamadim yok surayi gezemedim diye yakinanlari gormek. gercekten acinasi haldeyiz.
570 m3 betonun sabah 5 te bitmesi ve sabah 8 de tekrar mesaiye cikip iki katli binayi yikmak ardindan sozluge gelip sacmalamak.
ic dis burkan detay.
yakın bir kız arkadaşınıza deliler gibi aşık olmanıza rağmen onu başka erkeklerle görmek, o kadar zor bir durumdur ki bundan memnun olmasanız bile memnun olmuş gibi rol yapmak zorunda kalırsınız, ona asla açılmayı düşünmezsiniz çünkü eğer teklifinizi red ederse bir daha asla sizinle konuşmayacağını düşünürsünüz.
öğrenciyken okula gidecek yol param bile yoktu. iş aramaktan yol tepmekten ayaklarım şişerdi, yine de bulamazdım. de ki buldum tek karşılaştığım emeklerimin korkunç bir şekilde sömürülmesi olurdu.

okul bitti. severek yaptığım, ekonomik olarak da bana yeten bir işim zaten var. dört döne döne iş aradığım günler çok geride kaldı. şimdi, haftada en az iki kere iş beni arıyor. ilan verdiğim siteden numaramı alıp görüşmeye çağıran çağırana.

işte bu zamanlarda sevinsem mi üzülsem mi gerçekten bilemiyorum...
Yağmur yağınca aklıma sen geldin eve varabildin mi diyen insanla iki yabancıdan öte olmak.
simitçinin yanında bekleyen sokak çocukları. o kadar benmerkezci yaşıyoruz ki çevremizde olan biteni görmüyoruz daha doğrusu görmek istemiyoruz. çocuklar masumdur.
sevdiğin kızın bakire olmadığını öğrenmek. öyle bi koyuyor ki.
susayan insanlar su saymazlar.
baklava kutusunu açınca içi boş çıktı demin.
cebinde son beş lirası vardı, çocuklar simit, anne sıcak ekmek istiyordu, dört çocuk birer simit yese 4 lira bir de ekmek, nerede zeytin, peynir. ah ki ne ah.